Haber Merkezi
Mersin’in Mezitli ilçesinde çevre düzeni planına sanayi sitesi alanı olarak işaretlenen ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile acele kamulaştırılmasına karar verilen 360 dönümlük alanla ilgili tartışmalar sürüyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, “Tarım sektörü, nüfusun önemli bir bölümünü istihdam etmekte, insan beslenmesi için gıda maddeleri üretmekte, sanayiye girdi sağlamakta, ticarete ve ihracata katkıda bulunmakta, ulusal gelirimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu nedenle tarımsal faaliyetin yürütüldüğü alanların amaç dışı kullanıma açılması ve değişimi risklidir. Tarım alanlarının genişleme sınırına dayandığı da göz önüne alındığında, mevcut alanların korunarak kullanılması bir zorunluluk haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
“KANUL EDİLEMEZ”
“2019 TÜİK verilerine göre 500 bin ton Limon, 216 bin ton Portakal, 172 bin ton Mandarin üretimi olan Mersin’in aradan geçen yıllar boyunca amaç dışı arazi kullanımını önleyemediği takdirde azalan bu tarım alanlarını da koruyamayacağı açıktır. Portakal, Mandarin ve Zeytin ağaçlarınında bulunduğu Davultepe bölgesindeki alanın amaç dışı kullanımını kabul etmiyoruz” şeklinde konuşan Birim, açıklamasına şöyle devam etti: “Yenilenmesi ve üretilmesi insan eliyle mümkün olmayan tarım arazileri, yerleşim alanları, sanayi tesisleri ve diğer yapılaşmaların yoğun baskısı altındadır. Büyük uğraşılar sonucu TBMM’de 2005 yılında kabul edilen 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası” nın, 13. Maddesinde yer alan tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasına olanak veren istisnalar, yasanın amacı ile çelişmektedir. Yasanın adı ve amacı, toprağın ve özellikle tarım toprağının korunması olduğu halde, 13. Madde ile olası her durumda tarım arazileri amaç dışı kullanıma açılmaktadır. Bir yanda, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına dikkate çekmek için televizyonlarda gösterilen kamu spotları, diğer yandan mera yasasında yapılan değişiklik, zeytinliklerle ilgili yasa değişikliği çabaları ve çelişkileri içinde barındırmaktadır.5403 sayılı yasaya göre kurulan Odamızın da üyesi olduğu Toprak Koruma Kurulunda bürokrat üye çoğunluğu, arazi keşiflerinin yapılmaması, çalışmaların şeffaf bir şekilde yürütülmemesi, kamu yararı fikrinin yanlış değerlendirilmesi sonucu tüm karşı çıkmalarımıza rağmen yanlış kararlara imza atılmaktadır.”
“MEVCUT TARIM ALANLARIMIZI KORUMALIYIZ”
2005 yılında kabul edilen “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası”ndan, 2005-2019 dönemini kapsayan 14 yıllık süreçte; ne ülke genelinde, ne de Mersin özelinde beklenilen faydanın ne yazık ki sağlanamadığını ve tarım arazilerinin başta sanayi, kentleşme, turizm ve diğer sektörlerin talepleri doğrultusunda amaç dışı kullanıma açıldığını ve üretim dışına çıkmaya devam ettiğine dikkat çeken Birim, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Artan nüfus dikkate alındığında ve 1 cm toprağın 250 ile 650 yıl arasında oluştuğu bilim çevrelerince kabul edildiğine göre, elimizdeki mevcut toprak kaynağını çok iyi korumamız gerektiği gerçeğini kabullenmek zorundayız. Toprak- hava-su, sahip çıkacağımız sürdürülebilir bir tarım ve yaşanabilir bir çevre önceliğimiz olmalıdır. Tarım dışı amaçlı izin verme sürecinde, alternatif alan arama konusunda gerekli özen gösterilmeli, temel yaklaşım tarım topraklarının korunması olmalıdır. Odamızın bu Mezitli ile ilgili yaptığı araştırmalarda 2017 yılında başlayan ve 2019 yılında kesinlik kazanan, plan değişiklikleri, askı süreçleri, o dönemde itirazların cılız olması ayrı bir konu olup, biz tarımın akademik bireyleri olarak bu konunun ilgili kişileri ile konuşulmasını öneriyoruz. Fakat biz Ziraat Mühendisleri olarak tarım arazilerinin imara açılmasına karşıyız. Hele ki narenciyenin başkenti konumundaki Mersin'imizin 360 dekar narenciye alanının tarım dışına çıkmasına itiraz ediyoruz. Sanayi tesislerine asla karşı olmadık. İstihdam açısından önemini biliyoruz. Fakat alternatif alan bulunması konusunda çaba sarf edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Odamız herkesin sağlıklı beslenmesine yetecek gıdaya, ihtiyaç duyduğu temiz suya, soluyabileceği temiz havaya sahip olması gereğine inanmaktadır. Örgütlü çevre ve toprak mücadelesinde cesaretini bilimsel bilgi birikimi ve deneyiminden, gücünü üyelerinden ve bilinçli yurttaşların varlığından almaktadır.”