Hüseyin KIRKGÖZ
İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olan Türkiye, kadın örgütlerinin uzun süredir yaptığı tüm itirazlara rağmen Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle sözleşmeden ayrıldı. Mersin'de Kadın Platformu, Mersin Barosu ve Yenişehir Kent Konseyi Kadın Meclisi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasından önce Mersin Kadın Platformu üyeleri ve katılım sağlayan vatandaşlar Kushimato Sokağı’ndan Özgecan Aslan Barış Meydanı’na kadar yürüdü.
"KAMUOYUNU YANILTIYORLAR"
Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda basın açıklamasında bulunan Mersin Kadın Platformu adına konuşma gerçekleştiren Tuğçe Mutluay, “ Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile temel hak ve kişi hakları düzenlenemez. Dolayısıyla; insan haklarını düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilmesi hukuka aykırıdır. Cumhurbaşkanı kararnamesi yok hükmündedir! Sözleşmeden çekilme kararı Anayasa’ya ve uluslararası insan hakları hukukuna aykırıdır. İnsan haklarına aykırı faaliyette bulunmak devletin yetkisini açıkça kötüye kullanmaktır. Gece yarısı kadınları dövme özgürlüğü isteyen erkeklere, Samsun’daki İbrahim Zarap gibilere, “eşit değilsiniz” diyerek bizi baskıya, şiddete açık hale getirenlere büyük bir hediye verildi. Karakollarda kadınları şiddete maruz kaldığı evlerine geri yollayan polisler, sığınaklarda kadınlara hapis hayatı yaşatan yetkililer, mahkeme salonlarında kadınları maruz kaldığı şiddet için suçlayan hakimler teşvik edildi. Bir sonraki kadın cinayetinde ortalıkta ikiyüzlü açıklamalar yaparak, cezasızlığın kol gezdiği bir ülkede, ağır ceza getireceğiz safsataları ile kamuoyunu yatıştırmaya çalışacaklar. Biz ise biliyoruz ki şiddete maruz kalan, öldürülen her kadının, fail kadar suçlusu, devlettir” ifadelerini kullandı.
“KAZANIMLARIMIZDAN VAZGEÇMIYORUZ”
Kadınlar olarak eşitlik istediklerini; evde, işte,sokakta korkmadan yaşamak, çalışmak ve yürümek istediklerinin altını çizen Mutluay, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Şiddete uğramaktan, öldürülmekten korkmadan yaşamak istiyoruz. Her kadının kendini güvensiz hissettiği bu ülkede, şiddetle etkin bir mücadelenin, daha etkili önlemlerin, koruma mekanizmalarının konuşulması gerekirken, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması tarihi bir hatadır. İktidar eliyle yapılan çalışmalarda halkın sadece yüzde 17'sinin İstanbul Sözleşmesine karşı olduğu, karşı olanların da radikal dini gruplar olduğu ortaya çıkmıştır. Halkın yüzde 83'üne rağmen kadınları yaşatacak adımları içeren İstanbul sözleşmesini tartışmanın ya da reddetmenin kime hizmet ettiği açıktır. Yaşamlarımızı gericiliğe, yobazlığa, bağnazlığa teslim etmeyeceğiz, yaşam haklarımızı kararnamelerle ortadan kaldırmanıza izin vermeyeceğiz. Bugün burada İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmediğimizi haykırmak, ‘Sözleşmeyi Uygula’ demek ve yaşamlarımızı savunmak için yan yanayız. Kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz! AKP hükümetinin kadınlara karşı açtığı savaşta kaybeden biz kadınlar olmayacağız. Haklarımızdan, hayatlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Mutlaka kazanacağız. İstanbul Sözleşmesi bizim diyoruz. Hayatlarımız için pazarlık yapmayacağız. Ülkedeki tüm kadınlar için yaşamsal önemde olan bir sözleşmeyi bir erkeğin iki dudağı arasına alan tek adam düzeninizin tam karşısındayız. Yok hükmündeki kararnamesi sadece o tek adamı bağlar. Bizler sadece İstanbul Sözleşmesinin değil, 6284 sayılı Şiddet Önleme Yasasının etkin uygulanması, Nafaka Hakkı, Kürtaj Hakkı, LGBT+ ların hakları içinde sokakları terk etmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmeyeceğiz!”