Necdet TAŞ
İYİ Partili 20 milletvekili tarafından, artan yoksulluğa bağlı olarak ortaya çıkan sorunların araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis Araştırma Önergesiyle ilgili partisi adına söz alan Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, “Ekonomideki kötü gidişata bağlı olarak artan yoksulluk ülkemizin en temel sorunlarından biri hâline gelmiştir. 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı haziran ayında 18 bin 978 TL'ye çıkmıştır. Buna karşılık; giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması gerekli zorunlu harcamaların toplamını oluşturan yoksulluk sınırı ise aynı ay içerisinde 63 bin 820 TL'ye yükselmiştir” ifadelerini kullandı.
“ENFLASYON ARTIŞI VE HAYAT PAHALILIĞI BİR TÜRLÜ ÖNLENEMİYOR”
Enflasyon artışı ve hayat pahalılığının 22 yılda bir türlü önlenemediğini iddia eden Kocamaz, “Hiç kimsenin inanmadığı ve itibar etmediği TÜİK’e göre bile Mayıs ayı enflasyon oranı yüzde 75; Haziran ayı enflasyon oranı yüzde 71,60 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye yüksek enflasyon rakamlarıyla dünyada ilk sıralarda yer almaya başlamış, yüksek enflasyon ve kur etkisiyle değer kaybeden TL karşısında yaşamak iyice zorlaşmıştır. Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında maaş artışları ise çok düşük kalmıştır. Emeklilerin büyük bir kısmı 10.000 TL ve altında kalan maaşlarıyla zorlu bir hayat mücadelesi vermektedir. Hayat pahalılığı ülkemizde yoksulluğu her geçen gün artırmış; işçi, memur ve emeklilerimiz bugün hem açlık hem de yoksulluk sınırı altında bir maaşla geçim mücadelesi vermektedir. Yüksek fiyatları nedeniyle tüketicinin meyve, sebze ve gıda ürünlerine ulaşımı zorlaşmış, çiftçiler ürettikleri ürünün maliyetini karşılayamazken tüketiciler yüksek fiyatları nedeniyle bu ürünlere ulaşamamakta, bu da ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Yaşanan hayat pahalılığı ve yüksek zamlar karşısında yoksulluk artmış, sosyal yardıma muhtaç olanlarda patlama yaşanmıştır. 2002 yılında 1 milyon olan sosyal yardım alan hane sayısı ile övünen Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Sayın Derya Yanık, 2021 yılından sonra 5 milyon 900 bin kişiye yükseldiğini açıklamıştır. Bu, övünülecek bir durum değil, tam tersine sizin açınızdan utanılacak bir durumdur. Böylece toplumun önemli bir kesimi bu Hükûmet döneminde sosyal yardım alamadan, almadan yaşayamaz, hayatını idame ettiremez hâle gelmiştir” şeklinde konuştu.
“EMEKLİ MAAŞI TAMAMEN YOK OLDU”
Artan hayat pahalılığı ve yüksek zamlar karşılığında 17 bin 2 TL'lik asgari ücretin eridiğini, 10 bin TL ve altındaki emekli maaşının ise tamamen yok olduğuna dikkat çeken Kocamaz, “İşçi ve memur kesimi hayat pahalılığıyla boğuşmaktadır. 17 bin 2 TL olan asgari ücret bugün 3 bin 145 TL eriyerek 13 bin 850 TL'ye düşerken, 10 bin TL olan emekli maaşı bin 850 TL eriyerek 8 bin 150 TL'ye kadar düşmüştür. Buna rağmen Sayın Şimşek hiç Allah'tan korkmadan verilen asgari ücreti yeterli, hatta yüksek olarak nitelendirebilmektedir. Bu erime karşısında asgari ücretliler için Sayın Şimşek her ne kadar “Zam düşünmüyoruz.” dese de temmuz ayında bir ara zam, mecburi ve kaçınılmaz hâle gelmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haziran ve temmuz ayları AK Parti Hükûmetinin âdeta en çok sevdiği aylar hâline gelmiştir. Hükûmet, bu iki ayı her yıl fırsata dönüştürmektedir. Hükûmet işçi, memur ve emekli maaşlarına etki edecek olan enflasyon rakamını haziran ayında TÜİK marifetiyle sürekli olarak düşük göstermekte, temmuz ayını ise işçi, memur ve emeklilere yapmış olduğu düşük zamları daha ceplerine girmeden geri alarak fırsata dönüştürmektedir. Memur ve memur emekli aylıklarına yüzde 19,31 oranında, işçi ve BAĞ-KUR emeklisine yüzde 24,73 oranında zam öngören Hükûmet, her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Temmuzdan itibaren her türlü ürüne zam yapmaya başlamış; mesela elektrik yüzde 38 zamlanmış, kira artış oranı yüzde 65,07’ye yükselmiş, benzin ve motorine 19,49 oranında ÖTV zammı yapmıştır. Akaryakıt zammı demek zaten piyasada iğneden ipliğe zam demektir. Son akaryakıt zammından sonra genel seçim öncesinde litresi 18,63 TL olan motorinin litresi bir yılda 44,65’e, benzinin litresi de 19,81’den 44,72’ye yükselmiştir. Böylece, 44,65’lik motorinin 18,03 TL’si ÖTV ve KDV’den oluşan vergi hâline gelmiştir. Yapılan yüksek zamlar ve düşük maaş artışları karşısında insanlar her gün yataklarına aç girmeye ve uykusuz gecelere mahkûm edilmiştir. Elektrik, akaryakıt zamları ve yüksek kira artışı tam bir vicdansızlık örneği olmuştur ve mutlaka geri alınmalıdır” diye konuştu.