Necdet TAŞ
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tamer Güner ve Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Balcı ile birlikte İçel TV ve Sun TV ortak canlı yayınında Ufuk Cavlı ile Tartışma Programı’nın konuğu oldu.
"HER ŞEYIN BAŞI EĞITIM"
Programda konuşan MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, "Her şeyin başı eğitim. Eğer iyi eğitimli bir toplum olsak ekonomimiz de bu kadar kötü olmayacaktı. Hani Endüstri 4.0 - dijitalleşme deniyor ama her şeyden önce eğitim 4.0’ı çözmeliyiz. Bağımsız düşünebilen, özgür iradesiyle sorgulayabilen, sorgulayıp araştırabilen insan yapısına sahip olmalıyız. Bu konuda da eğitimin önemi ortaya çıkıyor. Dünyada eğitim sisteminin en çok değiştiği ülke Türkiye’dir. Her gelen bakan, hükümet sistemi değiştirir. Karman çorman bir hale getirilir. Neden bu kadar çok değişiyor? Türkiye için mi insan yetiştirmemiz gerekiyor yoksa başka bir sebeple mi? Dolar dün gece 8.5 TL’nin üzerine çıktı rüya görüyorum zannettim. Bazı arkadaşlardan mesajlar geliyor. Önce fark edemedim. Merkez Bankası’na giriyorum, piyasa açılmadığı için eski değerleri gösteriyor. Buraya gelmeden önce yine baktım Merkez Bankası'nda hala eski kurlar devam ediyor. Konu gayet basit. Bu hareket bazı insanların yaptığı hareketlerden oluşuyor. Birileri yüklü miktarda döviz çekerse rakam yükselir. Yüklü miktarda döviz verirse düşer. MB bugünün teknolojisinde hepimizi görmüyor mu? Bir tuşa basınca bu hareketleri kimler, hangi gruplar yapmış, para nereden nereye gitmiş göremiyor mu? Ben eminim hem de Türkiye içinden birileri, büyük paralar kazanıyor bu durumda. Başka izahı yok. Artık yatırımcıyı da parayla para kazanma peşine düşürüyorlar. Saatler içinde dünyanın parası kazanılıyor neden yatırım yapsın. MTSO’nun 41 adet komitesi var ve bunlardan biri de 28 No’lu Eğitim Komitesi. Eğitim Komitesindeki arkadaşlarımız da sürekli sahada, velilerle, öğretmenlerle, yatırımcılarla diyalog halindeler. Sahadan sürekli bilgi toplayıp bize rapor ediyorlar. Kendilerine teşekkür ediyorum. Biz bu raporları TOBB’a gönderiyoruz. Zaman zaman bakanlarla, Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmelerde anlatıyoruz" diye konuştu.
"TÜRKIYE’DE ARTIK PLANLAMA YAPILMIYOR"
Türkiye’de artık planlama yapılmadığını kaydeden Kızıltan, "Ben iyi bir nesil yetiştirmek istiyorum. Bunun için nasıl bir eğitim sistemi kurmam lazım. Bizim Türkiye değil artık dünya için insan yetiştirmemiz lazım. Öyle bir çaba içine giriliyor ki adeta eğitimsiz insanlar yetiştirmek için. Çoğunlukla çocuklarımızı annelerimiz yetiştiriyor. Oysa annelerimizin çoğu törelerle vs evlere kapatılmış, dünyayı görmeyen, düşünmeyen kadın topluluğu oluşturulmuş. Bu anne bana nasıl iyi bir eğitim verecek? Ben ilkokuldayken küme çalışmaları yapardık. Her kümede 10 kişi olur ve 10 kişi ortak bir konu üzerinde çalışırdı. Geçmişte bu sistemleri yapabilmişiz. 1970’lerden sonra sürekli değişiklikler yapıldı. Eğitimde bazı komplekslerden vazgeçmeli. Artık evrensel kurallara göre, gerçekçi eğitim yapalım. Bizim yetiştirdiğimiz öğrenci sadece kendi mecrasında değil, dünyanın her yerinde kendisini ifade edebilsin. Kendisini dışarıda dışlanmış hissetmesin. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar her şeyi düşünmüş, hangi yoldan gidip nereye nasıl ulaşacaklarını belirlemişler. Bir akarsu yatağında devam edip denize ulaşır. Bunun önünü kesersen ortalık darmadağın olur. Türkiye’nin de yolu çizilmiş, o yoldan ülke saptırılmaya çalışılmasın. SGK, vergi borçları var. Birçok kurum bu noktada sıkıntıda ama özellikle eğitim sektörü için Devletin bu borçları silmesi lazım. Yapılandırmayla ödenemiyor. Kredi alsa ödeyemeyecek. Devlet artık bunları silmeli. Son yıllarda herkes mesleki eğitim vermeye çalışıyor. Bu neyi gösteriyor demek ki mevcut okullarımızda bu mesleki eğitimi veren okullardaki eğitimi kötü hale getirmişiz. Bu kadar teknik okul varken neden ayrı ayrı kurs açmaya çalışılıyor. Ülkemizin varlığını sürdürebilmesi için iyi eğitim olmalı. İyi eğitilmeyen toplumlar varlıklarını sürdüremez. Ülke bekası için gerçekçi eğitim sistemi kurmalıyız" şeklinde konuştu.
"KAYITLI 50 BIN ÖĞRETMEN VE 20 BIN PERSONEL VAR"
MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tamer Güner de, "Eğitimde 4.0 altı çizilecek bir nokta. Başkanımıza teşekkür ediyoruz tüm sorunlarımızı her zaman sahiplenerek Ankara’ya taşıdı. Geçirdiğimiz sıkıntılı süreç Türkiye’de yadsınamayacak bir düzeye geldi. Türkiye’de okul sayısı 55 bin resmi, 14 bin özel okul civarında. Özel okul sayısı toplam okul sayısı içinde yüzde 20’lik paya sahip. Öğretmen sayısına bakınca toplam öğretmen sayısı 1 milyon 118 bin. Bunun 175 bini özel okulda çalışıyor. Yani yüzde 16’sını oluşturuyoruz. Toplamdaki 18 milyon öğrencinin ise sadece yüzde 8’i özel okullarda. Bu oran pandemi öncesi yüzde 13 civarındaydı. Pandemi nedeniyle yüzde 5’lik öğrenci kaybına uğradık. Çalıştırdığımız öğretmen sayısı derslik sayımız yüzde 20’lerdeyken öğrenci sayımız yüzde 8’e düştü. 400 bin öğrenci okullardan çıktı. Pandemi olmasa yüzde 13’ü 18’lere çıkarabilseydik eğitim sorunlarını daha az konuşuyor olurduk. Avrupa’da özel okullaşma yüzde 10-15 civarında. Özel okullar yanında bir de 4 bine yakın kayıtlı kurs merkezi var. Kayıtlı 50 bin öğretmen ve 20 bin personel var. Özel okul sektöründe çalışan personel sayısı ise 100 bin civarında. Tüm kalemler birleşince 350 bin kişi ile ülke ekonomisine istihdam sağlayıp değer üretiyoruz ama öğrenci oranımız yüzde 8. Bu çalışan kapasitesi yüzde 20-25’i kaldırır. Neden özel okula gelsinler, parası olan gelebilir. Burada devlete iş düşüyor. Kaldırılan teşvikler geri gelmeli. Neden geri gelmeli çünkü dersliğe ihtiyaç var. Bunun için yatırım yapılacağına hali hazırda özel okullarda derslikler var. Yarısı devlet tarafından teşvik edilse kalanı veli tamamlayıp çocuğunu özel okula gönderebilir" şeklinde konuştu.
"TEŞVIKLER MUTLAKA GERI GELMELI"
Kısa çalışma ödeneğinin kendi sektörlerine de uygulandığını hatırlatan Güner, "Başta uygulanmasa da odaların baskısıyla uygulandı. Bizde ülke genelinde bine yakın okul bu süreçte kapandı. Bine yakınının da sırada olduğunu tahmin ediyorum. Bu sıkıntı hepimizi kapsıyor. İşten çıkaramadık insanlar ücretsiz izinden faydalandı. Kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar oldu. Tahsilat sorununu da özel öğretimde doğdu. Bizde iki tip kayıt var. Köklü, kendisini kurumsallaştırmış kurumlar bankadan tahsilat yapıp hizmet veriyor ama yüzde 80’i ise açık hesap şeklinde çalışıyor. Pandemi girince eğitim almadık ödemeyiz diyenler oluyor. Çözüm önerilerimiz de var. Teşvikler mutlaka geri gelmeli. Vergi muafiyetleri olmalı. Vergiler sıfıra inmeli. Sektörel olarak bankalar eğitime zaten kredilerini kapamış durumda. Bize özel krediler oluşturulmalı. Kapanan özel okulların arkası mutlaka gelecek. Kiralar 40 bin liradan başlayıp 300 bin liraya kadar gidiyor. Kira desteği verilebilir. Sene başında TSE okullara bir standart getirdi ve sağlayanlara Okulum Temiz Belgesi verilecek dendi. Çoğu okul bu şartları sağlayıp Okulum Temiz Belgesi aldık. Biz bir yatırım yapıyoruz. Bir yatırımcı, eğitimci, kurs merkezi açacağım, istihdam sağlayacağım, reklamcıya, inşaat sektörüne para kazandıracağım diyor. Bunun yanında devlet okulunda çalışan iki öğretmen arkadaş bir ofis tutup sadece kira ödeyerek ders veriyor. Kendi öğrencisine ders veriyor. Hem devletimizden 15 saat karşılığı maaşını alıp sonra ders ücreti almayıp ofisinde gayri resmi çalışan eğitimciler var. Bu kurslar da bizi ticari olarak zorluyor. Eğitim tabii ki bitmeyecek, devam edecek. Buna yatırım yapmaya da devam edilecek. Ama sektör yara aldı. Milli eğitimde ciddi okul ve derslik açığı var. Elimizde binalarımız ve özel okullarımız var. Bu bir ek maliyet olmayacak gelin özel okullara teşvik verin. Devletteki gideri biz karşılamış olacağız" dedi.
"TEŞVIKLERIN KALDIRILMASI DA TAMAMEN EKONOMIK NEDENLER"
MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Balcı ise, "Yapılan her yatırım milli bir servet. Bir tarafta devlet okulu var ve hemen yanında bir özel okul. Devlet okulunda sınıflarda öğrenciler sıkış tıkış, özel okullar boş. Yazık değil mi bu milli servete. Yüzde 50 destek verilse özel sektör de canlanır devlet okulları da rahat eder. Teşviklerin kaldırılması da tamamen ekonomik nedenler. Bize kurumları okulları açın dediler açtık ama içinde öğrenci bulamadık. Her gelen sistem bir öncekini aratır duruma geldi. Dershaneciliği kapatalım dendi temel liseler geldi. Temel liseler kapandı, kursları kapatalım dendi. Bu kurs ihtiyacı ise halen devam ediyor. Dershanelerin ortaya çıkma nedenleri ortadan kalkmış değil. Dershaneler kapanınca yerine tek dersten kurslar geldi. Aklınız alıyor mu sınava 7 dersten giriyorsunuz ama tek dersten kurs veriyorsunuz diğerlerini veremiyorsunuz çünkü yasal değil. Anlam veremediğimiz kararlar. En son 5580 Sayılı Kanunla idari para cezaları üzerinden tüm sektöre zarar verilmeye başlandı. Bir evrak eksik verilince asgari ücretin en az 5 katı ceza yazılıyor. Cezalarla mı bizi terbiye edecekler. Bu yasanın idari para cezası ile ilgili bölümü mutlaka değişmeli. Müfettişler rehber olmalı. Uyarı olmadan cezalar kesiliyor. Okul bize göre en güvenilir ortam. Burada yapılan yanlış şuydu: Devlet okullarında izlenen pandemi kuralları ile özel okullarınkini birbirinden ayırmalıyız. Özel okullar sınıflarını 12 öğrenci üzerinden yaptılar. Buna rağmen bizi de sanki devlet okulundaki gibi değerlendirip ona göre kurallar koydular. Özel okullar ile devlet okullarının pandemi kural yöntemlerini birbirinden ayırın dedik. Bizde 2 bin değil 200 öğrenci var. Gelin bizi denetleyin neden kapatıyorsunuz. Öğrenciye zarar verdik, öğrenci bu süreçte eğitim alamadı ve teknoloji bağımlısı oldu. Veli uzaktan eğitimi eğitim faaliyeti içine de sokmadı" dedi.
"ARA ELEMANLARA EĞITIM VERMEYE DEVAM EDECEĞIZ"
"Çocuklarımızı milli bilinçten uzaklaştırdık. Biz hep 2x2’nin 4 edeceğini öğrettik, Avrupa 2x2’nin 4 edeceği problemler üret dedi. Eğitimi neden siyasetten uzaklaştırmıyoruz. Milli bilim seferberliği yaratmalıyız. Özel sektör ve devlet el ele vermeli. Üniversiteler tamamen özel sektörden kopmuş durumda" ifadelerini kullanan Balcı, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Gelin halkın içine, sanayinin içine girin diyoruz. Biz nasıl bir öğretmen istiyoruz bakılsın. Aynı kalıptan çıkmışız gibi bir müfredat dayatıp tek tip insan oluşturuyorlar. Neden müfredat dışına çıkmayalım. Rekabet ortamı yaratmak için kendime özel müfredat oluşturmam gerekiyor. Sanayi ile üniversitelerle işbirliği yapıp yeni programlar oluşturmalıyım. Sorgulayan araştıran gençler yetiştiremiyoruz. Madem biz özel okuluz sadece sınava yetiştirmeyelim. Hayatımızı çocuklarımızın geleceğini 5 seçenekten öteye götüremedik. Dünyada bir yığın üniversite var her yere gidip benim çocuğum okuyabilmeli. Amacımız ne? Programın neresindeyiz, ülkemizi nereye götürüyoruz hiç bilmiyorum. Ülkemize çok yazık. Çocuklar ülke sınırlarında kalmak istemiyor. Başkanımız Ayhan Kızıltan’a teşekkür ediyorum. 28 No’lu komite olarak bu süreçte başını çok ağrıttık. Tüm eğitimci arkadaşların sıkıntılarını dinliyor. Biz de mücadelemizi sürdüreceğiz. Eğitim ve Kalkınma Vakfı olarak biz de desteği sürdüreceğiz. Ara elemanlara eğitim vermeye devam edeceğiz."