Necdet TAŞ
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Mersin İl Örgütü’nün düzenlediği dayanışma yemeğine katıldı. Yemeğe; DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, Akdeniz Belediye Eşbaşkanı Nuriye Arslan, Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız ve çok sayıda partili katıldı. Tarihi bir dönemden geçildiğini ve Ortadoğu’da ciddi gelişmeler yaşanıp, yeni ittifaklar belirlendiğini ifade eden Bakırhan, “Suriye’deki gelişmelere değinerek, “Bu yüzyılda da halkların kendi kimlikleri ve inançlarıyla özgürce yaşayabileceği bir şekilde dayanışma çok kıymetlidir. 100 yıl önce insanlara farklı bir dil kimlik dayatıldı. Direnen halklar yok sayıldı, katledildi. Yüzyıl önce bir biçimiyle insanlara farklı bir dil, farklı bir kimlik dayatıldı. Kimliğine ve inancına sahip çıkan haklar ve toplum toplumlar katledildi. Yok edilmeye çalışıldı. Sürgün edildi. Yok sayıldılar. Ama yüz yıllık politikalar sonuç vermedi” dedi.
“ZULÜMİSTAN’A ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Suriye’de başta Aleviler olmak üzere halklara dönük saldırılar olduğunu iddia eden Bakırhan, “Şimdi bir rejim gitti, yerine kurulacak yeni rejim. Bir öncekinin kötülüklerini bir öncekinin yapmış olduğu zulmü devam ettirecekse biz oraya zulümistan deriz. Ve zulümistanı asla izin vermeyiz. Orada bir zulümistanın kurulmasını asla kabul etmeyiz. Çünkü bizler eğer zulümistan olmayacaksa orasının kapsayıcı olması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Suriye Arap’sız, Alevi’siz, Kürt’süz olmaz. O zaman Suriye olmaz. O zaman başka bir isim koymak gerekiyor. Yeni rejimin orada Alevi katliamlarına son vermeye çağırıyorum. Suriye’de gözümüz kulağımız orada olacak oradaki katliamlara izin vermeyeceğiz Aleviler yalnız değil Kürtler yalnız değil gayrimüslimler yalnız değil kadınlar hiç yalnız değil. Suriye’deki bütün olumsuzluklara karşı buradaki demokratik tepkimize en üst seviyeye ortaya koyacağız. Alevisiyle Kürdüyle emekçisiyle çalışanıyla siyasi partilerle birlikte karşı koymamız karşı durmalıyız. Suriye halklarıyla dayanışmamız gerekir. Hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu görev ve sorumlulukları yerine getirmenin arefesindeyiz. Hepinize güveniyorum ve inşallah bir gün orada da halkların ve inançlarını özgürce yaşadıkları bir demokratik zemin inşa edileceğine de hep birlikte şahitlik edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BU SÜRECİM BARIŞA VE ÇÖZÜME EVRİLMESİNİ İSTİYORUZ”
İmralı görüşmelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakırhan, çözüm konusunda iktidara seslenerek, “Barış zehirli bir dilde kurulmaz eğer barış olacaksa en başta da iktidar dilini değiştirmek zorundadır. Bugün sayın cumhurbaşkanının dili barışı getiremez. Barışı zehirler. Hem barış yapalım diyeceksiniz. Barış zorla olmaz, barış zulümle olmaz… Barış muhatabını tanımakla, muhatabını kabul etmekle, barış diliyle oluşturulur. Onun için en başta hükümeti, iktidarı ve onun adına konuşanları bir an önce zehirli dili terk etmeye ve barış dili kullanmaya davet ediyorum. Mersin’den iktidara çağrıda bulunmak istiyorum: Barış için önce dilinizi değiştirin, barış için önce inkar siyasetini, inkar politikalarını değiştirin. Bir taraftan Türkiye’de barışıyorlar diğer taraftan Rojava‘ya saldırılar yapıyorlar. Saldırıların önünü açıyorlar. Türkiye’de barış Rojava‘da savaş olmaz. Rojava‘da da Kürt halkının tanımasıdır. Kürtlerin orada kanıyla canıyla sağlamış oldukları statü tanınmalıdır eğer Türkiye’de barış olacaksa Rojava‘ya barışçıl politikaların uygulanması gerekiyor. Rojava‘ya dönük barışçıl bir dilin kullanılması gerekiyor. Rojava‘da Suriye’de Türkiye’de barış politikaları uygulamak ve hayata geçirmek zorundadır. Biz bu sürecin bir kaldırmaca bir aldatma süreci olmasını istemiyoruz bu süreçten umutluyuz biz bu süreci umutla yaklaşıyoruz. Bu sürecim barışa ve çözüme evrilmesini istiyoruz” dedi.