Hüseyin KIRKGÖZ
13 Ocak Cuma gecesi geç saatlerde Çağlayan Mahallesi’nde Mehmet Ekinci evli olduğu Emine Ekinci’yi silahla yaraladı. İhbar üzerine olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Emine Ekinci doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Tarsus ‘ta yaşanan kadın cinayetine Tarsus Kadın Platformu sessiz kalmadı. ’’Emine Ekinci isyanımızdır’’ ,’’Kadın cinayetleri politiktir’’, ‘’Yasta değil isyandayız!’’, ’’Erkek vuruyor, Devlet koruyor!’’, ’’Bu Ülkede kadın katliamı var’’ pankartları açarak basın açıklaması düzenleyen Tarsus Kadın Platformu üyeleri, yaptıkları açıklama ile kadın cinayetlerinin son bulmasını istediklerini dile getirdi.
“MEDYA ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRMASIN”
Kadınlar adına açıklama yapan Fadime Çağlan, “Geride henüz hiçbir şeyin farkında olmayan 2 küçük çocuk ve bir kadının yarım kalan hayatı, hayalleri kaldı. Devlet bir kadını daha korumadı. Tıpkı Eskişehir’de aynı gün sevgilisi olduğu iddia edilen erkek tarafından katledilen 22 yaşındaki Tuğçe Can gibi. Tıpkı katledilen diğer kardeşlerimiz gibi. Emine, ondan önceki kadın cinayetlerine engel olmadığınız, fail erkekleri koruduğunuz, 6284’ü uygulamadığınız için katledildi. Suçlu sizsiniz. Suçlu İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesh eden iktidarınızdır. Kadınlar hemen her gün cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğradığı, her yeni güne kadın cinayeti haberi ile uyanıldığı ifade ediliyor. Havuz medyası bu taciz, tecavüz, şiddet haberlerini sıradan vakalar olarak sayfalarına taşıyor. Erkek şiddetine bahaneler üreterek yapılan bu haberler ne yazık ki kadına yönelik şiddetin ateşini harlamaktadır. Buradan bir kez daha sesleniyoruz erkek şiddetine bahane bularak şiddeti meşrulaştırmayın, suç ortaklığına soyunmayın. Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir” dedi.
“FAİLLER İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN KALDIRILMASINDAN GÜÇ ALIYOR”
İçişleri Bakanlığına göre erkek şiddetinin geçen yıl 273 kadının öldürdüğüne dikkat çeken Çağlan, “Bu rakama halen ‘şüpheli ölüm’ olarak görülenler dahil değil ne yazık ki. Türkiye'de 2008 yılından bu yana işlenmiş kadın cinayetlerinde ölen kadınlara ilişkin bilgi veren dijital arşiv anıtsayaç, 2023 yılının henüz 12. Gününde 10. kadın cinayetini işaret ediyor. Anıtsayaçta bu kadar kadın ismi yeter! Yeter artık bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Bu rakamlarla birlikte İstanbul Sözleşmesinin birinci maddesine bakalım ‘Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadınlar ile erkekler arasındaki temel eşitliği teşvik etmek. Bu madde bile bize İstanbul Sözleşmesi’ni savunmakta ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor. İşte fail erkekler tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasından güç alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak çıkarılan 6284 Sayılı Yasa, devlete “şiddet mağdurlarının korunması, koruyucu ve önleyici tedbirler alınması, mağdurun desteklenmesi ve şiddetle mücadelede etkin mekanizmalar oluşturulması” görevi yüklemektedir” ifadelerini kullandı.
“DEVLETİN GÖREVİ AİLEYİ DEĞİL KADINLARI ŞİDDETE KARŞI KORUMAKTIR”
CEDAW’ın Türkiye’ye “kadınlar ile erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni, siyasi haklardan eşit yararlanmalarını temin etme” sorumluluğunu yüklediğine dikkat çeken Çağlan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Yani eğer İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, 6284, CEDAW uygulansaydı Emine yaşıyor alacaktı. Emine de katledilen kadınların büyük çoğunluğu gibi kendi evinde evli olduğu erkek tarafından katledildi. Eş, eski eş, abi, baba, akraba sürekli en yakınımızdaki erkekler tarafından katlediliyoruz. Şiddet gördüğünüz aileler kadınların canları pahasına kutsanıyor. Evler adeta suç mahalli. Devletin görevi aileyi değil kadınları şiddete karşı korumaktır. Manisa’da ilk iki karısını öldüren erkeği pandemi bahanesiyle serbest bırakan sistemin,3. kadının da katilinden sorumluluk duymak yerine anayasayı kadın kılık kıyafeti için değiştirmeye çalıştığının altı çizilen açıklamada; “Kadınların ne giyeceğine karar vermek yerine kadınların güven içinde özgürce yaşayabileceği ortamı yaratmaya çalışmak devletin görevidir. Bizler birbirimizi eşit, özgür ve hayatta istiyoruz. Hayatlarımız için, birbirimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yılarca mücadele ederek kazandığımız ve bizden çaldıkları tüm haklarımızı geri alacağız Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Yaşasın kadın dayanışması.”