Necdet TAŞ
‘Tarımda Girdi Sorunları ve Çıkış Yolu Konferansı’ ile gübreden ilaçlamaya, hayvancılıktan organik üretime kadar sektörde yaşanan sorunlar ve bu sorunlardan çıkış yolları ele alındı. Tarımın ulusal politikalarla değerlendirilip hükümet politikalarıyla yönetilmemesi gerektiği vurgulanan toplantıda çıkış yolu olarak doğru planlama gösterildi. ‘Üretmezsek Tükeniriz’ temalı tarım etkinlikleri serisine, ‘Tarımda Girdi Sorunları ve Çıkış Yolu Konferansı’ ile devam edildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Akdeniz Ziraat Odasıve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi işbirliğinde düzenlenen Konferansın moderatörlüğünü Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım yaptı. Tekfen Holding Başkan Yardımcısı Hakan Göral, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu ve ZMO Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Özkaya’nın konuşmacı olarak katıldığı Konferansta gübre girdisinde yaşanan sorunlar, hayvancılık girdilerinde yaşanan sorunlar, zirai ilaçlarda yaşanan girdi sorunları ile bu sorunlardan çıkış yolları ele alındı.
SEÇER: “TARIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNEMLİ”
Toplantının açılışında konuşan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, planlamanın önemine dikkat çekti. Planlama yapılırken yerel dinamiklerin görüşlerinin de dikkate alınmasıyla birlikte sağlıklı sonuç alınabileceğini kaydeden Kızıltan, “Bu toplantıyı düzenleme amacımız da giderek önemi daha çok fark edilen tarımın sorunlarını belirleyip çözüm yollarını tartışmak. Planlama yapamayan yetkililerin buradan çıkacak sonuçlardan yararlanmasını sağlamak. Türkiye’de bir kez daha tarımı ön plana çıkarıp dikkatleri tarımın üzerine çekmek” dedi. Ardından söz alan Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer, ise Türk tarımında istenen sonuçların alınamamasını sürdürülebilir tarım politikası bulunmamasına bağladı. Avrupa Birliği müzakere sürecinde uyum çalışmaları kapsamında Türkiye için 35 fasıl açıldığını ve bunlardan üçünün tarımla ilgili olduğunu kaydeden Seçer, “Bu dönemde Türk tarımı adına çok önemli yasalar çıktı. İyi tarım uygulamaları geldi. Ancak bir süre sonra AB süreci akamete uğrayınca tarım sektörü de kaptansız bir gemi gibi rüzgar esintisine göre sürüklenmeye başladı. Geldiğimiz noktada umut ediyorum karaya oturmayız” dedi. Toplantının moderatörlüğünü yapan Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, ülkelerin hem tarımda hem teknoloji ve sanayide birlikte gelişebileceğini belirterek sözlerine başladı. Bu nedenle tarımın ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, Türkiye’de oldukça bakir topraklar olduğunu ve bunların değerlendirilmesinin önemini dile getirdi. Yıldırım, bakanlar değiştikçe politikaların değişmemesi gerektiğini söyledi.
GÖRAL: “GÜÇLÜ TEŞVİKLER VERİLMELİ”
Tekfen Holding Başkan Yardımcısı Hakan Göral, gübre sektöründe yaşanan sorunlar ve çıkış yollarına değindi. Tarımın yeni bir iş modeli olarak tüm dünyada yeniden ele alınması gerektiğini kaydeden Göral, ardından sektörün en önemli girdileri arasında yer alan gübrenin Türkiye ve dünyadaki durumunu özetledi. Son dönemde gerek pandemi gerek savaşlarla artan doğalgaz ve petrol maliyetleri nedeniyle gübre üretim maliyetlerinin de arttığını kaydeden Göral, pandemide üretimlerin durmasının arz talep dengelerinin bozulmasının da bunda etkili olduğunu söyledi. 2022’nin de zor bir yıl olacağına dikkat çeken Göral, “Çünkü savaşla birlikte Avrupa’da doğalgaz fiyatı 35 kat arttı. Gübrenin temel girdisi olan amonyak, kükürt gibi maddelerin fiyatları en az 4-5 kat arttı. Fiyatlar açısından iyi bir yıl olmayacak” dedi. Türkiye’de karlı yağmurlu, iklim açısından iyi bir yıl olmasına rağmen çiftçinin gübre kullanımının fiyat artışları nedeniyle yüzde 35-40 bandında azaldığını kaydeden Göral, çözüm için çok ciddi teşvikler verilmesi gerektiğini söyledi. Göral çıkış yolu olarak şunları gösterdi: “Doğalgaz fiyatları düşürülmeli ki üretim Türkiye’de yapılsın ve ürüne erişim garantilensin. İkinci olarak Türkiye’de Mazıdağı’nda fosfat kayası var. Ancak düşük tenörlü. Bunu zenginleştirip kullanılabilir hale getirip gübre sektörü için stratejik bir hareket yapılabilir. Bu olmuyorsa da gübreciler olarak, Sanayi Bakanlığı olarak başka ülkelerdeki atıl durumdaki fosfat madenlerine ortak olup işletelim. Mutlaka uzun vadeli planlarla gübre sektörü yapılandırılmalı. Son olarak destekler çiftçiyi motive edecek şekilde düzenlenmeli.”
SOLAKOĞLU: “TARIM, ULUSAL POLİTİKALARLA YÖNETİLMELİ”
TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu ise hayvancılık girdilerinde yaşanan sorunları özetleyip çıkış yolunu bildirdi. “Sorunumuz her şeye pragmatik yaklaşmak. Bir plan, program strateji çerçevesinde yol almamak” diyen Solakoğlu, sorun olduktan sonrasında çözmek için emek sarf etmektense sorunun oluşmaması için önleyici tedbirler alınmasının hem zamandan hem de maliyetten tasarruf ettireceğini vurguladı. Ardından et ve süt fiyatlarına değinen Solakoğlu, “Evet, fiyatlar yüksek. Biz fiyat istikrarı olsun, hayvancılık öngörülebilir olsun dedik. Gençler bu işten yılıyor dedik. Genç Çiftçi Projesi yapıldı. Yanlıştı ve çok para harcandı. Belediyeler hayvan veriyor, vermemeli. Zarar eden bir işletmeyi büyütmek daha büyük zarar demek. Hayvancılık yapılan yatırım ve aldığımız riskle belli bir oranda gelir getiren sektöre dönüştürülmeli. Her şeyin iyi gittiği dönemler de oldu. Sıfır faizli krediler verildi. Bu kez alakası olmayan insanlar sektöre girdi. Ürün arzı kontrol edilemeyince süt işlenemedi ve bozuldu yine zarar edildi. Bu nedenle planlama yapılması çok önemli. Çözüm olarak popülist siyasetten uzak durulması gerekir. Tarım özerk olup ulusal politikalarla yönetilmeli. Hükümet politikası olup kişiden kişiye değişmemeli. İşin teknik boyutunu da ekonomik boyutunu da bilen insanların, mümkünse aynı fikirde olmayan insanların, müzakere ile birbirini ikna edip ilmin yolu ve diğer ülkelerin ne yaptığına bakmasıyla kararlar alınmalı” dedi.
ÖZKAYA: “TARIMSAL HAFIZAMIZI YİTİRİYORUZ”
ZMO Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Özkaya zirai ilaçlarda yaşanan sorunlar ve çözümlerine değindi. Planlamanın önemini vurgulayarak başladığı konuşmasında Özkaya, tarımda kitapsal bilgilerle yol alındığını söyledi. Tarım Bakanlığı ya da uluslararası sunumlarda Türkiye’nin güçlü bölgelerinin anlatıldığını, 7 bölge bulunup kendi kendisine yettiğinin söylendiğini bildiren Özkaya, “Ancak şu anda bazı ürünlerde tamamen dışa bağımlıyız. Tarımsal üretimde bilgimiz var ama bu temeli yavaş yavaş yitiriyoruz. Tarımsal üretim hafızamızı yitiriyoruz. Tarım alanlarımız küçülüyor. Uluslararası rekabette sürdürülebilir tarım, doğaya, çevreye, insan sağlığına saygılı bir tarımsal model öne çıkarken biz uyguladığımız tarım modellerinde bu maddelerin hiçbirinden tam not alamıyoruz” dedi. Günümüzde, stratejik anlamda düşünülemeyen, günü kurtarmaya yönelik bir tarımsal üretim modeline ulaşıldığını kaydeden Özkaya, zirai ilaç konusunda ise, “Tüm sorunları zirai ilaçlarla çözmeye çalışıyoruz. Bir karınca ya da ot gördüğümüzde popülasyonuna bakmadan zirai ilaçlar kullanıyoruz, zararlıları yok etmeye çalışırken yararlı böcekleri de öldürüyoruz. Koruyucu, önleyici önlemler almak yerine doğrudan yok etmeye yöneliyoruz” değerlendirmesini yaptı. Çözüm olarak planlı çalışmanın önemine değinen Özkaya, bölgesel, ürün bazlı planlamalar yapılması gerektiğini, işi bilen kişilerden oluşan ve çiftçiye kadar inen tarımsal bir zincir oluşturup her bürokrata göre yeniden belirlenen politikalar yerine işin içinde olup süreci takip eden, uzun yıllar bu süreçte yer almış bir organizasyona ihtiyaç olduğunu söyledi.