Necdet TAŞ
Mersin’de vatandaşlar liman genişletme çalışmaları nedeniyle denize dökülen 6 milyon ton zehirli olduğu bilinen asbest karışımlı malzeme Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne verdikleri dilekçeler ile itiraz etti. Mersin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen çevreciler Ellerinde ‘Akdeniz asbestle zehirleniyor’, ‘Asbestten kanser olmak istemiyoruz’, ‘Havama, suyuma, toprağıma dokunma’, ‘Ekosistemi korumak geleceği korumaktır’, “Liman inşaatını durdurun’ yazılı dövizler taşıyarak, ‘Mersin Valiliği Liman İnşaatını Durdursun’ yazılı pankart açtı.
“ÇIKARILAN ATIKLAR TEHLİKELİ”
Burada geçtiğimiz ay düzenlenen ‘Denize dökülen 6 milyon ton asbest karışımlı malzemenin çevre ve sağlık etkileri’ konulu panelin sonuçlarını kamuoyuyla paylaşan Mersin Çevre Platformu (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, “Mersin’in Akciğerlerine hançer saplayacak, kirli bir yatırım olan Mevcut limanın genişleme ve kurvaziyer liman projesi bir rant projesidir. Proje hukuksuz ve bilime aykırıdır. Projenin ÇED raporunda; projenin uygulanacağı alanın zemin içeriğinin asbest karışımlı malzeme olduğu ve projenin inşaata başlamadan önce 2 milyon 120 bin metrekarelik alandan toplam 3 milyon 283 bin 46 metreküplük dip taraması malzemesi çıkarılacağı ve toplam 176 bin 335 metrekarelik dolgu alanı inşa edileceği belirtilmekte. Ayrıca raporda TÜBİTAK tarafından dip çamuru malzemesi analizi için 21 adet karot numunesinin alındığı yazılıdır. TÜBİTAK, alınan karot numunelerinin 20 adedinde asbest oranının sınır değerinin yüzde 0.1 olması gerekirken asbest oran değerinin yüzde 1’den fazla olmasından kaynaklı asbest içerikli numunelerin inorganik açısından riskli ve kansorejen olduğunu ve karotların Atık Yönetimi Yönetmeliği’ne göre tehlikeli atık olduğunu, dip taramadan çıkacak malzemenin düzenli depolama alanında düzenli depolanarak bertarafının yapılması gerektiğini analiz raporlarına yazmıştır. Projenin 2 milyon 120 bin metrekarelik alandan çıkarılan toplam 3 milyon 283 bin 46 metreküplük dip taraması malzemesi 6 milyon ton asbest karışımlı malzemeye tekabül etmektedir. Bu malzemenin bertaraf tesislerine nakli ve bertaraf masraflarının maliyeti yaklaşık 18 milyon TL’dir. MIP bu parayı ödememek için asbest karışımlı malzemeyi denize dökerek, Akdeniz’de çok büyük bir ekolojik felaketi meydana getirmiştir” ifadelerini kullandı.
“KULLANIMI YASAK ASBEST: KESİN KANSOREJEN MADDE”
Asbestin yüksek derecede ısıya, aşınma ve paslanmaya karşı dayanıklı, erime noktası bin 200 derecenin üzerinde, asitlere ve bazlara karşı dirençli, kimyasal tepkimelere girmeyen inert bir madde olduğunun altını çizen Aslan, “Asbestin tüm formları Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı(IARC), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ‘kesin kanserojen’ olarak tanımlanmıştır. Asbestin dünyada ve Ülkemizde üretimi ve kullanımı yasaktır. Asbestin herhangi bir malzemeyle karışma (kontamine ) oranı yoktur. Malzemeye bir tel asbest karışırsa dahi, bilimsel olarak artık o malzeme asbestli malzeme olarak tanımlanır. Mersin’de liman inşaatı sırasında denize geri dökülen 6 milyon ton asbestle karışmış olan malzemenin asbestinin kesinlikle suda erime ve buharlaşma özelliği yoktur. Denize dökülen asbestin yapısı gereği su ve benzeri maddelerle kimyasal tepkimeye girmez ve kanserojen yapısı bozulmaz. Bu nedenle; liman dip tarama çalışması esnasında asbestli malzemenin dağılımı gerçekleşeceğinden asbest içermeyen bölgelere dağılarak ve yayılarak çok geniş bir alanı kirletmesi, bölgeyi asbestle karışımlı hale getirecektir. Asbest karışımlı malzemeden kaynaklı dip tarama işleminde kullanılan gemi, ekipman ve malzemelerle temastan dolayı kirletme, dağılım oluşacağını, bu kontaminasyon sonucunda havaya asbest liflerinin yayılması ve karışması gerçekleşecektir. Ayrıca denize dökülen dip taramadan çıkan asbestli malzeme zaman içerisinde çeşitli aşınma ve çeşitli faaliyetler sonucu asbestli malzemenin havaya karışımı gerçekleşecektir. Başta liman inşaatında çalışanlar olmak üzere, liman çevresinde özellikle Atatürk Parkı ve civarına yoğun asbest yayılımı olacağından, bu konuda gerekli ortam ölçümlerinin yapılması ve ayrıca taş ocaklarından temin edilen dolgu malzemelerinin asbest analizinin mutlaka yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“İNSAN VE ÇEVRE SAĞLIĞI ZARAR GÖERECEK”
“Tehlikeli atık mevzuatı gereği çıkan dip tarama çamuru 17 05 05* kodlu ‘Tehlikeli Maddeler İçeren Dip Tarama Çamuru’ niteliğinde olduğundan mevzuat gereği denize dökülmesinin yasak olup dip çamurunun tehlikeli atık bertaraf tesisine naklinin yapılması gerekmektedir. MIP tarafından denize dökülen asbest karışımlı malzeme denizin kirliliğine ve asbestin sahil bölgelerine yayılması sonucu başta deniz canlıları olmak üzere ekolojik sisteme insan ve çevre sağlığına çok zarar verecektir” ifadelerini kullanan Aslan, “Dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısında asbest- kanser ilişkisi görünür hale gelmiştir. 1999’da Avrupa Birliği (AB) kendi sınırları içinde asbesti yasaklamış ve asbestin 20. yy’ın ilk çeyreğinden beri grup 1A olarak tanımlanmıştır. Asbestin tüm türleri kansere neden olmaktadır. Asbest maruziyeti ile insanlarda, benign hastalıklardan plevral plaklar, asbestozis; AC lerdeki fibrosis nedeniyle solunum güçlüğü ve kronik öksürük, benign asbest plörezisi, diffüz plevral kalınlaşması, ayrıca malign hastalıklarından akciğer kanseri, malign mezotelyoma ve ülkemizde sık görülen olguların yüzde 90’ı plevrada, yüzde 10’u peritonda olup, çoğunlukla mavi asbest ile çalışanlarda diğer tümörler görülmektedir. MIP’nin neden olduğu çevre felaketinin acilen durdurulması gerekmektedir. Yaşam hakkımızı korumak için çevre felaketine neden olan bütün kurumlar hakkında hukuki ve demokratik haklarımızı kullanacağız” diye konuştu.
MIP ASBEST İDDİALRINI REDDETMİŞTİ
Öte yandan geçtiğimiz günlerde genişleme projesi sonucu ortaya çıkan asbest iddialarına cevap veren MIP Proje Direktörü Necdet Aksoy, “Proje Doğu ve Batı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır; Batı tarafında herhangi bir ticari faaliyet olmayacağı için şehir üzerinde herhangi bir gürültü etkisi olmayacaktır. Doğu yakasında deniz dolgusu ile 177 bin metrekarelik dolgu alanı oluşturulmuş ve kullanılan tüm malzemeler Türk Standartlarına uygun olarak laboratuvarlarda test edilmiştir. Mega gemilerin dolgu alanına yanaşabilmesi için derinleştirme çalışmaları uluslararası uzman bir firma tarafından gerçekleştirilmiştir. Projeye başlamadan önce TÜBİTAK ve ODTÜ ile çalışmalar yürütülmüş, Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığı ve Altyapı Genel Müdürlüğü'nden tüm rapor, yasa ve yönetmelikler çerçevesinde gerekli izinler alınmıştır. Dolgu malzemesi temini için Mersin'de yasal olarak yetkilendirilmiş taş ocakları çalışıyor. Bu nedenle proje için yeni bir taş ocağı açılması söz konusu değil. Projenin batı tarafında mega gemilerin yanaşabileceği çelik kazıklar üzerine inşa edilmiş bir rıhtım inşa edilecek ve operasyonu destekleyecek kapasiteyi artırmak için 4 adet rıhtım vinci kurulacaktır. Terminalde kullanılacak tüm ekipmanlar otomatik ve elektrikle çalışacaktır. Asbest, ÇED raporunda ayrıntılı olarak analiz edilmiş ve sonuçlar Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığı'nın web sitesinde yayınlanmıştır. Mersin Körfezi'nde düşük seviyede doğal asbest bulunmaktadır ve bu asbest liman faaliyetlerinden değil, bölgedeki doğal koşullardan kaynaklanmaktadır. Şirketimiz bu konuda tüm önlemleri almış olup iyileştirme için gerekli çalışmaları sürdürmektedir. Tarama işlemi sonucunda ortaya çıkan döküm malzemesi, yönetmelik ve mevzuata uygun olarak koordinatları Bakanlık tarafından belirlenen açık deniz alanlarına bertaraf edilmiştir” ifadelerini kullanmıştı.