Kadınlardan ‘İstanbul Sözleşmesi’ tepkisi


Mersin Kadın Platformu bileşenleri, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için devletlere sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara ve hükümetin sözleşmeden çekilme hazırlıklarına karşı protesto gösterisi düzenledi. Platform Sözcüsü Zübeyde Akpınar, 2014-2019 yılları arasında 94 kadının devlet koruması altındayken yakını erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çekerek, “Kadına yönelik şiddet her gün arttığı halde İstanbul Sözleşmesinin etkin şekilde uygulanmasını değil, kaldırılmasını gündeme getirenler bu cinayetlerin suç ortağıdır, her gün uğradığımız şiddetin failidir” dedi.

 

Tarih : 6 Ağustos 2020 Perşembe 11:49

Adem GÜNEŞ

Mersin Kadın Platformu bileşenleri, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için devletlere sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara ve hükümetin sözleşmeden çekilme hazırlıklarına karşı protesto gösterisi düzenledi.  Kushimato Sokağı’nda toplanan kadınlar Özgecan Aslan Barış Meydanı’na kadar yürümek istedi ancak polis kadınların yürümesine izin vermeyince kadınlar basın açıklamasını bir parkta yapmak zorunda kaldı. Her yaştan, farklı siyasi görüşlerden kadınlar olarak tek yürek, tek ses halinde “ kadınları değil, cinayeti engelle” “ susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” , “kadın cinayetleri politiktir “sloganları eşliğinde kadın cinayetlerine tepki gösterdiler.

SÖZLEŞME UYGULANMAZSA ŞİDDET ARTAR

Mersin Kadın Platformu adına açıklama yapan Zübeyde Sadırlı Akpınar, “Erkek şiddetiyle aramızdan ayrılan kadınların isimlerini ezbere sayıyoruz. Eğer İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, hayatta olabilirlerdi. Hayatlarımız için İstanbul Sözleşmesi uygulansın diyoruz! 2011 yılında Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni, diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke Türkiye olmuştu. 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 6’ncı Yılında ise iktidar 2011 yılında kendi imzaladığı Sözleşmeden çekilmeyi konuşuyor. 6 yılda kadın cinayetlerin de, kadına yönelik şiddette bu kadar artış olduğu halde sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasını değil kaldırılmasını gündeme getirmek devletin O gün kadınlara vermiş olduğu şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, failleri gerektiği şekilde cezalandırma sözünden vazgeçtiğini göstermektedir.2019 yılında Türkiye genelinde kadına yönelik şiddetle ilgili 4 bin 76 suç duyurusunun yüzde 82,4’üne yani 3 bin 357’sine ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verildi. İstanbul Sözleşmesi etkin bir biçimde uygulanmadığı için her yıl yüzlerce kadın şikâyet etmesine, karakola başvurmasına rağmen öldürülüyor. Fatma Altınmakas, akrabası tarafından tecavüze uğradı, bunun üzerine kocası onu öldürdü. Kürtçe çevirmen sağlanmadığından şikâyetinde darp edildiğini söyleyemedi. İstanbul Sözleşmesi etkin uygulanmış olsaydı şiddete uğrayan kadınların ihtiyaçlarına göre sosyal destek ve hizmetler sağlanabilecek ve Fatma Altınmakas belki de yaşıyor olacaktı” dedi.

KADINLAR YAŞAMAK İSTİYOR

94 kadının 2014-2019 yılları arasında koruma altında olmasına rağmen yakını olan erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken Akpınar, “Şiddete karşı etkin soruşturma yürütülmüş olsaydı o 94 kadın belki de yaşıyor olacaktı. Kadına yönelik şiddet her gün arttığı halde İstanbul Sözleşmesinin etkin şekilde uygulanmasını değil, kaldırılmasını gündeme getirenler bu cinayetlerin suç ortağıdır, her gün uğradığımız şiddetin failidir. İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin karalama kampanyalarına göz yumanlar, bizzat bu kampanyalara sözcülük yapar hale gelenler, kadınların, LGBTİ’lerin, göçmenlerin, mültecilerin, engellilerin, yaşlıların, çocukların haklarını tarikat ve cemaat çevreleriyle pazarlık konusu haline getirenler kadın cinayetlerinin, nefret cinayetlerinin, çocuk istismarlarının, göçmen, mülteci kadınlara dönük saldırıların suç ortağıdır. Biz kadınlar yaşamak istiyoruz. Bugün buradayız. Sadece burada değil; İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Hatay, Didim, Antalya, Adana, Kocaeli, Bursa, Ayvalık, Altınoluk, Tuzluçayır, Batıkent, Bodrum, Datça, Bartın, Çanakkale, Balıkesir, Aydın, Manisa, Muğla, Eskişehir’de sokaktayız. İstanbul Sözleşmesi, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bir insanın cinsiyeti üzerinden şiddete ve baskıya uğramasının önlenmesi, şiddete uğrayanların korunması ve faillerin gerektiği şekilde cezalandırılması için devletlere yol haritası çizen, atılması gereken somut adımlar konusunda kılavuzluk eden uluslararası bir metindir. Türkiye’nin de kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nin hazırladığı sözleşme, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır” ifadelerini kullandı.

TEMMUZ’DA 36 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ!

 İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir söz olduğunu hatırlatan Akpınar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu ‘sözden dönmek’, günde en az 3 kadının öldürüldüğü, bilindiği kadarıyla yılda 28 bin 360 çocuk istismarının yaşandığı, nefret cinayetlerinin işlendiği bir ülkede kadınları ve çocukları ve LGBTİ'ları ateşe atmaktır, sadece Temmuz ayında 36 kadın öldürüldü, öldürülen 36 kadının üçte biri evli olduğu erkek tarafından öldürüldü! Aileyi yıkan sözleşme değil, erkek şiddetidir. Sözleşmeden çekilmek, sözleşmenin referans aldığı ve Türkiye’nin de taraf olduğu tüm diğer temel insan hakları belgelerini de tartışmalı hale getirmek, kadınların mücadeleyle kazandığı tüm hakları tartışmaya açmak demektir. Sözleşmeden çekilmek, ‘Kadınlarla erkekler fıtratları gereği eşit değildir’ sözüyle her fırsatta saldırıya uğrayan haklarımızın, yasal güvencelerimizin tümüyle terk edileceğinin dünyaya ilan edilmesidir. Kadınların mücadele ile kazandığı İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini bir partinin yönetim kurulunda yani AKP MYK'sında karar altına almak isteyenlere haklarımız ve hayatımız için bir araya gelerek, sesimizi birleştirebileceğimiz her yöntemi kullanarak yanıt verdik. Bu kararın tartışılacağı toplantının ertelenmesini kadınların bu mücadelesi, birlikteliği ve kararlılığı sağladı. Mücadelemizin geri dönüşü yok! Sadece sözleşmenin iptali gündeminin ortadan kalkmasını değil, sözleşmenin devleti yapmakla yükümlü kıldığı tüm koruma, önleme, tazminat, çok dilli ve anadilinde destek, eşitlik politikaları geliştirme ve uygulama sorumluluklarının da hemen yerine getirilmesini istiyoruz! İstanbul sözleşmesi yaşatır.”

HDP’Lİ KURTULAN: “HEM DİL UZATILIYOR, HEM EL UZATILIYOR”

 Mersin Kadın Platformu’nun eylemine katılan HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ise, hem parlamentoda, hem sokakta İstanbul Sözleşmesi için mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Kurtulan, “İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak görür, ayrımcılık olarak görür ve devletlere zihniyetini değiştir, ne yaparsan yap kadına şiddeti engelle der. Kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmesi mümkün değildir. Kadınlar direndi, İstanbul Sözleşmesini imzala dedi. Şimdi de hem dil uzatılıyor, hem el uzatılıyor. Kadınlar buna müsaade etmeyecektir” ifadelerini kullandı.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA