Haber Merkezi
Adalet Komisyonu üyesi olan CHP’li Vekil, HSK, Yargıtay ve Danıştay üye atamalarının açık şekilde saray tarafından yandaşlığa göre yapıldığını belirterek “Deneyimsiz, mesleğini icra ederken bir yığın hatalar yapan hakim, savcılar ortaya çıktı. Yargının zaten fazla olan iş yükü arttı. Bu yüzden toplum adaleti artık yargıda aramıyor. İnsanlar adaleti artık tanıdıklarla, torpille, iktidara yakın iş insanları, siyasiler aracılığı ile aramaya başladı. Türkiye’de kanunlar ve kurallar sadece fakirlere ve kimsesi olmayanlara uygulanıyor. İktidara yakınsanız istediğinize hakaret edebilir, istediğiniz ihaleyi usulsüz şekilde alabilir ve istediğiniz insanı hedef gösterebilirsiniz. Ama fakirseniz, kimseniz yoksa haklıyken bile haksız durumdasınız demektir” ifadelerini kullandı.
ÖMRÜ FETÖ İLE MÜCADELEYLE GEÇMİŞ GAZETECİ VE YAZARLARA SİNDİRME OPERASYONLARI YAPILIYOR
Alpay Antmen’in konuşmalarında öne çıkanlar şu şekilde; “Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel başta olmak üzere; Ömrü FETÖ ile mücadeleyle geçmiş gazete ve yazarlara karşı, FETÖ taktikleriyle sindirme operasyonları yapılıyor. Yargıya; özgür, bağımsız, gönül rahatlığıyla karar verme hakkını tanınmıyor. Bugün, hakim ve savcılar, “FETÖ suçlaması” gibi bir akıbete uğrar mıyız endişesini taşıyor. FETÖ’ye açık destek verenler halen dışarıda. FETÖ Borsası oluştu. İktidardan tanıdığı olan kurtuluyor ama iktidarı eleştiren bir tweet attı diye bir lise öğrencisi bile gözaltına alınabiliyor. İktidar mensubu Belediye başkanları istifa ettirildi. Hepsinin FETÖ ile bir geçmişi, alış verişi ortaya çıktı ama işlem yapılmadı. Dönemin en yetkili Başbakan yardımcısı Ankara’nın eski Belediye Başkanı için “Parsel parsel cemaate Ankara’yı sattı” dedi. Hiçbir savcı işlem yapmadı.”
İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİN OLDUĞU YERDE İNSAN HAKLARI KURUMU YOK
“Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kuruldu. Görevi; İnsan Hakları İhlallerini incelemek, soruşturmak ve takip etmekti. Ancak hemen bir KHK eliyle direk Cumhurbaşkanına bağlandı. Üyelerinin tamamı saray kadrosundan belirlendi. Kadınla erkeği eşit görmeyen ve bunu da açıkça ifade eden; ‘afedersin Ermeni’ diyerek Ermeni yurttaşlarımızı ötekileştiren; ‘işçinin fıtratında ölmek var’ ifadesini kullanarak işçi cinayetlerini meşrulaştıran; Türkiye’yi insan hakları ihlallerinde rekor kırdıran bir tek adama bağlanan insan hakları kurumu; nasıl insan hakları ihlallerini inceleyebilir? İktidarın ihlal ettiği insan haklarını, iktidar mensupları ortaya çıkarabilir miydi? Tabi ki hayır. İnsan Hakları kurumu önceden haber vererek cezaevleri ve karakol ziyaretleri yaptı, toplumsal davalara, görevi olmasına rağmen katılmadı. Kadın cinayetlerinde yoktu, işçi ölümlerinde yoktu. Yani İnsan Hakları İhlali nerede varsa; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu orada yoktu.”
TÜRKİYE GAZETECİ VE MUHALİF HAPİSHANESİNE ÇEVRİLDİ
“Dünya Adalet Projesi adlı kuruluş tarafından yayınlanan 2018 yılına ait ‘Hukukun üstünlüğü endeksinde’ Türkiye 8 sıra geriledi. Doğu Avrupa ve Orta Asya grubunda sonuncu sırada; Dünya’da ise 126 ülke içinde 109’uncu sırada yer aldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler'in her sene yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 157'nci ülke oldu. Türkiye son 12 yılda toplam 56 basamak düşüş yaşadı. Türkiye büyük bir gazeteci ve muhalif hapishanesine çevrildi. Mantar gibi hukuk fakülteleri açıldı. Bazılarına öğrenci bile kayıt olmadı. Kimisinde akademisyen yok. Hukuk fakültesi tabelası var ama çağdaş bir hukuk eğitimi yok. Bu durum iktidarın özeti gibiydi; adında adalet var ama içeriğinde adaletin esamesi yok”