Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ.’nin (MIP) limandaki 20 ve 21 No’lu Rıhtımların Uzatılması projesi ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci kapsamında düzenlenen halkın bilgilendirilmesi toplantısı, çevreciler tarafından protesto edildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) konferans salonunda yapılan toplantı öncesi Mersin Çevre Platformu üyeleri, basın açıklaması yaparak MIP’i çevreye zarar verecek yatırımlardan vazgeçmeye çağırdı.
“MERSİN ÇOK YOĞUN BİR EKOLOJİK SALDIRI ALTINDA”
Çevreciler adına burada açıklama yapan CHP’li Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız, ekolojik krizin son yıllarda bütün dünyanın en fazla kafa yorduğu meselelerin başında yer aldığına dikkat çekerek, “Öyle ki, ülkemizde yaşanan çoklu krizin de baş sorumlusu dünyada yaşanan ekolojik krizin neden olduğu bilinen bir gerçektir. Yaşanan gıda krizinin de temelinde yatan neden ekolojik krizin artık katlanamaz aşamaya gelmiş olmasındandır. Bu sebeple atacağımız her adımı, yapacağımız her yatırımı özetle yaşamımızın her anını yaşanan ekolojik krizi gözeten ve daha da büyümesini engellemeye dönük düşüncelerle kurmalıyız. Mersin de çok yoğun bir ekolojik saldırı altında. Akkuyu’da yapımına başlanan nükleer santral, kıyılarımızda yapımı düşünülen ve kısmen başlanan balık çiftlikleri, Taşucu’na yapılması planlanan liman ve geri sahasındaki serbest bölge çalışması, Karaduvar mahallesinde düşünülen özel sanayi bölgesi, onlarcası verilmiş olan ve kırsal hayatın idamı anlamına gelen taş ocakları ve Atatürk parkımıza doğru büyütülmesi düşünülen liman sahası. Atatürk Parkı bugün yetmişli yaşlarını sürdürmekte olan sonraki kuşak her Mersinli yurttaşın çocukluk ve gençlik yıllarından mutlaka anılarının olduğu bir merkezdir. 321 kilometre sahil şeridi bulunan Mersin’imizin en gözde ve en özel alanlarından biridir. Kent nostaljisinde önemli bir yeri vardır. Çoğumuz pek az olan romantik zamanlarımızı bu parkta yaşamışızdır. İlk kez denizi Atatürk Parkında görmüşüzdür. Çocukluğumuzun festivalleri, lunaparkları, konserleri, tiyatroları bu parkta yaşanmıştır. İyi günümüzde sevincimizi çoğaltmaya, kötü günümüzde moral bulmaya ve bir nefes oksijen ve iyot almaya geldiğimiz yerdir Atatürk Parkımız…” dedi.
“BİR AVUÇ PARA İÇİN YOK EDİLİYOR”
Atatürk Parkı’nın bu kentin geçmişinde de, bu gününde de bu kadar önemli bir yere sahip kamusal bir alan bir avuç kar manyağı olmuş sermayedar tarafından yok edilmek istendiğini iddia eden Yıldız, “Kentin kanaat önderlerine rağmen, yerel idareye rağmen, milyonlarca Mersinliye rağmen bir avuç para için yok edilmeye çalışılıyor. Halbuki en başta yağmacı sermayenin bilmesi gereken şudur; Kentlerin simge yerleri yok olursa, kentlerde yok olur. Dolayısıyla sizlerde yok olursunuz. Bu kente sözde yatırım yapmaya gelmiş yerli ve yabancı sermaye öncelikle şunu bilmelidir. Bu kent halkının, işçisinin, emekçisinin yıllardır etiyle, tırnağıyla, canıyla ve hatta kanıyla biriktirdiği kamusal değerleri mevcut iktidar sizlere peşkeş çekmiş olabilir. Bizler bütün direnişlerimize rağmen bunu engelleyememiş olabiliriz fakat bu hep böyle gidecek sanmayın. Bu halkın malına hukuksuz bir şekilde el koydunuz, parklarına yaşam alanlarına el koyamayacaksınız. Haksızlığınız, hukuksuzluğunuz ve hadsizliğiniz devam edemeyecek. Atatürk parkının önündeki denizin doldurularak limana eklenmesi sadece parkımızı yok etmeyecek. Buraya dizilecek binlerce konteyner, aynı zamanda kentin ekolojik dengesinin bozulmasına da neden olacaktır. Öte yandan kentin hemen bitişiğindeki köylerden getirilecek milyonlarca ton dolgu malzemesi bu alanları da dengesini bozacaktır. Kentin trafiğini bozduğu gibi milyonlarca tonluk dolgu malzemesi için tonlarca patlayıcı kullanılacak, dönümlerce tarım ve mera sahası da kullanılamaz hale gelecektir. Hem de gıda krizinin zirvede yaşandığı bu dönemde” şeklinde konuştu.
“ATATÜRK PARKI MERSİNİMİZİN GEÇMİŞİDİR”
Atatürk Parkı’nın Mersin’in ve Mersinlinin geçmişi olduğunun altını çizen Yıldız, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizin her bölgesinden insanların yaşadığı ve kendini gerçek sahibi gibi hissettiği Mersinlinin göz bebeğidir. Atatürk Parkı Mersinimizin bu günüdür. Hala iş hayatının yükünü çeken çarşının merkezidir. Çalışma hayatı dolayısıyla her gün kent merkezine yüz binlerce yurttaşın hala uğrak yeri nefes alma noktasıdır. Atatürk Parkı Mersinimizin yarınıdır. Ekolojik krizin katlanılmaz safhaya geldiği dönemlerde oksijen kaynağımız olacaktır. Nefeslenme alanımız olmaya devam edecektir. Çocuklarımızın, torunlarımızın emaneti olan park ilelebet kalmak zorundadır. Ezcümle Atatürk Parkı Mersindir, kentimize el koymanıza izin vermeyeceğiz. Atatürk Parkı halkın malıdır ve öyle kalacaktır” dedi. Özelleştirme İdaresi tarafından ihalesi yapılan TCDD'ye ait Mersin Limanı'nın işletme hakkı, 11 Mayıs 2007 tarihinde, 36 yıl süreyle PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu'na verildi. İhaleden 10 yıl sonra 31 Temmuz 2017’de ise Akfen Holding, Mersin Limanı'ndaki hisselerinin büyük bölümünü Avustralyalı IFM Investors'a sattı. Satış rakamı Mersin Limanı'nın yüzde 40'ı için 869 milyon dolar oldu. Özelleştirildiği tarihten buyana Mersin International Port Şirketi (MIP) tarafından yönetilen limanın bugün hisselerinin yaklaşık yüzde 90’ı yabancıların elinde bulunuyor. Muhalefetin 'kamunun zararına yol açacağı' gerekçesiyle tepki gösterdiği, aralarında Mersin’in olduğu bazı limanların işletme hakkı verilmesi/devri yöntemiyle özelleştirilmesi neticesinde imzalanan 49 yıldan az süreyle sözleşme süreleri, hakkın başlamasından itibaren 49 yıla kadar uzatacak teklif, Meclis Genel Kurulu'ndan geçti. Bu kapsamda 1 Ocak tarihi itibariyle yandaşa 'liman' kıyağı olarak eleştirilen düzenleme ile Mersin Limanı 2056’ya kadar yabancıların işletmesinde kalacak.”