Etkinliğin Tarsus bölümünde moderatörlüğünü Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan’nın yaptığı ''31.01.1943'ten Bugüne Barış'' konulu panele eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar ve Yazar Erdoğan Aydın konuk oldu. Panelin açılışında konuşan Başkan Bozdoğan, "Barış, savaşın bittiğinin duyurulmasının ardındaki durumu yani sulh halidir. Böyle tanımlansa da yaşamın türlü açmazlarını aralayan ve pratikte bir çözüm modeli olarak tercih edilen ya da edilmesi gereken karşılıklı anlayış, irade ve tercih olarak da kabul görmektedir. Günümüzde de kendisini savaşla var eden ve kavramı savaşla özdeşleştirilip anlam kazanan barış, yanlış siyasi erkin, yanlış iradelerin, yanlış tercihleriyle bana göre savaşın sonucu değil nedenidir. Şöyle ki savaş çıkaran iradenin süreci barış çözümü kozuyla yürütmesi savaşın nedenleri bakımından da oldukça önem arz etmektedir. Orta doğuda özellikle son 20 yılda yaşanan tabloya baktığımızda da bugünkü Suriye ve Afganistan politikalarını gözden geçirdiğimizde de barış kavramının içini boşaltarak başta söylediğim sulh halini tanımlamasından çok bir senaryonun finali olma durumunu anlatıyor” dedi.
AYDIN: "UMUT KIRICI BİR ATMOSFERDE YAŞIYORUZ"
Yazar Erdoğan Aydın ise "Dünyamızın ve Türkiye’nin bu gün ki durumu ve giderek barışa dair edindiğimiz tecrübe bilgiler barışın bundan çok daha öte anlamı olduğunu, barışın öncelikle tüm insanların eşit haklarla yaşama güvencesi, ayrımsız eşit yurttaşlık olduğunu bize her seferinde net olarak gösterdi. Göstermeye de devam ediyor. Bu gün ne yazık ki dünya ve Türkiye olarak bir hayli umut kırıcı bir atmosferde yaşıyoruz. Aslında barışı sadece savaşmama hali değil, insanların güvende yaşama hakkı savaşı gereksizleştiren bir hukuk rejimin inşası olarak tarif ettiğimizde barış kavramı üzerinde demokrasiyi, barış kavramı üzerinden gerçek bir laikliği, barış kavramı üzerinden geleceğe dair çocuklarımıza ülkemize dair hayal kurabilme imkanı olarak ta tarif edebiliriz ve zaten böyle de etmeliyiz. Aslında bu toprakların barıştan yana bilgeleri bize sen sana ne sanırsan ayruğa da onu san. Dört kitabın manası budur eğer var ise bundan 500-600 yıl önce Yunus’un diliyle seslenirken aslında bize barışın olmazsa olmaz koşullarını anlatıyorlardı. Keza 72 millete bir nazarda bakmayan kırk yıl müderris olsa yine de hakikatte asidir diyen bu ses Anadolu’nun bu barışçıl bilge sesi barışı kurabilmenin imkânının olmazsa olmaz koşulunu, kendi milli aidiyetimizi başkalarının milli aidiyetlerinden üstün onları asimile edebilme, onları dışlayabilme, onları aşağılayabilme imkanından kendimizi uzaklaştırmanın bir zorunluluk olduğunu anlatıyor. Barış konusunda tutarlı bir duruş bizi bu toprakların Yunus Emrelerinin diline Hacı Bektaş’ların diline Mevlana’nın diline, Pir Sultan’ların diline gönlümüzce kulak verebileceğimiz bir atmosfere dönmeyi ve sorgulamayı gerektiriyor” şeklinde konuştu.
"BARIŞ OLMADAN YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar da barışın herkesin arzu ettiği yaşam olduğunu belirtti. Barış olmadan yaşamanın mümkün olmadığını vurgulayan Sağlar, "Barış, hukuk yolu ile can ve mal güvenliğinin korunduğu sosyal adaletin hep birlikte sağlandığı bir ortam. Bunu geçmişte sadece savaş ve barış diye adlandırıyorduk ama şimdi artık barış kavramının içerisinde savaş ve çatışmadan çok daha öte başka durumlarda gerçekleşiyor. Barış güvenliğinin sağladığı, toplumsal kuralların ortaya çıktığı hukukun evrensel üstünlüğüne inanıldığı ve her şeyden önce insanların haklarının varlığı, soykırımın yapılmadığı, insan haklarının ihlal edilmediği, insana baskı şiddet uygulanmadığı bir anlayışı da barış kavramı olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Barışta eşitlik vardır, aynı haklara sahip olunduğu bir eşitlik vardır. Eşitlik diyoruz da gerçekten Dünya’da yada Türkiye’de tam eşitlik kurulmuş mu? Derseniz gerçekten bence tam eşitlik kurulmamış. Çünkü bazılarının hakları diğerlerinden daha fazla. O nedenle o kavramı da değiştirmek gerekiyor. Bana göre aynı haklara sahip eşitlik demek gerekiyor. Bu nedenle barışın varlığını ve devamlığını sürdürmek için üzerimize düşen ne varsa demokrasiye sahip çıkarak başkalarının haklarına saygı duyarak paylaşımcı bir anlayışla yaşamımızı bilinçli bireyler olarak sürdürmeliyiz” diye konuştu. Festivalde panelin dışında folklor gösterisi, konserler yapıldı.