Dünyanın başındaki en büyük felaketlerden biri olan korona virüs salgını, tarım ve hayvancılığın önemini bir kez daha ortaya koydu. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde şanslı illerden biri olan Mersin’de, hayvancılığın ayakta kalabilmesi için üreticilerin önündeki engellerin kaldırılması en büyük beklenti.
”KEÇİ ÜRETİMİNDE TÜRKİYE BİRİNCİSİYİZ”
Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, üreticilerin sorunları, beklentileri ve birliğin hedeflerine yönelik İHA muhabirine açıklama yaptı. Mersin’in keçi üretiminde Türkiye birincisi olduğunu vurgulayan Akdoğan, “Mersin’de 1 milyon 200 bin civarında keçimiz var. Şu anda üreticilerin birçoğu yaylada. Nisan ayıyla beraber yaylalara göç ediyorlar. Keçi üreticiliği zor bir üretim modeli. Zor şartlarda, kırsalın da kırsalında yapılıyor. Yılın büyük bir bölümü keçi üretimi yapılırken doğadan, meradan faydalanılıyor. Yem gideri olarak en az maliyetle yetişen bir hayvan. Ancak, keçi üreticiliği yapan vatandaşların sosyal problemleri var. Kırsalda olduğu için çoğunun elektrik, yol problemleri, sulaklarla ilgili sorunları var. Otlatmayla ilgili dönem dönem sorunlar oluyor. Ormanla ve geçiş yollarındaki tarım alanlarıyla ilgili sorunlar oluyor ama biz birlik olarak tüm yetiştiricilerinin yanındayız” dedi. Özellikle bu sorunların çözümü için ilgili her kurumla diyalog içinde olduklarının altını çizen Akdoğan, bu çerçevede birçok proje gerçekleştirdiklerini kaydetti. Elektrik sorununu çözmek için Çukurova Kalkınma Ajansı, Mersin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile yaptıkları çalışmalarla göçerlere 3 bin civarında güneş paneli dağıttıklarını anımsatan Akdoğan, “Bu ciddi bir rakam. Bunları hibe olarak verdik ve projeye devam ediyoruz. Kırsaldaki bu nüfusu orada tutmak, şehre göçü engellemek için iş kolaylığı da yaptık. Bu kapsamda işlerini daha kolay yapmaları adına taşınabilir konteynerler veriyoruz. Koyun üreticiliği yapanlara koyun kırpma makineleri veriyoruz. Özendirici ne gerekiyorsa yapıyoruz” diye konuştu.
“HEDEFİMİZ, HAYVANCILIĞI AYAKTA TUTABİLMEK”
Hayvancılığın zor ve kırılgan bir sektör olduğuna işaret eden Akdoğan, “Hedefimiz, hayvancılığı ayakta tutabilmek. Bizim bölgemizde insanlar hayvancılığı yaparken birinci öncelikleri ticari kazanç değil, gelenekten gelen bir meslek olarak gördükleri için yapıyorlar hayvancılığı. Mersin, Yörük kültürünün hakim olduğu bir coğrafya. Yörüklerin de mesleği hayvancılık. Bu, bizim için bir avantaj. Ne kadar sorun, sıkıntı olursa olsun, atadan bir meslek olarak gördükleri için hayvancılığı bırakmıyorlar. Biz de onlara destek oluyoruz bakanlığımız kanalıyla ve yaptığımız projelerle. Amacımız, buradaki kırsal nüfusu yerinde tutabilmek. Ülkemiz kalkınıp gelişecekse, refah düzeyi artacaksa bu, özellikle tarım ve hayvancılıktan; üreticiyi desteklememiz ve onlara sahip çıkmamızdan geçiyor. Bu da herkesin görevi” ifadelerini kullandı. “Biz zaten tarımın önemini biliyorduk” diyen Akdoğan, pandemi sürecinde tarımın daha da önemli hale geldiğini belirterek, “Bu süreçte Tarım ve Orman Bakanlığımız da iyi bir koordinasyon yaptı. Üretim yaparken kısıtlama döneminde özellikle üreticiler mağdur edilmedi. Bu çok önemliydi üretim adına. Bakanlık yetkililerimize teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
“TOPLAM KOYUN VE KEÇİ VARLIĞINDA 5’İNCİ SIRADAYIZ”
Mersin’in toplam koyun ve keçi varlığında da 5’inci sırada yer aldığına dikkat çeken Akdoğan, “Mersin’de anaç ve yavru olmak üzere yaklaşık 1 milyon koyun varlığımız var. Bu da ciddi bir rakam. Biz ülke ortalamasının çok üzerindeyiz. Bakanlık, Türkiye genelinde 83 milyon küçükbaş hedefliyor. Biz Mersin’de şu anda 2 milyon nüfus olduğunu düşünürsek, bizde 2 milyonun üzerinde küçükbaş hayvan var. Burada küçükbaş üretimi yoğun yapılıyor, sebebi meslek olarak görülmesi; ikincisi de Mersin’de küçükbaş tüketimi çok yoğun. Türkiye ortalaması yüzde 10 küçükbaş, çok düşük bir rakam. Büyükbaş eti daha çok tüketiliyor. Ama Mersin’de tam tersi bir durum söz konusu; yüzde 90 küçükbaş tüketimi, yüzde 10 büyükbaş hayvan eti tüketimi söz konusu. Bu anlamda Mersin ilk sırada yer alıyor, Adana ve Antalya da küçükbaş et tüketiminin yoğun olduğu iller. Mersin’deki küçükbaş Mersin’e yetmiyor. Bize birçok ilden küçükbaş hayvan geliyor ve tüketime sunuluyor” dedi.
“DESTEKLEMENİN ARTIRILMASINI BEKLİYORUZ”
Yetiştiricilerin beklentilerini de aktaran Akdoğan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile birebir görüşebilen bir birlik başkanı olduğunu, sorun ve beklentileri de direk iletebildiğini kaydetti. Bakanlığın, bu alanda ciddi çalışmalar yaptığını belirten Akdoğan, il genelindeki sorunları da başta Mersin Valisi Ali İhsan Su olmak üzere kent yetkilileriyle çözmeye çalıştıklarını dile getirdi. Destekleme rakamlarının son 4-5 yıldır aynı kaldığına dikkat çeken Akdoğan, şunları söyledi: “Desteklemelerle ilgili beklentimiz var. Anaç koyun keçi başına 25 TL veriliyor ve 4-5 yıldır aynı rakamda duruyor. Bunun biraz yükseltilmesi gerekiyor. Mersin’de ocak ayında Tarım ve Orman Bakanımızı ağırladığımızda keçiyle ilgili 35 TL talebimiz olmuştu. Özellikle kıl keçisinin farklı bir destekleme modeliyle desteklenmesini önermiştik, o da kabul etmişti. Gelecek yıl 35 lira diye bize burada söz verdi 2020 destekleme dönemi için. Bu yılın destekleri 2021’de veriliyor. Desteklemeden ziyade üretimin önündeki engellerin aşılması lazım dedik ve onunla ilgili çok fazla sıkıntımız kalmadı ama desteklemenin de özendirici olması gerekiyor. Üretimi teşvik etmesi, daha bir heyecan katması adına önemli.”
“GEÇEN YIL HAYVAN VARLIĞIMIZ YAKLAŞIK 100 BİN ARTTI”
Hayvancılık yapan Yörük nüfusunun azaldığına da işaret eden Akdoğan, “Ama biz bunu dengede tutabiliyoruz, burada son yıllarda azalma yok. Biz Mersin olarak bunu başardık. Birlik kanalıyla gerçekleştirdiğimiz destekleme projeleriyle sorunlarını her yere iletebilme kolaylığıyla başardık bunu. Hatta geçen yıl Mersin’de hayvan sayımız 100 bine yakın arttı. Böyle bir dönemde bu ciddi bir artıştır. Bu noktada bakanlığın belirlediği politikalar önemli. Hayvan ithalatı son dönemde kısmi olarak azaldı. Üretici biraz önünü gördüğü zaman üretim yapar, yapacak, ben buna inanıyorum” diye konuştu. (İha)