Hüseyin KIRKGÖZ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Kanal 33 TV’de Fatih Alkar’ın hazırlayıp sunduğu Gündemin Nabzı Programı’nın canlı yayın konuğu oldu. Mersin’e yeni atanan Vali Ali Hamza Pehlivanoğlu’nu ziyaret ettiklerini ifade eden Kızıltan, “Sayın Valimizi ziyaret ettim Yönetim Kurulu olarak Meclis Başkanlık Divanı olarak kendisini ziyaret ettik. Tabi kısa bir hoş geldin ziyareti olmasına rağmen görüşme zamanımızı da aşarak güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Mersin ile ilgili güzel bilgiler verdik Sayın Valimize. Sayın Valimizden de güzel bir elektrik aldık ve moralim çok arttı. Dinamik, başarmak isteyen, birlikte çalışmak isteyen bir yapıda olduğunu gördüm ve çok umutlandım. Tüm yönetim kurulu ve meclis başkanlığı divanı dedik ki Sayın Valimiz ile çok iyi işler yapacağız. Beni umutlandıran önemli bir gelişme. Ardından 8 genç iş insanı geldi. Birisi mahalle muhtarıydı. Randevu isteyip geldiler. Daha önce içlerinden birinin cenazesine gitmiştim. Birkaç kez sohbetimiz olmuştu. Beni sosyal medyadan takip ediyorlarmış. Yani sen de duymuşsundur son zamanlarda bir takım söylentiler çıktı. Onlara girmek istemiyorum ama bu söylentileri duymuşlar ve üzülmüşler. Sayın Ayhan Kızıltan böyle bir şey yapmaz gidip arkasında olduğumuzu belirtelim demişler. Pırıl pırıl gençler ve böyle güzel olaylar moral veriyor. Güzel olaylar kötü olayların üzerini örtüyor ve umudumuz artıyor. Sayın Valimizi odaya davet edip Mersin’i birlikte masaya yatıracağız. Kentle ilgili ayrıntılı bilgi verip yol haritası hazırlayacağız. Aynı şekilde Büyükşehir Belediye Başkanımızla da diyaloglarımız iyi. Meclisimize gelip bilgiler verdi. Belediyemiz, Valimiz, Oda bir araya gelip özel toplantı yapıp kenti toparlayacağız” ifadelerini kullandı.

“HERKES DAHA İYİ YÖNETİLMEK İSTİYOR”

Türkiye’de yaşanan sorunlarla topyekun mücadele edildiğini kaydeden Kızıltan, “Esnaf, iş insanları, bürokratlar, memurlar, muhalefet, hükümet herkes Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi adına daha iyi olması adına konuşuyor. Bu da umut veriyor çünkü herkes daha iyi yönetilmek istiyor. Halkın daha iyi yönetilmek istemesi lazım. Halk artık her şeyin daha iyi olmasını istiyor bu da bizi yönetenleri yönlendirecek. Tabandan gelen talebe göre, bilim dünyasının, akademinin, iş dünyasının sürekli talepleri var. Her yerden öneriler geliyor. Bunu muhalefet, karşı çıkmak olarak görmemeli. Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi adına bu talepler ortaya konuyor. Değerlendirip kendisine yön vermeli. Geçtiğimiz günlerde Mersin’de Uluslararası İlişkiler Konseyinin Küreselleşme Odağında Türkiye konulu konferans vardı. Bu konferanslara önemli bilim insanları katıldı. Uluslararası İlişkiler konusunda önemli insanlar katıldı. Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Doç. Dr. Pınar Bedirhanoğlu, Deniz Zeyrek, Sinan Ülgen vardı. Ben orada Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız da küreselleşmenin odağında Mersin de var. Ben konuşmama Türkiye’de ekonomi politikaları paradan para kazananların doğrultusunda kurgulandığını söyleyerek sözlerime başladım. Parası yetmeyenlerin parasının artırılmasına yönelik ekonomi politikası uygulanmıyor. Dolar artıyor, Euro artıyor. Artmasın aman parası olanlara avantaj sağlayalım. Arkadaş bu adamların parasını gerçek, somut yatırımlara dönüştür. Paradan para kazanmasınlar. Onlara kur koruması adı altında garanti para, garanti faiz vereceğine arkadaş şu bardak Türkiye’de üretilmiyor onu Türkiye’de üret ve bana 10 sene vergi ödeme de. Halktan alıp faiz geliri olarak para ödeyeceğine böyle ödüllendirip teşvik et. Türkiye’de yatırım deyince banka faizi, dolar, döviz akla geliyor. Türk halkı tasarruf yapsın deniyor. Üretmiyoruz. Para üretime yönlendirilsin. Zengin insan ne tasarrufu yapacak. Tasarrufu maaşlı ücretli insan yapacak onların da tasarruf yapacak parası yok. Ekonomi politikaları bu kesim için kullanılmalı. Refah öyle artırılır. Parası olanı yatırıma yönlendir ki istihdam ve gelir artsın” şeklinde konuştu.

“BANKADA YATAN PARAYI EKONOMİYE KAZANDIRMAYA ÇALIŞ”

Merkez Bankası faizi sabit tutmasını da değerlendiren Kızıltan, “Ben ekonomist arkadaşlara soruyorum ne olacak onlar bana soruyor ve kimse işin içinde çıkamıyor. Belli kurullar var ve o kullara göre atılması gereken adımlar var ama farklı yöne gidiliyor. O kadar çok tartışmalar var ki demek ki bir şeyler doğru gitmiyor. Doğru gitse bu kadar tartışma olmaz. Bugün Mersin’i düşünelim banka mevduatlarında lider şehirlerden. Bankada yatan parayı ekonomiye kazandırmaya çalış. Para bankalarda dönüp durmasın. Cazip bir şeyler sun ki üretim yapılsın. Artık orta gelirliler için konut almak hayal sanırım. Mersin’de ise konut satışlarında artış var ve ağırlıklı yabancılar. Konut stokları bitmek üzere. Ben yıllar öncesini düşünüyorum. Üniversite öğrencisiyken Ankaralı arkadaşlarım vardı. Tabi Ankara memur kentidir. Hepsinin babası memurdu ama hepsinin kendi daireleri vardı. Ben sorardım baban memur nasıl aldın? Emekli ikramiyesiyle aldık derlerdi. Emekli ikramiyesi ile memur 70’li yıllarda bir daire alabiliyordu. Şimdi bir emekli memur araba bile alamam diyor. Demek ki ücretliler aleyhine dengeler bozulmuş. Ücretlileri, düşük gelirlilerin gelirini artıracak ekonomi politikaları uygulanmalı. Bu da ancak üretim ekonomisiyle mümkün. Bu, uzun süreli bir kriz. Yıllardır sürüyor. Ben 2018 yılı Nisan ayında işbaşına geldim. Geldikten bir süre sonra inşaat sektöründe kriz çıktı. Birçok inşaat firmamız sıkıntıya girdi. Ardından döviz krizi çıktı. Sonra pandemi geldi o da dengeleri bozdu ama uzun süredir devam ediyor. Şimdi zamlar yapılıyor. Akaryakıta sürekli zam yapılıyor. Akaryakıtın fabrika çıkış fiyatı üzerine konulan devlet vergisi o kadar yüksek ki, devlet kasasını dengelemek, artıya geçirmek için sürekli bu tür şeylere zam yapıyor. İçkiye, sigaraya da yüksek zam geldi. Buradan da kasaya büyük paralar geliyor. Birden içki sigara içilmesi bırakılsa büyük gelir kaybı olur. Ürettirilmediği için dolaylı vergilerle hepimiz yüksek vergiler ödüyoruz. Ben işadamıysam çok kazanırsam daha çok öderim normalde ama akaryakıta, iletişime hepimiz aynı oranda vergi veriyoruz ve böyle bir dengesizlik oluşuyor. Onun için ekonomik sistem dar gelirli vatandaşın gelirinin artırılacağı şekilde kurgulanmalı.

“ŞEHRİN TRAFİĞİNİ BOZMUŞ ALANLAR PLANLANMALI”

Rus ve Ukraynalıların Mersin’de konut almasına da değinen Kızıltan, “Bunlar savaş öncesi alıma başladı. Sanılmasın ki savaş oldu diye Ruslar geliyor. Ruslar genellikle Alanya tarafında gayrimenkul alıyorlardı ve komünler oluşturuyorlardı ama Alanya’da fiyatlar korkunç yükselince Mersin’de Türkiye’nin en ucuz fiyatlar vardı ve bazı Rusya kökenli, Kazakistan kökenli vatandaşların emlakçılığa başlaması etkili oldu. Ruslar, Kazaklar Türkiye’yi kendi ülkelerinden geleceği daha güvenli ülke olarak görüyor. Bizim bir devlet geleneğimiz var, demokrasi geleneğimiz var. Birlikte yaşama kültürümüz yüksek. Bu nedenle böyle bir akım var. Piyasa yükseldi ve yatırım alanı oluşturmak için arazi oluşturmak için yeni tarım alanları yok edilmemeli. Bunu engellemek için kentin bütünü imar planı çıkarılmalı yeni konut alanları açacağımıza eskimiş, şehrin trafiğini bozmuş alanlar planlanmalı. Tüm kent bir arada dönüştürülmeli. Bütünsel düşünülmeli. Kentin içini 5-10 sene şantiyeye dönüştürürüz ve hem müteahhitler, hem mülk sahipleri hem Mersin kazanır.  Deniz Taşımacılığı Zirvesi MTSO, Mersin Uluslar arası Liman İşletmesi, bir ulusal gazetemiz, Akdeniz Belediyesi ve Mersin Deniz Ticaret Odası organizasyonunda düzenlendi. Günümüzde deniz taşımacılığı son derece önemli hale geldi. Eğer bu kadar gelişmese dünyada pandemi sürecinde lojistik tamamen dururdu. Kimse ihtiyaçlarını karşılayamazdı. Mersin de deniz taşımacılığında önemli bir konuma sahip. Dünyadaki yük trafiğinin yüzde 60’a yakını Doğu Akdeniz’den geçiyor. Ama artık Mersin Limanı kapasitesi yetmiyor. Rıhtım büyütülse bile 2 milyon TEU kapasitesi 3 milyona çıkacak. Ama hepimizin konuştuğu Mersin Ana Konteyner Limanı yapıldığında kapasite en az 12 milyon TEU’ya çıkacak ve Doğu Akdeniz’deki yükün yüzde 80’e yakınını Mersin tek başına çevirecek. Bu konuda hemfikir olundu.  Neden Mersin çünkü burada korkunç bir lojistik altyapı var. Son derece gelişmiş gümrük müşavirliği sektörü var. Türkiye’nin en geniş kara taşımacılığı filosuna sahip bir kent. Çok deneyimli firmalar var. Mersin’de lojistik üzerine üniversite bölümlerimiz, liselerimiz var. Her tür kalifiye eleman bulabilirsiniz. Fiziki olarak, derinlik olarak Akdeniz’in en uygun yeri Mersin. Tüm bu veriler Mersin’i işaret ediyor. Başka kentlerin lobileri, işbirlikleriyle baskı yapıp bu limanı Mersin’den başka yere götüremezler. Götürürlerse de Türkiye adına büyük bir yanlış olur. Bilimsel bir yanlış olur. Bu zirve ile Mersin’in Doğu Akdeniz’in en önemli liman merkezi olduğu ortaya çıktı. Lojistikle ilgili önemli bir toplantıyı daha MÜSİAD gerçekleştirdi. Orada da lojistik genel anlamda masaya yatırıldı. Gümrük işlemlerinden karayolu taşımacılığına gümrük kapılarındaki sıkıntılardan diğer ülkelerde taşımacılara uygulanan çifte standarda her şey konuşuldu” dedi.