Genelde eleştiri özürlü bir milletiz; eleştirilmeyi sevmeyiz; eleştirenlerden hoşlanmayız. Ya övülmeliyiz; ya da kusurlarımız, hatalarımız, yanlışlarımız ve eksiklerimizle ilgili sessiz kalınmasını isteriz.
Oysa özeleştiri başta olmak üzere nesnel ve bütünlüklü eleştiri, hem kişisel gelişimimizde hem de toplumsal kararlarımızda çok değerlidir.
Öyle ya; eleştiri olmazsa, özellikle yapıcı eleştiriler ortaya konulmazsa ve çözümlerde söylenmezse yanlışlar nasıl düzelir? Başarı nasıl sağlanır?
Bu tartışılmaz hakikat ışığında düşünmeye başlayalım:
TURAB ( Türk-Arap İş Adamları Derneği ), genel merkezi Mersin’de olan, kente ve ülkemize büyük katkıları olabilecek çok önemli bir dernektir.
Maalesef bu güne kadar önemli bir başarısını, kente ve ülkeye katkısını göremedik.
Bunu yazılarımda sıkça belirttim; kendilerine çeşitli proje önerilerinde bulundum; bazı fikirler verdim. Maalesef hiç bir olumlu adımın atılmadığını üzülerek gördüm, görüyorum.
Mersin’de çok sayıda Suriyeli bizlerle birlikte yaşıyor.
Herhalde bunlarla ilgili en fazla kaygı duyması ve ilgilenmesi gereken, adı üzerinde Türk Arap İşadamları Derneği ( TURAB) olması gerekmez mi?
Suriyeli misafirlerimizin hem gıda alanında hem de elişleri ve imalatta yapabilecekleri onlarca proje var.
Bunları defalarca TURAB’ a anlatmamıza rağmen, yine üzülerek söylüyorum hiç bir girişimde bulunulmadı!
Yine başka STK’ların da, TURAB’ la, dolayısıyla Suriyelilerle ilgili projeler konusunda işbirliği girişimlerinin karşılıksız kaldığını öğreniyorum.
Peki sonuçta ne oldu dersiniz?
TURAB ile iletişimim ortadan kalktı.
Herhangi bir bilgi alamıyorum; bir etkinlik yaparlarsa ondan da haberdar olmuyorum.
Eleştiri özürlü alıngan özelliğimiz, bir psikoşojik hastalık ve kişisel gelişim bozukluğu halinde maalesef birçok STK’da var.
Son zamanlarda MESİAD (Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği) dan da artık bilgi alamıyorum.
Yine en çok eleştirdiğim MTSO’dan (vergi sıralamasında ilk 100 içerisine girmiş, çeşitli şirketleri olan bir işadamı ve kentle ilgili en çok köşe yazısı yazan kişi olarak )10 yıl boyunca hiçbir bilgi alamadım, iletişimimiz kesildi.
Ancak son dönemde yeni MTSO Başkanı’nı bu olumsuz durumu ortadan kaldırdı; ben de haber akışı sayesinde yapıcı eleştiri ve önerilerimi yazabiliyorum.
Gerçeklere dayalı, doğru ve iyi niyetli ( yapıcı )eleştiriler katkı verir, başarıyı getirir. Bunların göz ardı edilmesi ise mevcut başarısız durumun devam etmesi anlamına gelir.
Eleştiriden mahrum; ya da eleştiriye sağır yöneticiler de resepsiyonlarda, etkinliklerde, kent yönetimi ile medyada boy göstererek, rahat koltuklarında dönemlerini keyifle sürdürürler.
Umuyorum bu anlamsız, sığ, zararlı, eleştiri özürlü, alıngan ve hastalıklı yapıya kentin özellikle ekonomik yaşamında önemli görev üstlenen bu tür oluşumlar artık son verirler.
Eleştiri almak, insanların, toplumun ve kentin sizi ciddiye aldığının doğrudan göstergesidir.
Eleştirinin kelime kökeni eski Yunan’a dayanır ve bize Fransızca Critıque kelimesinden geçmiştir.
Bir olgunun doğruluk derecesini incelemek, onu çözümlemek, iyi/kötü yanlarını açığa çıkarmak demektir.
Yukarda da söz ettiğin üzere, kişinin bunu bizzat kendine uygulayabilmesi bir erdemdir; kişisel gelişim ve özsaygı açısından zorunludur.
Toplumsal düzeyde ise kritiğe, eleştiriye açık olmak bir görev kuralıdır.
Bizde eleştiri doğrudan olumsuz bir çağrışımla yüklüdür; eleştirmek bir olguyu, eylemi ya da kişiyi kötülemek gibi algılanır.
Eleştiri yapmaya çalışanlar da, genellikle doğruyu aramaya değil, kötülemeye dönük bir niyetle hareket ederler.
Oysa gerçek eleştiri adalete, hakikate, doğruya ve kişisel/toplumsal faydaya saygılıdır; her düzeyde gelişimin anahtarıdır.
Sonuç olarak, hem kişisel düzeyde, hem de toplumsal konumda onarıcı ve hakikate, adalete saygılı eleştiriyi kıymetle karşılamak, onu canlı tutmak bir ahlâk meselesidir.
Kişisel ve toplumsal hakikat eleştiriyle güç kazanır.
Mersin’de de kişiler, kurumsal yapılar ve özellikle STK’lar olarak eleştiriye açık bir özgüvenle çalışırsak, hem kendimiz için daha iyi dersler çıkarırız, hem de kentimiz için daha başarılı işler yaparız.
HARUN ARSLAN...