Necdet TAŞ
Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2024 Yılı Ekim Ayı Olağan Toplantısı’nın 2. Birleşimi Kongre ve Sergi Sarayı Çok Amaçlı Salon’da yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in yer almadığı toplantıyı Başkanvekili Ali Uyan yönetti. Toplantının gündemi bir kez daha liman genişlemesi oldu. Konuyla ilgili ilk olarak söz alan CHP’li Meclis Üyesi Uğur İnce, “Mersin Limanı özelleştirilmiş ve bir firma tarafından işletilen bir limandır. Buranın hak sahipleri Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına aittir. Burada bir proje yapılmak istendi. Limanın genişlemesiyle alakalı ve yaklaşık olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği ve Çevre Dernekleri olarak da yaklaşık üç yıllık bir hukuki süreç yaşadık. Ama sonunda maalesef ki bin bir hukuksuzlukla söz konusu limanın genişlemesi için gerekli olan nazım ve uygulama imar planı Bakanlıkça onaylandı. Son günlerde bu plana bağlı olarak görüyorsunuz” dedi.
“RUHSATI BİZ DEĞİL BAKANLIK VERDİ”
Bu genişlemenin bütün ruhsatlandırmasının, çevre etkileri tamamı yani denizlerin sorumluluğunun, Denizcilik ve Ulaştırma Bakanlığında olduğuna dikkat çeken İnce, “Bunların denetim yetkisi de çıktı ve şehircilik Bakanlığına bağlıdır. Burada birçok çevre örgütü benim çok desteklediğim meslek odaları, baya bir takım girişimlerde bulunuldu ama her seferinde de Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü söz konusu yapılan imalatta bir sorun olmadığı teşkil edilmesine rağmen ısrarla bazı çevreler sanki bu limanın genişleme ruhsatını, Mersin Büyükşehir Belediyesi vermiş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor. Buradan son bir kez daha tekrar ediyoruz. Biz üç yıldır ki bu hukuksuzluk süreciyle baş etmeye çalıştık. Maalesef başarılı olamadık ama günü geldiğinde o sahte raporları buraya gelmeden verilen beyanatlarla bu davalar kazanıldı. Bunlar bir gün açığa çıkacak. Son cümlelerimi de şöyle toparlıyorum. Bu limanın genişleme sürecinin tüm yetkisi Ulaştırma Bakanlığı, Denizcilik Bakanlığı ve Çevre Şehircilik İklim değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülmekte olup kurumumuzun verdiği herhangi bir ruhsat vesairesi de yoktur. Buradan kamuoyuna saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
TUNCAZ; “ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM”
Konuyla ilgili söz alan AK Partili Meclis Üyesi Muhammet Emin Tuncaz ise, “Ben aslında bu söz almayacaktım ama Uğur Bey'in söyledikleri üzerinden aklıma bir iki şey geldi. Daha birkaç hafta öncesinde Mersin'imize yakışacağı düşünülen liman genişleme çalışmalarının Adana'da Ceyhan'a yönlendirilmesiyle ilgili hükümetimize yönelik burada bir sürü muhalefet ifadeleri söz konusu oldu. Şimdi bu hususta çekince ne ki mevcut limanın genişletilmesi, Mersin'e yeni bir potansiyel sağlamasına yönelik çalışmalara ilişkin işin üstün gayretine girildi. Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz” şeklinde konuştu.
BAŞKAN YILDIZ; “GÜMRÜK VE ANTREPOCULAR ZARAR GÖRECEK”
Konuyla ilgili konuşan Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız da, “Şimdi bizim çocukluğumuzda felsefe tartışması yapılırken üstatlarımız derdi ki “Elmayla armudu birbirine karıştırmayın.” Bu aslında bir deyim haline gelmiş bir şeydir. Şimdi kıymetli Sayın Tuncer biraz elmayla armudu birbirine karıştırdı gibi geliyor bana. Çünkü ben bu limanı genişletilmesiyle ilgili meseleyi kişisel olarak başından beri takip eden insanlardan birisiyim ki ilçemize sınırı olmadığı için bir belediye başkanı olarak çok fazla bu meselelere girmek istemem ama geçen hafta Aydıncık meselesinde olduğu şekliyle bu hafta da bu Akdeniz sınırlarımızda olan limanla alakalı bir şeyler söylememiz lazım. Şimdi Sayın Tunçaz'ın bahsettiği genişleme aslında bir genişleme değil. Ya da bizim yatırım programında yer almasını istediğimiz ve limanın büyütülmesini ettiğimiz talep o talep değil. Birbirine karıştırmamak lazım. Şimdi bu tamamen yüzde 100 sermayesi yabancılara ait olan ve kazandığı her delikli kuruşu ya da dolar niteliğinde kazanıyor herhalde. Her delikli senti yurt dışına çıkaran bir şirketten bahsediyoruz. Bu şirket aslında sadece limanı genişleterek Mersin Oteli'nin hizasından itibaren bütün o parkı yok etmesinin yanı sıra limanın içerisine bir büyüklük sağlamasının yanı sıra aslında orada en baştan beri çok ben sınıfsal anlamda uyarmış olmama rağmen Mersinli tüccarların da bu konuda ben duyarsız olduğunu düşünüyorum. Çünkü orayı genişleterek yapılmaya çalışılan şu; Mersin'imizdeki önemli bir kısmı Toroslar ilçemizin sınırlarında bulunan bu gümrük ve antrepoların aslında canına ot tıkamak işi yapılıyor. Yani şehrin çok ciddi bir gelir kaynağı olan elleçleme meselesi ve on binlerce insanımızın çalıştığı elleçleme işinin Mersin'de konuşlu Türkiye'ye vergi ödeyen Mersin'in kalkınmasına bir anlamda katkı sağlayan şirketlerden alınarak her delikli sentini yurt dışına taşıyacak olan bir şirkete vermeye çalışıyoruz. Yani on binlerce insanın ekmek yediği, yüzlerce şirketin çalıştığı ve ülkeye vergi ödediği bir yerden her türlü muafiyete sahip, tek kuruş vergi ödemeyen bu işlerden kaynaklı vergi ödemeyecek olan bir şirkete yeni alanlar açmaya çalışıyoruz. Yani limanı genişletmiyoruz biz. Limanın dışında yapılan ve bundan sonra da yapılması gereken işleri limanın içine taşıyarak aslında biz o yabancı şirkete bir ek gelir sağlıyoruz. Yoksa limancılıktan kaynaklı bir büyümeden bahsetmiyorum burada. İkincisi bizim bahsettiğimiz genişleme meselesi hepimizin yani benim gibi yaşı elli civarında olan her bir mevsimli yurttaşın tek tek anısı olan, Atatürk Parkı'nın ortadan kaldırılmasına sebebiyet veriyor. Yani mesela Büyükşehir Belediyesi, Sayın Belediye Başkanı da birkaç oturum öncesinde konuyu gündeme getirmişti. Ben unutmadım. Israrla Büyükşehir Belediyesi bütün bakım işlerini, Atatürk Parkı'nı kastediyorum. Bakım işlerini, onarım işlerini, sulama işlerini, ağaçlandırma işlerini fiilen yapıyor olmasına rağmen üç yıldır yani liman genişletme tartışmasının başladığı günden bu yana üç yıldır buradan tahsisi büyükşehir belediyesine yapılmıyor. Aslında çok güzel yatırımlar yapılacakken o park genişletilip, güzelleştirilecekken Büyükşehir Belediyesi bunu yapamıyor. Niye? Çünkü orası tahsis edilmiyor. Niye? Çünkü orası liman genişleme sahasının içerisine katılmaya çalışıyor. Bizim itiraz ettiğimiz budur. Yani kentin belleğini, kentin güzelliğini, kentin tarihini yok etmeye çalışan bir operasyondur” diye konuştu.
“MERSİN ÇIKARINA OLMAYAN BİR PROJE”
“Konu liman genişletilmesi filan değil. Genişledikten sonra da dediğim gibi her vergiyi yurtdışına kaçıran firmanın daha fazla para kazanmasını sağlamaktan başka herhangi bir işe yaramayacak bu genişleme işi. Bizim bahsettiğimiz konu liman genişlemesi o değil. Ben bahsettiğim ailecek de liman işlerinin içerisindeyiz. Benim için duygusal yanı da olan bir yerdir Mersin Limanı. Ve Mersin Limanı'na ben yaklaşık kırk yıldır takip ederim. Babam da eski Mersin Liman İşçisidir. O yüzden o dönemleri bilirim. Kendim de yıllarca liman işçisi olarak çalışmışımdır” ifadelerini kullanan Başkan Yıldız, “Gençliğimde, çocukluğumda, ilk gençlik yıllarımda. Şu anda hakikaten kapasitesinin çok üzerinde çalışması mümkün olan bir liman. Çalıştırılmıyor. Farklı politik sahiplerden her mecliste şikayet ediyorum söz aldığımda. Yine söyleyeyim. Bunun da tamamen sebebi kurumların siyasallaştırılmış olmasından kaynaklıdır. Yani hiç kimse doğrunun, yanlışın ne olduğunu tartışabilecek kadar olabilecek bir olamıyoruz maalesef. Her şeyi siyasallaştırıyoruz. Kentin ekonomisini de siyasallaştırıyoruz. Halbu ki gerçekten başta Muhammet Emin Tuncaz arkadaşım olmak üzere her birimiz geleceği ve güzelliği için, zenginliği için objektif düşünebiliyor olsaydık siyasal gözlüklerimizden çıkmış ve kurtulmuş olsaydı. Liman genişlemesini gerçekten bu kente gerekli olduğunu, bu kente daha büyük bir limana ihtiyacı olduğunu, potansiyelin mümkün olduğunu, hiçbirinin eski hiçbirini içen olmasının sebebi de odur. Kendiliğinden bir körfez olduğunu burada liman yapımına çok uygun olduğunu da bilmemiz lazımdı. Bilinmemesi mümkün değil. Aslında yedi yaşındaki çocuklar bunu biliyor. Fakat o kadar çok siyasallaştırmışız ki biz kurumlarımızı ve çalışmalarımızı objektif olarak göremiyoruz. Dolayısıyla Mersin Limanı'nın Akdeniz Atatürk Parkı doğru genişletilmesi meselesi Mersin'in çıkarına değildir aleyhinedir. Her senti yurt dışına kaçıran firmanın daha çok zenginleşmesini sağlayacak, daha çok para kazanmasını sağlayacak ama aynı zamanda yüzlerce antrepo yok olacaktır. Orada çalışan binlerce arkadaşımız ne işsiz kalmasına sebep olacaktır. Bunu görmek için de, ne ekonomi profesörü olmaya gerek var, ne efendime söyleyeyim profesör olmaya gerek var” dedi.
AK PARTİLİ TURAN; “ORADA İŞ YAPANLAR TÜRK FİRMALARI”
Başkan Yıldız’ın değerlendirmelerine tepki gösteren AK Partili Meclis Üyesi Mustafa Turan ise, “Şimdi bazen Sayın Başkan şöyle oluyor. Bir meclis üyesi arkadaşımızın herhangi bir talebi ya da eleştirisi ya da bilgi amaçlı bir şey sorduğunda güzel bir şey yapılıyor. Bir daire başkanı arkadaşımız kalkıyor o konuda cevap veriyor ve söylenmesi gereken neyse söylüyor. Fakat burada tabii bazen hani belediyenin dışındaki konularda bakanlıklarla ilgili belki bazı konular gündeme geliyor. Geçen mecliste bir bayan arkadaşımız yine limanla ilgili işte liman asbest karıştırılıyor ya da yeri değişiyor asbest türü kirlilik artıyor gibi ifade kullanmıştı. Aynı şekilde belediye başkanımız da bu balık çiftlikleriyle ilgili işte ruhsatlandırmayla ilgili bazı çekincelerini ifade etmişti. Bilmiyorum olur mu olmaz mı? Bence bu konularda da mesela bu ifade edilen konularda ilgili daire başkanımız mesela Çevre İl Müdürlüğü ise muhatap kimse muhatap bir daha ki toplantıya acaba hazırlık yapıp gelebilir mi? Yani bunun cevabı nedir? Mesela balık çiftlikleriyle ilgili cevap nedir? Bakan ne söylüyor? İl müdürlüğü ne söylüyor? Yani böyle söylediğimiz şeyler havada kalması da hani çözüm üretsek olabilir mi bilmiyorum. Ya da başka bir arkadaşımız o görevi alabilir Bence hani bu meclis çözüm üretme meclisi. Böyle çözümler üretecek daha güzel olur. İkincisi Sayın Başkan'ın ifadelerinden doğrusu biraz üzüntü duydum. Şunun için bir defa birkaç kez bir ifadeyi tekrar etti. Dedi ki hiçbir kuruşu dedi Türkiye'ye gelmiyor. Tamamı yurt dışına gidiyor dedi. Şimdi bu hiçbir tarafı doğru değil. Neden derseniz orada binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çalışıyor orada. Orada yüzlerce Türkiye Cumhuriyeti'nde Mersin'de kurulmuş şirketimiz çalışıyor. Nakliye işi yapıyor, tahmil tahliye işi yapıyor. Yapıyor, yapıyor. Pek çok iş yapıyor. Bu insanlar bedava mı çalışıyorlar orada para almadan mı çalışıyorlar? Bunların çalıştıkları emeklerinin parası yurt dışında mı gidiyor? Ya da ya da limanın diğer hizmetlerini yapan şirketler tamamı Mersin'dendir. Herkes biliyor ki orada bizim binlerce insan çalışıyor ve emeğinin karşılığını alıyor. Bu güzel bir şey. Bunun dışında oradaki bütün hizmetleri yine bizim insanlarımız yapıyor. Aynı şekilde yüzlerce esnafımız oradan fayda bunu kimse görmezden gelemez. Yani özelleştirmeyi eleştireceğiz diye bu ifadeleri ben doğru bulmuyorum. Kaldı ki benim bildiğim kadarıyla şu anda Türkiye'de hiçbir liman devlet tarafından işletilmiyor. Tamamı özel sektör tarafından işletiliyor. Şimdi hal böyleyken Bu ifadeleri kullanmak doğrusu yakışıksız. Ayrıca bu limanı işleten firma Türkiye'ye vergi de veriyor. Bu konuda eğer imkan olursa, ben bulabilirsem, gelecek aya da bir hazırlık yapacağım. Abdurrahman Bey'in sorularını o zaman daha iyi cevap veririm” dedi.