Adem GÜNEŞ
Mersin Barosu, hükümetin gece yarısı yayımlanan kararname ile İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararına tepki göstermek amacıyla basın açıklaması yaptı. Mersin Barosu Gökdelen hizmet biriminde, Baro yönetim kurulu üyesi Av. Mahçe İnanoğlu Deprem, Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Şirin Güner, Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Tuba Akkoç ve kadın derneklerinin de katıldığı basın açıklamasında konuşma yapan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “Türkiye için, kadınlar ve çocuklar için çok önemli olan; yıllardır baroların, sivil toplum örgütlerinin ve halkın tamamen sahiplenip yürürlükte kalması, uygulanması için ciddi mücadeleler verdiği İstanbul Sözleşmesi aniden rafa kaldırıldı. Tek taraflı, tek iradeyle feshedildi. Böyle sıkıntılı, hukuksuz bir güne uyandık. Bununla ilgili kamuoyunu süreçle ilgili aydınlatmak istiyoruz. Yapılan hukuksuzluğu kabul etmediğimizi, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu bir kez daha buradan haykırıyoruz” dedi.
"MECLİSİN İRADESİ YOK SAYILDI"
Basın açıklamasını okuyan Mersin Barosu Başkan Yardımcısı Av. Fatma Demircioğlu ise, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi kısa bilinen adı ile İstanbul Sözleşmesi; 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldığını ifade ederek, “Kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olma özelliği basın açıklaması taşıyan sözleşmeyi, ilk imzalayan ve onaylayan ülke Türkiye Cumhuriyeti mevcut hükümeti olmuştur. 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu kararınca 10/02/2012 tarihinde İlk imzalayan ülke olarak kabul ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi maalesef ki; 19 Mart 2020 tarihli 3718 karar sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile fesih edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin kazanımları için yıllarca mücadele edilmiş ve halen tam olarak uygulanması yönünde mücadelemizin devam ettiği günlerde TBMM iradesinin yok sayılarak temel hak ve özgürlüklerin aleni şekilde yok sayılmasına sebebiyet veren sözleşmeden çekilme kararını kabul etmiyoruz. İstanbul sözleşmesinin 80. maddesi açıktır. “Her taraf istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne yapacağı bir bildirimle bu sözleşmeyi feshedebilir. Ancak Bu tür fesihler bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer.” Yine T.C. Anayasası 90. Maddesi de yok sayılamaz bir hükümdür. Zira İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edildiğini bildiren cumhurbaşkanlığı kararnamesi açıkça Anayasamızın 90. maddesine aykırıdır. Kaldı ki halen yürürlükte bulunan T.C. Anayasası madde 104 ‘te Cumhurbaşkanının yetkileri belirtilmiş olup, temel hak ve özgürlüklere ilişkin biranlaşma olan İstanbul Sözleşmesi’nin, gece yarısı çıkartılan bir kararname ile feshedilmesi hukuka aykırıdır" diye konuştu.
“SÖZLEŞMEDEN VAZGEÇMEK İNSAN HAKLARI İHLALİDİR”
En temel amacı, kadınlar, çocukları ve esasen şiddet mağduru her bireyi her türlü şiddete karşı korumak ve aile içi şiddetle çok yönlü mücadele etmek; kadına, çocuğa ve şiddet mağduru tüm bireylere yönelik her türlü şiddeti önlemek, kovuşturmak ve destek politikaları ile ortadan kaldırmak; kadına, çocuğa ve şiddet mağduru tüm bireylere yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir toplum yaratmak olan İstanbul Sözleşmesi’nin hiçbir haklı gerekçesi bulunmadan Anayasa ve kanun hükümlerine aykırı şekilde, tek kişilik irade ile feshini kabul etmelerinin mümkün olmadığının altını çizen Demircioğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizde son iki ayda 67 kadın erkekler tarafından vahşice katledilmiştir. Yaşanan bu cins kırımına karşı çok daha ciddi ve caydırıcı önlem ve düzenlemeler yapılaması beklenirken, var olan yasal düzenlemeden, yani İstanbul Sözleşmesi’nden geriye adım atmak en basit tabirle insan hakları ihlalidir. Anayasa’nın 14. maddesi ile açıkça düzenlendiği üzere devletin insan hakları ile ilgili düzenlemelerdeki kullanacağı yetkinin kötüye kullanılamayacağı yazılıdır. Açıkça görülmektedir ki; Cumhurbaşkanın; TBMM yerine geçip yasama işlemi yapması fonksiyon gaspıdır. Biz Mersin Barosu olarak, evrensel hukuk kurallarına aykırı şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi kabul etmediğimizi, çekilmenin açıkça fonksiyon gaspı olduğunu, İstanbul Sözleşmesi’nin kazanımlarını kaybetmemek için her türlü hukuki mücadeleyi vereceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Bir kez daha en yüksek sesimizle haykırıyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır!"
BAŞARIR: “KADIN CINAYETLERI AZALDI MI? ŞIDDET AZALDI MI?”
Daha sonra konuşma yapan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ise, “Yine bir gece ama kara bir gece. Bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçildi. Özellikle ‘reform’ sözcüğü kullanılmaya başlandıktan sonra bir milletvekilinin hukuksuzca milletvekilliği düşürüldü. Milyonların oy verdiği bir siyasi partiye kapatma davası açıldı ve gece saatlerinde yine hukuksuzca Anayasa’ya, uluslararası normlara uyulmadan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçildi. Bir şey daha yapıldı. Merkez Bankası’nın başkanı değişti. Maalesef devlet tek adamla yönetiliyorsa, tek kişi karar veriyorsa, kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyor. Olmaz. Eğer büyük bir hukuk yoksa, hukuk tek kişiye teslim edilmişse, biz kadına şiddetle ve kadın cinayetleriyle nasıl mücadele edeceğiz? Biz bu sözleşmeyi İstanbul’da onurla, gururla ilk imzalayan ülkeyiz. Ne değişti? Ne oldu? Niye vazgeçtik? Birisi çıkıp bunu açıklamalı. Kadın cinayetleri azaldı mı? Şiddet azaldı mı? Hayır. Peki bir uyarı mı geldi? Bu ülkenin 83 milyonunun, kadınlarımızın bunu bilme hakkı yok mu? Bir baba olarak, bir eş olarak ben bunu merak ediyorum. Neden gece yarısı? Neden Meclis’te konuşulmadı? O sözleşmeyi Meclis onayladı. Açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yetki gaspı yapılmıştır. Meclis Başkanı nerede? Neden TBMM’de tartışılmadı? Kadın derneklerinde tartışılmadı? Neden aynı şekilde karar alınmadı? Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Ama biz sonuna kadar İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatmak için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.