Neşet TORUN
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen Maden Kanunu ile ilgili söz alan CHP Mersin Milletvekili Talat Dinçer, “Maden Kanunu’yla ilgili görüşmeler yapılıyor. Maden Kanunu kanunluktan çıkmış yamalı bir bohçaya dönmüş zaten, her yıl, mümkünse her yıl bir değişiklik yapılıyor; bu da gösteriyor ki bunlar, kişiye ve herhangi bir şirkete göre yapılan düzenlemeler. Şimdi, bunların içerisinde bir Akkuyu Nükleer Santrali var. Akkuyu Nükleer Santrali Mersin merkezin yani seçim bölgemin 140 kilometre batısında, Gülnar ilçemizin de 30 kilometre güneydoğusunda bir yer; sahil ve cennetten bir bahçe gibi bir yer ama buraya bir nükleer santral inşaatı gerçekleştirildi. Şimdi, başlangıçta ne deniliyordu burayla alakalı? İşte, “Anlaşmalar var, efendim, yüzde 49’u Türkiye'nin, yüzde 51'i Rusya devletinin." denerek bir anlaşma yapıldı. Ama gelinen süreç içerisinde, kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşmalarla maalesef nükleer santralin hissesinin tamamı, yüzde 100'ü Rus devletinin oldu. Bunun içerisinde öyle bir görüntü var ki burası özerk bir bölge oldu. Şimdi, tabii, görmeyenler bilmez. Biz oraya gittiğimizde bir siyasetçi kimliğimizle bile giremeyiz, herhangi bir olumsuzluk olduğunda bile dışarıdan herhangi bir heyet oraya giremez. Geçenlerde sağlık sorunu oldu, iki işçi vefat etti. Menenjit teşhisi kondu oradaki hastalara ancak maalesef “Dışarıdan bir heyet gelsin, ‘Buradaki insanlar sağlıksız koşullarda çalışıyor.’ diye bir inceleme yapılsın, tarama yapılsın.” dedik ancak maalesef ona bile izin vermediler. Dolayısıyla, Rusya kendi toprakları dışında dünyada ilk defa bizim ülkemizde bin hektarlık bir yeri kendi topraklarına kattı. Altmış yıl boyunca burası o ülkenin kendi kontrolü altında, tamamen Rusya'nın kamu idaresinde olan bir yerdir nükleer santralin inşaatı şu an itibarıyla ve bu dünyada da bir ilktir” ifadelerini kullandı.
“MERSİN TURİZMİNİN ÖNÜ KESİLDİ”
“Mersin'in stratejik gelişmesinin en önemli maddelerinden bir tanesi turizmdi. Şimdi, buraya nükleer santral inşaatı kuruldu. Hemen yakınında turizm genişleme alanımız var, bunun göbeğine nükleer santral kuruldu. Tabii, bizim stratejik ayaklardan birisi yok oldu. Ne oldu? Bizim, turizmden gelecek yatırımcıların önü bir şekilde burada kesilmiş oldu. Dolayısıyla, turizmden de bir fayda alamıyoruz şu an itibarıyla. Artık tamamen tarımsala yönelelim dedik ancak nükleer santralın oraya konmasıyla da tarımsal alanımız da zarar gördü; büyük sıkıntılar içerisinde ve buradan, bunun etkisiyle, nükleer santralin etkisiyle, ileride üretilecek ürünlere dünya halkı veya Türk halkı nasıl bir gözle bakar, bilemiyoruz” şeklinde konuşan Dinçer, “Çevre derseniz talan edildi orada -herhangi bir şekilde- o, bin hektarlık alanın yeşili, her şeyi tamamen yok edildi; normal, çıplak bir dağ hâline getirildi orası, çevre de büyük sıkıntı içerisinde. Değerli milletvekilleri, şimdi, burası nükleer santral. Nükleer santralin oluşumuyla ilgili insanların büyük tedirginlikleri var. Burada yaşanabilecek bir kazayı düşünebiliyor musunuz? İşte, Çernobil önümüzde, 1986'da oldu. İşte, “6 bin kişi öldü.” denildi, “40 bin kişiye vardı.” denildi, günümüze kadar etkileri geldi. Burada yaşanabilecek bir sızıntının hem bizim bölgemize hem ülkeye nasıl bir etkisinin olacağını düşünebiliyor musunuz? Yarın bunun atıklarının taşınması söz konusu, nükleer yakıtların taşınması söz konusu. Buraya gelirken olabilecek bir olumsuzlukta bu ülkenin çekebileceği sıkıntıları düşünebiliyor musunuz? Bunlar çok çok önemli. Hiçbir enerji kaynağı insan sağlığından ve insan hayatından daha önemli değildir. Dolayısıyla, bu yatırımların yapılırken daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, nükleer santralle ilgili, üretilecek elektrikle ilgili 12,5 sentten bir anlaşma yaptık, 15 yıl boyunca ödeyeceğiz. Maliyeti ne? 20 milyar dolar. Zaten Rusya bu parayı fazlasıyla, mislisiyle bizden bunu tahsil ediyor. 15 yıl boyunca bizden bu parayı tahsil ettiği gibi, daha sonraki süreçte altmış yıl boyunca da elektriği bize çok yüksek bir bedelle satmaya devam edecek. Biz, yenilenebilir enerjiden üreten kendi üreticimizden 2,5 sente elektrik alırken maalesef nükleer santralden alacağımız elektriğin kilovatı 12,35 sent. Şimdi durum böyle olunca yani bu “yap-işlet-devret” adı altından çıkmış “yap-işlet-sahip ol” modeline girmiş bir durumda bu nükleer santral ve ileriye dönük de büyük sıkıntılar içerisinde. Şimdi, Mersin güneş enerjisi bakımından ikinci bölge bir yer yani güneşli gün sayısı bakımından Türkiye'nin en önemli illerinden bir tanesi ve bu kadar yenilenebilir enerjiyle üretilen elektriğin biz yüzde 10’unu kendi girişimcilerimizden sağlarken nükleer santral devreye girdiğinde yıllık üreteceği enerji kapasitesi yine bizim ihtiyacımızın yüzde 10’unu geçmiyor. Dolayısıyla burada yerli ve millî kendi müteşebbislerimize bu elektriği üretmemizin daha mantıklı olduğunu, daha doğru olduğunu düşünüyorum” dedi.