Geçtiğimiz Günlerde CHP Milletvekilleri Mahir Polat ve Alpay Antmen, Ekvador’dan Mersin Limanı’na gelen muz konteynerlerinde art arda yakalanan kokainlerin ardındaki sır perdesini yaptıkları çalışma ve incelemelerle deşifre etmişti. CHP’li Vekiller, muz yüklü konteynerlerin limandaki kameraların görmediği kör noktalara çekilip içerisindeki kokainin alınması sonrasında hiç açılmamış gibi yeniden mühürlendiğini ve X-Ray cihazına sevk edildiğini belirtmişti. Bu açıklama sonrasında Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP) Genel Müdür Johan Van Daele, CHP’li Mahir Polat ve Alpay Antmen’in Mersin Limanı’yla ilgili iddiaları üzerine yazılı bir açıklama yaparak ‘kör nokta’ bulunmadığını belirtti. CHP’li Milletvekillerinden ise yanıt gecikmedi.
KOKAİN SEVKİYATININ PERDE ARKASI ORTAYA ÇIKARTILMALI
CHP’li Milletvekillerinin açıklamalarında öne çıkanlar şu şekilde; Mersin'de ele geçirilen kokainin bulunduğu muz kolileri arasında 3 adet GPRS (Takip cihazı) ele geçirilmişti. GPRS cihazları muz konteynerleri içinde ortam ısısını kaydeder ve bu bilgiye uzaktan erişime olanak tanır. Esas mesele, Mersin'de konteynerlerin içinden çıkan kopya güvenlik mühürleri. Uluslararası sevkiyatlarda konteynerlerin kapısına seri numaralı bir güvenlik mührü vurulur. Bu numara konteynerin ‘konşimento' adı verilen belgesinde de yer alır. Kontrol sırasında evraktaki ve mühürdeki numara tutuyorsa, mühre bir zarar verilmemişse konteynerin güvenli olduğu düşünülür. Kopya mühürler bize şunu anlatıyor; kokain alındıktan sonra hiç açılmamış gibi konteyner yeniden mühürleniyor ve X-Ray cihazına sevk ediliyor. Limanda yaptığımız incelemelere göre, muz yüklü konteynerler limanda kameraların görmediği kör noktalara çekilerek yeniden mühürleme işleminin gerçekleştiği duyumunu aldık. Bu iddiayı kamuoyu ile paylaştık. Açıklamamızdan yaklaşık bir ay sonra Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği Genel Müdürü, tüm iddialarımıza karşı sadece “limanda kör nokta yok” açıklaması yapmıştır. Oysa bütün bu bulgular bize kokain sevkiyatının perde arkasında çok büyük ve kirli ilişkilerin ‘profesyonel’ biçimde kurgulandığı izlenimini veriyor. Bu perde kalkarsa gerçekler mutlaka açığa çıkar.
SAVCILIK NEDEN HALA HAREKETE GEÇMİYOR
Biz beklerdik ki, savcılar bilgilere nasıl ulaştığımızla değil iddialarımızla ilgili harekete geçsin. Sayın Genel Müdür tüm iddialarımızı belgeleriyle çürütsün. Bağımsız denetçilerden ve bilirkişilerden kamera kontrol merkezi için alınmış raporlarla yani delillerle açıklama yapsın. Limanda bulunan kameraların faturalarını ve görüş açılarını gösterir krokilerle kamuoyunu aydınlatmasını beklerdik. Belgeli iddialarımıza cevap vermek yerine belgesiz, delilsiz, sadece sözlü olarak yeni bir iddiada bulunan Sayın Genel Müdür’ün yaptığı ‘kör nokta yok’ açıklaması samimi gelememektedir. Normalde Türkiye’de bir yılda yakalanan toplam kokain miktarı 1,5 tondur. Şimdi neredeyse her ay bu oranda bir sevkiyatla gündeme geliniyor. Bu da bize gösteriyor ki Türkiye çok önemli bir uyuşturucu rotası haline getirilmiş. Panama’dan Mersin’e gönderilen 616 paket kokainin Mersin’de gönderildiği şirkete ve Kolombiya Buenaventura Limanı’nda yakalanan 5 ton kokainin teslim adresi olan İzmir’deki kimya firmasına aradan bir yıl geçmesine rağmen herhangi bir operasyon düzenlenmemesi de bizlerin iddialarının ne derece kuvvetli olduğunun kanıtıdır. Sadece İzmir ve Mersin’e gönderilen tek partideki kokain miktarı, Türkiye’nin 3 yılda yakaladığı kokain miktarına eşit. Bütün bu düğümlerin çözüleceği en önemli yerlerden birisi de limanlar. Konunun takipçisi olmaya tüm kararlılığımızla devam edeceğiz."