Bakırhan; “Demokratik bir anayasa istiyoruz!”


Ekmek ve Adalet Platformu buluşmaları için geldiği Mersin’de yeni anayasa tartışmalarını değerlendiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye’nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı var ve buna karşı çıkmıyoruz. Anayasanın yapılmasından çok anayasanın içerdikleri önemlidir. Demokratik midir, toplumun dinamikleriyle birlikte yapılmış mıdır, kapsayıcı mıdır, toplumun bütün kesimlerini kendi bünyesinde barındıran, herkesin kendisini ait, bağlı hissettiği bir anayasa mıdır sorusunu sormak lazım. Şimdi böylesine olmayan bir anayasa muhtemelen bir öncekinin kötü bir örneği olarak devam edecek” dedi.

 

Tarih : 18 Eylül 2024 Çarşamba 14:07

Necdet TAŞ

Partisinin ‘Ekmek ve Adalet Buluşmaları’ kapsamında Mersin’e gelen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan basın mensuplarıyla bir araya geldi. Mersin’in DEM Parti için çok önemli bir kent olduğunun altını çizen Bakırhan, “Mersin'deki demokratik anlayış, bir demokratik iklimin keşke tüm Türkiye’de olabilseydi. Emin olun iktidar getiriri, iktidar götürürdü. İşte biz Mersin'in bu mirasına sahip çıkıyoruz bak emin olun buradaki demokratik birliktelik ittifakın önünü açıyor. Bizim programımızın bizim tüzüğümüzün genişlemesini sağlıyor. Böyle basit bir yer değil. Sadece ben barındırdığı nitelik yapısını demiyorum. Demokratik değerlere bağlı aslında. Özgürlükçü, laik bir kent olması açısından, Kürt'ün Alevi'nin kendi ülkesinden kaçan Gökçen'in kendi kentinde işte koruculaşmayanın kimsenin mağdur ettiği insanın gelip burada yer bulduğu kardeşçe, eşittir toplumsal bebeğidir. Mersin'e her dönem önemle yaklaşıyoruz. Bu seçimlerde de Türkiye'nin hiçbir yerinde yapmadığımız kent uzlaşmasına uyduğumuz en önemli, en birinci kenttir Mersin.  Yani o kadar değer veriyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE'DE İNSANLAR GEÇİNEMİYOR”

İktidara tasarruf tedbirleri üzerinden yüklenen Bakırhan, “Bir tasarruf tedbiri yok. Her yıl maşallah o değer verdiği gavur icadı dediği Mercedeslerini değiştirerek lüks içerisinde kendi faaliyetlerini devam ettiriyor. Günlerdir çiftçi emekçilerine, köylülerine çeşitli üreticilerden, emeklilerle ekokırım karşısında direnen ağacını, suyunu, ormanını işte canları koruyan bir araya geliyoruz. Ayçiçeği üreticileriyle Tekirdağ'da bir araya geliyoruz. Diğer taraftan Mardin Kızıltepe'de buğday üreticilerine, meslek üreticileriyle bir araya geliyoruz. Iğdır'da hayvan üretimleriyle bir araya geldik. İzmir'de Torbalı'da işte orada biber üreten sebze meyve üreten üreticilerimiz de çiftçilerimizle bir araya geldik. Bugün yarın burada emekçilerimizi, balık üreticileriyle bir araya geleceğiz. Emin olun. Kimle bir araya geldiğimizin bir önemi yok. Ama bu sorunu aynı. Üretemiyoruz girdi fiyatları pahalı. Pazarlamıyor, pazarlayamıyoruz. Toplumun alım gücü yok. Çalıştıramıyoruz çünkü işçi ücretlerini karşılayamıyoruz. Bu kadar düşük olan işçi ücretleriyle, emekçi ücretlerini dahi karşılamayan bir üretim bir esnaf profilinden bahsetmek istiyorum. Hakkari gibi küçük bir yerde Bir ayda yüz elli tane esnaf kepenk kapandı. Yüz elli tane esnaf demek Hakkari esnafının neredeyse beşte biri. Türkiye'de insanlar geçinemiyor. Ama maşallah topumuzla, tüfeğimizle Orta Doğu'nun dört bir yanındayız. İnsanlar ekmek bulamıyor, aş bulamıyor Bizlere dünyanın en büyük adalet sarayını yaptık diye müjde veriyorlar. Adalet yok. Hukuk yok. Seçilmiş belediye başkanlarının milletvekillerinin onlarca yıl ceza aldığı bir yerde KHK’lıların haksız hukuk yerinde ekmeğinden aşından oldu bir süreçte bize dünyanın en büyük adalet sarayını yapmışlar. İşte böylesine trajik komik bir ülke, bir yönetimle karşı karşıya bulunuyoruz. Emin olun biz susmayacağız, itiraz etmeye devam edeceğiz. Onların zoruna baskısına rağmen bu toprakları, bu alanları, bu caddeleri üreticileri, emeklileri, hak arayanları, adalet ve özgürlük arayanların yanında birlikte olmaya devam edeceğiz. Tam da adalet, ekmek ve adalet buluşmalarımız bu çerçevede yapılıyordu. Bir süre sonra da adalet arayan ailelerle bir araya geleceğiz” dedi.

“MEVCUT ANAYASA BU ÜLKEYE UYMUYOR”

Basın mensuplarının yeni anayasa tartışmalarına dönük sorularını da yanıtlayan Bakırhan, “Türkiye yıllardır darbe anayasasından kurtulma çalışmaları yürütülüyor. 22 yıldır da AKP iktidarı şimdi AKP, MHP başka yok ortakları da var. Onları saymaya gerek yok. İşin ortaklarıyla birlikte sürekli darbe anayasasına bir gönderme yapıyor. Emin olun yargıda darbe dönemlerini bile arar olduk. Darbe dönemlerinde Anayasa Mahkemesi'nin kararları dikkate alınırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin almış olduğu ihlal kararları istenmese de yerine getirmek zorunda kalıyordu. Bugün Türkiye’deki halkların ve inançların kendisine ait tüm renkleri solduruldu. Yok edilmeye çalışıldı. Kürtçe halay bile yasaklandı. Bu süreçte iktidar askeri anayasadan kurtulalım. Bir anayasa yapalım diyor. Anayasayı herke yapar. Kenan Evren de yaptı. Önceki darbeciler de yaptı. Anayasanın yapılmasından çok anayasanın içerdikleri önemlidir. Demokratik midir? Toplumun dinamikleriyle birlikte yapılmış mıdır? Kapsayıcı mıdır? Toplumun bütün kesimlerini kendi bünyesinde barındıran, herkesin kendisini ait, bağlı hissettiği bir anayasa mıdır? Sorusunu sormak lazım. Şimdi böylesine olmayan bir anayasa muhtemelen bir öncekinin kötü bir örneği olarak devam edecek. Mevcut anayasa farklı kimlikler, kültürler, inançların yaşadığı bir ülkeye uymuyor. Alevinin eşit yurttaşlık hakkını tanımıyor. Kürdün dilini, kültürünü iki kelimeyi tanımıyor. Kültürler ve inançları içerisinde barındırmıyor. Evet yeni bir anayasa olmalı, demokratik olmalı. Toplumun dinamikleri yapım sürecine katılmalı. Bu bir samimiyetle olmalı. Samimiyet nasıl olur? Bir yol temizliği gibi olmalı. Yani Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın Can Atalay'ın onlarca seçilmiş milletvekili ve belediye eş başkanlarının, gazetecilerin, tweet attığı için insanların cezaevine atıldığı, kapının kırılarak işkence edilerek ters kelepçeyle yargılandığı, ceza aldığı bir ülkede yeni bir anayasa yapım sürecinin samimi olduğunu kim belirtebilir? Kim buna kanar? Hadi iktidar asıl bunu söyleyebilir de 16 milyon emekçi buna inanır mı?

“YENİ ANAYASA KONUSUNDA AKP’YE GÜVENMİYORUZ”

“Kadının içerisinde olmadığı, kadına şiddetin çözümlerinin bulunmadığı her canın, her akarsuyun sermayeye peşkeş çekildiği, neredeyse ormanın ağacın kalmadığı, eko kırımın dünyada en yüksek olduğu Türkiye toplumunun bir yol temizliğine ihtiyacı var. Eğer samimi ise, en önemlisi sizin aracılığınızla soruyorum. Recep Tayyip Erdoğan yeni anayasa yapım sürecinde kendi yetkilerinde ne kadar vaz geçecek?” diye soran Bakırhan, “Anayasa ile ilgili kendi düşüncelerinizi söyleyelim. İktidarın ve küçük ortaklarının parmak salladığı, herkes sussun, konuşmasın, sosyal medya yasası değişsin, şu an konuşanın içeride olduğu, dayak yediği, işinden olduğu bir süreçte bir samimiyet görmüyoruz. Bu süreç olacaksa toplumun farklı kesimleriyle de bir temas halinde olmamız gerekiyor. Anayasa üç beş partinin bir araya gelerek yapacağı bir şey değil, bir toplum sözleşmesidir. Toplumun dahil olmadığı bir anayasa, anayasa olmaz. Öncelikle kötü bir örneği olur. Nasıl anayasa olur? Gene olur, demokratik olmaz. Yine çok önemli bir şey söyleyeceğim. Merkez ile yerel arasındaki ilişkileri, yurttaşlık tanımını, özgürlükçü laikliği, ekonomik eşitliği, doğa, kadın haklarının tartışılması gerektiğini belirtmek istiyorum Var mı böyle bir çalışma? Daha göremedik. Biz demokratik bir anayasaya karşı değiliz. Ama biz Türkiye'yi daha da çölleştirecek, Kürdün iki kelimesini susturan, Alevinin ibadet merkezini yok sayacak, AHİM'in Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımayacak, ekonomik adaletin, eşitliğin olmadığı, kadın kırımının, eko kırımının yoğun olduğu bir süreçte bu mevcut iktidarın anaya konusunda samimiyetine güvenmediğimi belirtmek istiyorum” dedi.

“NARİN CİNAYETİNDE ÖRGÜTLÜ BİR SESSİZLİK VAR”

Narin Güran’ın katledilmesiyle ilgili de konuşan Bakırhan, “Narin cinayeti bizlere iktidarın, devletin ve onun karanlık güçlerinin ne olduğunu, nasıl bir toplum inşa ettiklerini gösterdi. Tavşantepe Köyü, devletin örgütlediği bir köydür. Burada ahlaki, politik toplumun bütün değerleri ortadan kaldırılmış. Narin, sadece kendisini öldürenler tarafından katledilmedi. Köydeki devlet örgütlülüğü, paramiliter güçler aslında Narin’in katilidir. Bir toplum böyle örgütlü bir şekilde bir cinayet karşısında sus pus olur mu? Devlet olanaklarıyla, MİT’iyle, jandarmasıyla, yandaş basınıyla 20 küsür gündür Narin’i kim ve neden katlettiler bilmiyoruz. Devrimcileri, yurtseverleri katleden, domuz bağı ile işkence eden anlayışın örgütlü olduğu bir köy olduğu için üzerine gitmiyorlar. Devlet orada kötülüğü örtüyor. Örgütlü bir sessizlik, örgütlü bir kötülük var” dedi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA