Seçim yaklaştıkça aday adayı sayıları da hızla artıyor.
Kendilerini en iyi duyuracakları mecra, sosyal medya dünyası ve çeşitli gruplar.
Buralarda aday adayı olduklarını ilan ediyorlar; güzel bir resim, sempatik gelen bir slogan, bazen ne kadar çok memlekete hizmet etmek istediğini belirten bir yazı…
Altına da aday adayına beğeni koyan yüzlerce kişi ve başarı dileyen, aday adaylığının ne kadar yerinde olduğunu, buna ne kadar memnun olduklarını yazdıkları yorumlar.
İnsanlara gerçekleri söyleyememek ve onlara hak etmedikleri övgüde bulunmak maalesef Türk insanının bir özelliği. Bu bağlamda, Batı düşüncesinin özellikle modernite ve Aydınlanma sonrası geliştirdiği, seküler dünya kavrayışıyla ilintili olarak eleştirel düşünme özelliği, bizde henüz tam olarak yerine oturmadı. Bu da olumlu eleştirilerin de kıymetini azaltıyor ve daha iyi olabilme özelliğimizi kaybettiriyor.
Başarısız olacağını bildiğimiz, kente hiç bir yararı dokunmamış, hatta zarar vermiş, yalnız kendi menfaatini düşünen, yetersiz, vizyonsuz kişilere de maalesef destek veriliyor, cesaretlendiriliyor.
Bu şekilde hem kentimize ve ülkemize hem de bu kişilerin kendi gelişimlerine ve kariyerlerine zarar vermiş oluyoruz.
Şimdi düşünelim:
*Deprem sonrası sosyal medyada ve gruplarda depremzedelere yardım eder gibi görünüp bir partinin propagandasını yapan, sonra da aday adayı olanlar;
*Yaptıkları ya da içinde bulundukları etkinliklerin, ısrarla istenmesine rağmen hesabını vermeyenler;
* Her seçimde aday adayı olup, kazanma amacı olmadan bu sıfatı seçimden sonra kendi çıkarlarına kullananlar;
*Geçmişlerinde hiç bir başarı hikayesi bulunmayanlar;
*Bazı STK’ lar da başkanlık yapmış, burada bir başarısı olmamış ama geçmişteki STK gücüne güvenenler.
*Mersin’e çevrecilik ve siyaset adına her projeye karşı çıkanlar, yapılan projeleri geciktirmeye çalışanlar; dolayısıyla aslında kente hizmetin önünü tıkayanlar;
Ortalıkta “aday adayı” etiketiyle dolaşıyorlar.
Gelin cesaret gösterip bu tür kişilere aday adayı olmamalarını söyleyebilelim. Bu şekilde onlara da fayda sağlamış oluruz.
Bunlar, herkesin övgüsü ve teşviki sonunda -bazıları dalgıçlarda olduğu gibi- bir derinlik sarhoşluğuna kapılırlar. Adeta bir rüya içindedirler. Sonuçta ise hayal kırıklığının yıkıcı etkisinden uzun süre kurtulamazlar.
Aday adayları Mersin’in yıllarca sürüncemede kalan büyük projelerinin tamamlanması için ne düşünüyorlar, ne gibi bir etki ve katkıları olabilir?
Bunu açıklayabilmeliler.
Bundan önce etkili olabilecekleri bir görevde olup aday adayı olanlar da, bugüne kadar Mersin ve bu projeler için ne gibi bir katkı yapmış olduklarını açıklamalılar.
Sonuçta bizlere Mersinli hemşerilerimize düşen kentimize gerçekten katkı verebilecek vasıflı aday adaylarını desteklemek, bunun dışındakilere de en azından sesiz kalmaktır.
Böylece genel olarak siyasetin daha düzeyli işleyişine, kamusal görevlere talip olmanın liyakatle bağına ışık düşürmüş oluruz. Bu alanlardaki yetkin, donanımlı, hizmet kapasitesi yüksek insanların siyasetten uzak kalmalarının gerisinde zaten Siyasi Partiler Kanunu ve bizzat siyasi partilerdeki kirli delege oyunları büyük bir engel olarak hep korunuyor.
Buna ek olarak bizler de sıradan hemşeriler olarak, liyakat sahibi olmayan, donanımsız isimlerin sırf reklam olsun diye siyaset sahnesinde dolanmalarına yardımcı olmayalım.
HARUN ARSLAN...