“TAHAMMÜLSÜZLÜKLER BAŞLADI”
Söz konusu süreçte toplumun her kesiminin zorlandığını aktaran Uysal, “Özellikle çiftler aynı evin içerisinde çok fazla vakit geçirmeye başladı. Bu durum birbirlerini daha iyi tanımaya yol açtı. Dolayısıyla tahammülsüzlük de başladı. İnsanlar evden çalışmaya başladılar. İş hayatı, ev hayatı, sosyal hayat birleşmeye başladı. Normalde çiftler arasında bir tartışma olduğunda sabah uyanıp işe gidiyordu ve birbirlerini görmüyorlardı. O sırada biraz nabız düşüyordu. Tolerans artıyor, eğrisini doğrusunu düşünmeye başlıyorlardı. Akşam eve dönüldüğünde daha sağlıklı bir konuşma olabiliyordu. Ama şu anda herkes evde ve iç içe. Atlatma dediğimiz o nabız düşürme sürecini de birlikte yaşamaya başladılar. Bu sefer o nabız düşmüyor, çünkü insanlar aynı evin içinde sürekli birbirlerine laf atmaya başladılar. İnsanlar sosyal varlık oldukları için sürekli konuşma ihtiyacı duyuyor. Konuştuğumuz insanla tartıştığımız insan aynı olunca daha fazla çıkmaza giriyoruz” ifadelerini kullandı.
“GÜZEL BIR ÖĞRENME SÜRECI OLDU”
Pademinin olumlu etkilerinden de bahseden Uysal, özellikle çiftlerin birbirleriyle ve ailesiyle daha çok vakit geçirmeye başladığını söyledi. Süreç sayesinde insanların birbirlerinden bir şeyler öğrendiğini de kaydeden Uysal, “Birlikte yeni hobiler öğrenmeye, kendimizi keşfetmeye başladık. Neyi sevip neyi sevmediğimizi öğrenmeye başladık. Aslında güzel bir öğrenme süreci de oldu” diye konuştu.
“HERKESIN KENDINE AIT ALANI OLMALI”
Çiftlere pandemi süreciyle ilgili önerilerde de bulunan Uysal, şunları söyledi: “Her ne kadar çift olunsa da herkesin kendine ait bir alanı olmalı. Hepimiz farklı kişiliklerdeyiz, farklı yapılardayız. Aynı evin içindeyiz ama farklı hareket etmemiz gerekiyor. Kitap okuyabiliriz, spor yapabiliriz. Spor aynı zamanda mutluluk hormonu sağladığı için hem kendimize bakıyoruz hem de birlikte yapmamızı gerektiren bir şey değil. Hiç yapmayan insan bile artık pandemiden dolayı yapmaya başladı zaten. Farklı aktiviteler yapmayı öğrenmemiz gerekiyor. Kendimizin neyi sevdiğini keşfetmemiz gerekiyor. Bu da bahsettiğimiz gibi yeni hobiler olabilir. Sadece çıkıp yaptığımız yürüyüş bile iyi gelebilir. Kendimize o alanı tanımamız lazım çünkü o alanı tanımadığımız zaman odağımız tamamen karşı taraf oluyor ve sürekli düşünüp didiklemeye başlıyoruz. Sürekli düşündüğümüz için de doğru-yanlış kavramı ortadan kalkmaya başlıyor bir süre sonra.”
“KADINA DESTEK VEREN ERKEKLER DE ARTMAYA BAŞLADI”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile alakalı da açıklamalarda bulunan Uysal, “Kadına şiddet olaylarında kadınların sesi çıkmıyordu, artık kadınların sesi çıkmaya başladı. Bu çok güzel bir şey. Ekonomik durum da çok etkili, kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmaya başladı. Kurumlar da aslında kadına değer vermeye başladı. Çünkü kadın bir yere kadar ilerleyebiliyordu, sonrasında hep erkeklerin önü açılıyordu. Bu da bizim toplumumuzda genelde sessiz kalınan bir durumdu. Ama artık bu konuşulmaya başladı. Kadınların önü de açılmaya başladı. Kadına şiddeti gördüğümüz için daha fazla sesimiz çıkmaya başladı. Bu tek taraflı bir durum da değil aslında. Kadına destek veren erkekler de artmaya başladı. Bu hemcinslerimiz açısında da önemli. Görünürlüğün arttırılıyor olması güzel bir şey. Bu konuyla ilgili bizim de desteğimiz sürüyor. Ücretsiz online psikolog adında bir sitemiz var. Desteğe çok ihtiyacı olan insanlara ücretsiz terapiler, destekler veriyoruz. Özellikle şiddete uğrayanlar, travma yaşayan, travma sonrası stres yaşayanlarda destek olmaya çalışıyoruz” dedi. (İha)