Necdet TAŞ
Genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan başarısız sonuçların ardından gidilen 38. Olağan Genel Kurultayda CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel seçilmişti. Özel’in “normalleşme” söylem ve eylemleri, sonrasında 1 Ekim’deki Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayakta karşılama kararı, ardından gündüz kendisini partinin grup toplantısında tehdit eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle samimi görüntüleri. Üstüne partinin anketlerde uzun süre sonra Ak Parti’nin gerisine düşmesi derken parti içi muhalefet sesini yükseltmeye başlamış ve 38. Olağan Kurultayın üstünden henüz bir yıl geçerken parti içinde muhalefet Olağanüstü Kurultay çağrıları yapmaya başladı.
İL BAŞKANLARINDAN ÖZGÜR ÖZEL’E DESTEK
CHP'li 81 il başkanından ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e destek açıklaması geldi. Partinin il başkanlarının ortak açıklamasında, "31 Mart 2024 tarihinde yapılan seçimlerde CHP'nin 47 yıl sonra halkın büyük desteği ile birinci parti olduğu, 413 belediye başkanlığı kazandığı, katılımlarla bu sayının da artmaya devam ettiği" kaydedildi. Seçim sonrasında düzenli olarak yapılan anketlerde CHP'nin birinci parti konumunu istikrarlı olarak sürdürdüğü savunulan açıklamada, "CHP örgütlerine ve Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'e inanıyoruz, güveniyoruz. 81 ilde 973 ilçede CHP iktidarının ayak sesleri duyulurken, Kurultay çağrısının gündemimizde olmadığını, kişisel ikbal için yapay gündem yaratma çabalarına prim vermeyeceğimizi ilan ediyoruz." denildi. Açıklamada son olarak, Özel'in yaptığı çağrıya uygun olarak unvan ve görevi ne olursa olsun tüm partilileri halkın gerçek gündemi için mücadeleye, birlik ve beraberlik içerisinde olmaya ve CHP iktidarı için çalışmaya davet edildiği de yer aldı.
“CHP TOPLU BİR ÇABAYLA BİRİNCİ PARTİ OLDU”
Genel Başkanlık yarışında Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkan 24, 25 ve 26. Dönem Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, geçmiş dönemlerde Mersin Milletvekilliği yapmış CHP’li siyasetçilerle bir araya geldi. CHP’deki kurultay tartışmalarıyla ilgili değerlendirmenin yapıldığı toplantıda Atıcı, hem Özgür Özel’e hem de kurultay çağrısında bulunan partililere yüklendi. CHP’de yaşanan kurultay tartışmalarının ve sorunların temelinde partinin arzu ettiğimiz şekilde demokratik bir yönetime sahip olmamasından kaynaklandığını ifade eden Atıcı, “Yanlış anlaşılmasın arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz demokratik sistem Özgür Özel tarafından da kurulmadı. Daha önce Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da kurulmadı. Deniz Baykal tarafından da kurulmadı. Özgür Özel elbette ki kurultayda seçildi. Elbette ki genel başkan olarak başımızın üstünde yeri var. İşin ilginç tarafı genel başkan olduktan sonraki ilk seçimde partimiz birinci parti oldu. Kelimeleri seçerek kullanmaya çalışıyorum. Özgür Özel bizi birinci parti yaptı demiyorum. Partimiz birinci parti oldu. Çok faktörlüdür. Kemal Bey’in çalışması, AK Parti’nin aşağı düşmesi, değişimin halkta yarattığı heyecan… Hepsini bir araya getirdiğimiz zaman partimiz birinci parti oldu. Bir insan çıkmıştır, kurultayda aday olmuştur, genel başkan olmuştur. Ve milli irade yani halk Türkiye’nin önemli bir kesimi bunu onaylamıştır ve CHP’yi birinci parti yapmıştır. Bu aşamadan sonra bizim şunu düşünmemiz lazım; parti nasıl birinci parti oldu ve nasıl birinci parti kalmaya devam eder? Parti hiç kimsenin bireysel çabasıyla değil, toplu bir çabayla birinci parti haline geldi. O yüzden bunun sürdürülmesi nasıl olacak buna bakmamız lazım. Bütün mesaimizi buna yormamız lazım. Ben milli iradenin bu değişime yaktığı yeşil ışığı görüyorum. Sonuçta seçmen, Özgür Özel yönetimindeki partimizi birinci parti yaptı. Bu aşamadan sonra Özgür Özel’e ve ekibine ve siyaset yapma şekline zaman tanımak lazım, şans tanımak lazım, destek olmak lazım” şeklinde konuştu.
“ÖZGÜR ÖZEL’İN HER YAPTIĞINI ONAYLAMAM”
CHP Genel Başkan Özgür Özel’in her yaptığını onaylayan biri olmadığını kaydeden Atıcı, “Yani normalleşmeyi, ayağa kalkmayı, alkışlamayı, Bahçeli’yle ayaküstü yapılan konuşmayı onaylamam. Yapılan tüzük kurultayından, belediye başkan adaylarının belirlenme yönteminden hoşlanmam. Bunlardan hoşlanmadığım halde milli irade bunu birinci parti yaptıysa kardeşim buna şans tanımak lazım. Kusura bakmasın kimse. Nasıl ki milli irade Tayyip Erdoğan’a şans tanıyor ve birinci yapıp cumhurbaşkanı yapıyor ise burada da aynı milli irade Özgür Özel’i getirdi. Şans tanımak, destek olmak lazım olabildiğince. Yanlışlarını söylemek lazım ve biraz şans tanımak lazım. O yüzden ben bu çıkan tartışmaları açıkçası doğru bulmuyorum. ‘Partimi nasıl birinci parti olarak sürdürürüm?’ buna bakması lazım. İşte bataklık burada başlıyor kurutulmaya. Burada partinin ve partilinin öncelenmesi gerekiyor. Yani öncelikle size üye olan insanları ön sıraya koymanız lazım, karşı mahalleyi değil. Yani Özgür Özel öncelikle CHP’ye üye olan insanları mutlu etmelidir. CHP’ye üye olan insanların büyük bir çoğunluğu mutlu değilse biz birinci parti olarak kalamayız. Bizim üyemizin mutlu olması lazım. Karşı mahalleden bir oy almak pahasına ya da yüz oy almak pahasına bir üyemizi feda edemeyiz. Eldeki kuşu tutmamız lazım. Eldeki kuş ‘ben özgürlük istiyorum. Ben milletvekillerini kendim belirlemek istiyorum. Ben belediye başkan adaylarını kendim belirlemek istiyorum. Ben demokratik bir ortam istiyorum. Bu partinin her yerde bayrağını ben dalgalandım. Bu parti yüzünden dayak yedim. Bu parti yüzünden gaz yedim. Gözaltına alındım. Çocuğum işten çıkarıldı. Ben işten çıkarıldım. Aç kaldım. Şimdi sen bana arkanı dönemezsin. Kusura bakma. O gezi olaylarında bu parti için ben bedeller ödedim. Ve kuşaklardır bedel ödüyoruz. Babam ödedi, ben ödedim, çocuğum ödüyor. Şimdi sen bana diyorsun ki her şeyi yap, bedel öde, dayak ye, gaz ye, cop ye. Gözaltına alın. Ama benim kentimin milletvekili adayı, ilçemin belediye başkanı belirlenirken sen anlamazsın, ben Ankara’dan belirleyeceğim diyorsun. Ya da cumhurbaşkanı adayı belirlenirken sen anlamazsın penaltıyı kim atacağına ben karar vereceğim diyorsun.’ Bunlardır bataklık olan. Bunların kurutulması lazım. Kurutulmak için de bir tüzük kurultayı yapılır. Bu dünyayı yeniden keşfetmek değildir. Otur üyelerinle beraber karar ver. Bunun için sadece bir ay yeterlidir. Bir aylık bir çalışma bütün tabandan başlayıp yukarı doğru, bataklık böyle kurutulur. O zaman bu sinekler yani bu rahatsızlıklar olmaz. Ama sen şimdi bunu yapmazsan iktidar ne yapar? Seni nasıl birbirine düşeceğini çok iyi bilir. Çok iyi biliyor AK Parti. Nifakı sokuyor. ‘Bak gördün mü HDP’li otobüse çıktı. Bak gördün mü bunlar Mansur şöyle öbürü böyle.’ Bunlar çok yani basit tuzaklar. Halbuki şimdi herkes bilse ki CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını 1 milyon 500 bin üye belirleyecektir. Tartışma çıkar mı? Çıkmaz. Herkes bilse ki bir dahaki dönem belediye başkanını o kentte yaşayan CHP üyesi belirleyecek. Mesela ben Mersin’de yaşıyorum. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı buradaki yaşayan bütün CHP’liler belirlese, başkan da bunu bilse genel merkeze mi çalışır yoksa buradaki üyeye mi çalışır? Üyeye çalışır tabii ki” ifadelerini kullandı.
OĞUZ KAAN SALICI’YA TEPKİ
Partideki olağanüstü kurultay çağrılarını da değerlendiren Atıcı, “Genel başkanın kurultay yapmama gibi bir hakkı yok. Kurultayın nasıl yapılacağı bellidir. Yani genel başkanın benden kurultayı istemeyin deme hakkı yoktur. İmza toplandığı zaman öyle bir kurultaya gider ki yani genel başkan bile şaşırır, bir dakikada kendini koltuktan inmiş bile bulabilir. Bu parti usulüne uygun şekilde kırmadan, dökmeden, incitmeden İsmet İnönü gibi bir Lozan kahramanını genel başkanlıktan indirmeyi başarmış bir partidir. Keşke Kılıçdaroğlu da istifa etmeyi ya da tekrar aday olmamayı başarabilseydi. Ya da Özgür Özel keşke kulaklarını dört açıp bizlerin dediklerini, sağlıklı sesleri duyup ona göre bir tüzük kurultayı yapabilseydi. Ama herkes kendi ajandasına bakar ise o zaman bu işten kazançlı çıkan da maalesef yurt içindeki odaklar ve dışarıdaki emperyalist güçler.” Oğuz Kaan Salıcı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel arasında yaşanan tartışmaya da değinen Atıcı, “Organize bir ayağa kalkış olduğunu düşünmüyorum açıkçası. CHP içerisinde her zaman farklı görüşlere yer vardır. Her zaman riskler vardır ve olmalıdır. Aksi takdirde atalet olur. Mesela AK Parti’de hiç kimse Tayyip Erdoğan’ın ayağını kaydırmak için uğraşmaz, yerine göz dikmez, içinden geçse bile bunu telaffuz etmez, yüksek sesle eleştirmez. O yüzden AK Parti ciddi anlamda hantal bir parti haline gelmiştir. Ama bizde durum öyle değil. Bir imzaya bakar. O yüzden genel başkanlarımız daima dinamiktir. Parti yönetim kadroları daima dinamiktir. Bizim partiyi ayakta tutan benzini, elektriği, mazotu, neyse enerjisi bu dinamizmdir. Bu dinamizmi yok etmemek lazımdır. Fakat enerjiyi fazla verirsen de kömüre döner her şey, yanar. O dengeyi tutturmak lazım. Herkes geçmişine bakacak. Ben insanları daima hem geçmişleriyle hem de bugünleriyle değerlendiririm. Arkadaşlarımız geçmişte ne yaptılar? Özgür Özel geçmişte yönetim kademelerinde yer almadı mı? Sayın Genel Başkanımız geçmişte grup başkan vekiliydi, grup başkanıydı, milletvekiliydi, belediye başkan adayı oldu. Yani partinin her noktasında bulundu. Bütün partinin yanlış politikalarından bilgisi vardır, oyu vardır, onayı vardır veya susmuştur. Aynı şeyleri alın Oğuz Kaan’a sorun. Oğuz Kaan Bey bu partinin İstanbul il başkanlığını yapmıştır, milletvekilliği, genel başkan yardımcılığı, parti meclis üyeliği yapmıştır. Yurt içi, yurt dışı örgütlerden sorumlu hale gelmiştir. Bütün bu tüzük değişikliklerinde, bütün yapılan antidemokratik işlerde acaba payı var mıdır, yok mudur? Herkesin bir düşünmesi lazım. Geçmişte yaşanan, bütün antidemokratik işlerde suskun kalan insanların demokrasi çığlıkları boş bir sedadır. O nedenle herkes kendine bakacak, geçmişine bakacak. Eğer işler kötüye giderse merak etmeyin bu partinin içerisinden ben dahil olmak üzere birçok insan genel başkan olmak için hazırdır zaten. Donanımıyla, birikimiyle her şey. Nitekim biz niyetimizle geçmişte belli ettik. Bu partinin hiçbir zaman sahipsiz kalmayacağını herkes bilmeli. Ve hiçbir zaman da bu partinin bir kurtarıcıya ihtiyacı olmadığını da herkes bilmeli” dedi.