Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin Kent Konseyi, Karaduvar Mahallesinde yapılması planlanan Tekfen Polipropilen Petrokimya tesisi ile ilgili Kongre ve Sergi Sarayı'nda basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan Mersin Kent Konseyi Başkanı Faik Burakgazi, “Söz konusu petrokimya yatırımı kentimizi kapsayıcı, bütünleştirici bir proje değildir. Proje kapsamı bütüncül bir şekilde ele alınıp değerlendirildiğinde yatırım noktalarının ve hedeflerinin normal olarak duyular ile hissedildiği gibi olmadığı, yatırım argümanlarının ve boyutunun yerel değil, ulusal ve uluslararası boyut içerdiği anlaşılmaktadır. Halkın katılımı toplantısının bile gerçekleştirilmediği, doğru ve ilkeli bir bilgilendirilmenin olmadığı bir süreci yaşamış bulunmaktayız. Bölge halkının yoğun itirazları ve gerek bölge halkı gerekse mersinlilerin anayasal olarak bilgi edinme hakkının bile yok sayıldığı bir yatırım sürecinden Mersin kentine hiçbir fayda sağlamayacağı ve bütünleştirici değil ayrıştırıcı olacağı açıktır” ifadelerini kullandı.
“DOĞU AKDENİZ ANA KONTEYNER LİMANI YATIRIMI MERSİN’E AİTTİR”
10 yıldır her yıl yayımlanan yatırım programları ile ele alınan Mersin Konteyner Limanı projesi’nin, Cumhurbaşkanı imzasıyla yayınlanan 2019 yatırım programındaki “Doğu Akdeniz Bölgesine Ana Konteyner Limanı” olarak değiştirildiğini hatırlatan Burakgazi, “Mersin Ana Konteyner Limanı projesi 2019 yatırım programlarında Doğu Akdeniz Bölgesine Ana Konteyner Limanı olarak revize edilmesinin, Tekfen Polipropilen Üretim Tesisi Yatırımı Projesinin Mersin İlinde yapılması kararıyla doğrudan ilişkilidir. Bu alana polipropilen tesisi yapmak, Mersin’de yapılacak ana konteyner limanını devre dışı bırakmak demektir. Bu da ana konteyner limanından beklenen yıllık 2,5 milyar dolar ihracatı ve yaklaşık 2500 kişilik istihdamı ortadan kaldırmaktır. Ayrıca; Mersin Ana Konteyner Limanı yol bağlantısı iptal edilmesi ile hali hazırda zaten büyük sorunlara neden olan Mersin’e doğu girişinde yaşanan büyük trafik sıkışıklığını tesisin işletmeye geçmesi ile birlikte daha da artacağıdır. Özel Endüstri Bölgesi sınırları belirlenirken mevcut 1/100.000 ÇDP, çevre kullanımları, çevre nüfusu, kentin ekonomisi dikkate alınmamıştır. Sadece parsel sınırları esas alınmış buna karşın konteyner limanı girişi, serbest bölge genişlemesi ve çevresinde yaşayan halkın konumu ve nüfusu göz ardı edilmiştir. Özel endüstri bölge alanı ilanı ve plan değişikliğinde, 60 metre yakınındaki en yakın yaşam alanını, 10 km mesafede Mersin Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesini, 800 metre mesafede yer alan Karaduvar Balıkçı Barınağını ve balıkçılık sektörünü ve bölgenin tarımsal üretim işlevini göz ardı edilerek gerçekleştirilmiştir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu göre belirtilen bölgelerin sadece ilgili parseller üzerinde yer alıp alınmaması sorgulanmış olup, proje sahası yakın ya da uzak noktadaki çevre alanlarının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma bölgelerine sahip olup olmadığı sorgulanmadığı görülmüştür. Proje alanı etki çevresinde: Mersin ili, Akdeniz ilçesi sınırları içerisinde yer alan Adanalıoğlu Doğal Sit Alanı-Nitelikli Koruma Alanı yer almaktadır. Proje alanıyla Adanalıoğlu doğal sit alanı arasındaki mesafe yaklaşık olarak 9-10 km arasındadır. Mersin İli Kazanlı-Tarsus Kıyı Kesimi Turizm Merkezi yer almaktadır. Proje alanına yaklaşık 6.5 km mesafede yer almaktadır. Belirtilen alanlar projenin çevre yükünden etkilenebilecek alanlar olduğunu belirtebiliriz. Yatırımcı firma ‘Proje alanı ve çevresinde deniz kaplumbağaları ve akdeniz fokları yaşam alanı bulunmamaktadır’ ibaresi Çed raporunda belirtmiştir. Mersin ili Kazanlı sahilin, nesli tükenme tehlikesi altına giren deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından olduğu belirtilmekte ve "Kazanlı Sahili deniz kaplumbağaları açısından özel bir bölge konumundadır. Gerçekleştirilen akademik çalışmalar ve uluslararası normlar Mersin ili kazanlı mahallesi çevresinde önemli deniz kaplumbağaları üreme alanlarının yer aldığını göstermektedir. Proje sahası Kazanlı bölgesine yaklaşık olarak 5 kilometre mesafededir. Kısacası, Bern Sözleşmesi (Convention on the Conservation of European Wildlife and Natural Habitats) ve CITES (The Convention for the International Trade in Endangered Species) ile koruma altına alınan deniz kaplumbağalarını üreme bölgeleri proje sahasının etkisi altında kalabilecek bir mesafede ve konumdadır” diye konuştu.
“YER SEÇİMİ YANLIŞ”
Hem Serbest Bölge için hem de Mersin Uluslararası Limanı için yeni gelişim ve depolama alanlarına ihtiyaç olduğunu kaydeden Burakgazi, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Polipropilen tesisi ile TEKFEN bu alanın tamamına tek başına sahip olurken projenin teşviklerden de yararlanabilmesi için bu alanın Özel Endüstri Bölgesine dönüştürülmesi hem Serbest Bölge için hem de Mersin Uluslararası Limanı için yeni depolama alanı ve yatırımlarının gerçekleşmeyeceği anlamı taşımaktadır. Halk sağlığı nezdinde Karaduvar-Kazanlı hattına Polipropilen Fabrikası yapılmasının gerek çalışanların ve gerekse çevrede yaşayan insan ve diğer canlıların sağlıkları açısından ciddi risk oluşturacağı açıktır. Polipropilen tesisi 10 km mesafede Mersin Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin gelişimine ket vuracaktır. Turizm alanı ile ağır kirlilik oluşturan sanayi alt yapısının yan yana olması söz konusu bile olamaz. Karaduvar Balıkçı Barınağının işlevini kısıtlayabilme ve Mersin merkezde balıkçılığı potansiyeline ciddi zararlar verecektir. Nesiller boyu sahip oldukları geçim kaynakları proje nedeniyle olumsuz etkilenerek Karaduvar halkının büyük oranda mağduriyet yaşatacaktır. Nihayetinde, tüm bu özel ve hukuksal kavramlarla birlikte kentler sanayinin gelişmesiyle birlikte plansız olarak büyümekte alt yapı unsurlarına önem vermeden günümüz de dahil yapılaşması devam etmektedir. Geçmişte kalkınma öncülüğünde gerçekleştirilen plansız sanayileşmesinin izlerini hala kentler taşımakta bölge hakları bu yapısal etkileşimden olumsuz olarak etkilenmeye devam etmektedir. Gelinen bu noktada iken Mersin ilimizde ve Çed sahası çevresinde var olan ve kentin ortasında kalakalmış ağır sanayi tesisleri mevcudiyeti birçok problemi beraberinde getirmektedir. Nispeten il sınırlarımız içerisinde Kazanlı-Karaduvar bölgesinde yer alan çarpık sanayileşmenin bir örneği ile karşı karşıyayız. Sanayi ve petrol dolum tesislerinin yoğunluğu yaşamı tehdit eder durumdadır. Beyrut’ta yaşanan trajedinin benzerinin Mersin’de yaşanma olasılığı göz ardı edilmemelidir. Bu noktada Tekfen Polipropilen Üretim Tesisi Yatırımı Projesinin gerek yer seçimi gerekse kent ve çevre hakkı mücadelesi nezdinde uygun olmadığını, yer seçiminin yanlış olduğunu belirtiriz. Bu gibi ağır kimya sanayi içerikli petro-kimya sanayi tesisleri Endüstriyel alt yapısı sürdürülebilir ve çevre dostu olarak tanzim edilmiş Kimya Organize Sanayi Bölgelerinde planlanmalıdır. Tekfen arazisine de önceki yatırım programlarında belirlenen ve Mersin Büyükşehir Belediyesi 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında yapılaşma koşullarında belirtilen serbest bölge gelişim alanı ve ana konteyner limanı yapılmak üzere tahsis edilmelidir. Planlanan polipropilen yatırımının Mersin’de kurulacak bir teknik ve idari komisyon ile yeniden yer seçimi sürecini işletip Kimya Organize Sanayi Bölgesi Planlanması gerçekleştirilerek hayata geçirilmesi gerektiğini ilgililere ve kamuoyuna duyururuz.”