(Allah’ım! Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. Fâtiha Sûresi ﴾ 6-7﴿
Gerçekte hayat o kadar kısa ki dün gitti, anı yani şimdiki zamanı yaşıyoruz, yarının geleceğin bize gelip gelmeyeceği de meçhul.
Bu yazıyı okuyan okuyucuların her biri bu yazdıklarımı okuyunca bana hak verecektir, eminim. 20 sinde olanda 30 unu aşan da 40 ında dolaşanda 70ini bulanda aynı çizgi de buluşacaktır.
Ruh bir elbisenin içerisinde ki bu elbisenin adı bedendir, zamana asıl mukayyed (kayıtlı) olan bedenin kendisidir.
Bu nedenle kısa sayılabilecek dünya hayatında beynimizin internette dolaşan bir kısmı doğru fakat çoğu yalan ve yanlış bilgilerle dolduğunu görüyoruz.
İşimize yaramayan maddi veya manevi getirisi olmayan hiçbir şeyi sokmayalım hayatımıza. İyiyi, doğruyu, güzeli seçip almaya çalışalım. Bir markette, AVM de, Pazar yerlerinde yaptığımız gibi.
Rabbim bizleri onların yolundan uzak eylesin ve Nimet verdiklerinin yoluna iletsin.
SON GÜNLERDE YAŞANANLAR
Netanyahu' nun "TSK'nın Suriye'de Üs Kurması Bizim İçin Tehlikeli" çıkışından sonra, anlaşılan o ki yakın bir gelecekte bu kavimle karşılaşmamız dolaylı veya direkt kaçınılmaz olacak. Aslında dolaylı olarak karşılaşıyoruz fakat bu karşılaşma yakında doğrudana evrilecek gibi duruyor.
Garip bir dönemden geçiyoruz ve inanılmaz olaylar yaşarken kimsenin kimseye ‘’dur, yapma’’ demediği bir dönemde yaşıyoruz. Bu da düşmanlara çok kötü sinyaller veriyor. İslam toplumları genel anlamda sınıfta kaldı. Cılız birkaç ses, biraz yardım kolisi yaraların kapanmasına merhem olmaz. Müslüman dünyasının sabrının sonu yok gibi görünüyor. Mazlumların ahı arş-ı âlâyı titretirken bizim ahali seyirci pozisyonunda çok üzücü.
İsraillilerin İçlerinde insaf kırıntısı kalanların bile artık vicdanları olanlara tahammül etmiyor. İsrail'de hava kuvvetlerindeki muvazzaf ve emekli askerlerin esir takası için Gazze'ye yönelik saldırıların durulması çağrısına yönelik destekler artmaya devam ediyor. Hava kuvvetlerinin ardından dün deniz kuvvetlerinden emekli askerlerin yanı sıra bir kısmı muvazzaf olan zırhlı birlik askerleri de benzer çağrı yaptı. İsrail askeri istihbarat biriminde görevli bir grup yedek asker de bu sabah esir takası için Gazze'ye saldırıların durdurulması çağrısına desteğini açıkladı.
Netanyahu ise sosyal medya hesabından yayımladığı yazılı mesajla, esir takası için Gazze'ye saldırıların durdurulması çağrısı yapan askerleri hedef aldı. Mektupta imzası olanları "yabani ot olarak" niteleyen Netanyahu, esir takası için Gazze'ye saldırıların sonlandırılması çağrısı yapanları, lideri olduğu sağcı hükümeti "devirmeye çalışmakla" suçladı. Bu askerlerin gönderdiği mektup Gazze Kasabı Netanyahu'yu çıldırtmış durumda. Dünya şu an böyle hasta ruhlu yaratıkların egemenliğinde nereye savrulur bilinmez.
GEREKSİZ BİLGİLER ÇAĞINA HOŞ GELDİNİZ
Hepimiz tek beden ve tek bir dil haline gelsek muhtemelen topluca bu durumdan yani gereksiz bilgilerin varlığından ve zamanın darlığından şikâyet ederdik. En zengini de en fakiri de en güzeli de en uzunumuz da en kısamız da belli ki bu dertlerden şikayetçi.
Kiminle sohbet etsem zamanın bereketsizliğinden ve yetersizliğinden şikayetçi. Hakikaten de yapacak o kadar çok iş var ki, eve döndüğümde artık yarına hallederim dediğim birçok işle eve dönüyorum. Gerçi mezarlık aklında binlerce iş, önünde uzun bir gelecek olduğunu düşünenlerle dolu. Eh biz de farkında olsak da olmasak da sıramızı bekleyenler güruhundayız.
Komşunun 33 yaşındaki kızının vefatı ve bizden bin kilometre uzakta olup kalbimize çok yakın olan Gazzeli kardeşlerimiz yavrularıyla, eşleriyle beraber aramızdan ayrılırken biraz incelip bunları düşünceye dalıyor insan.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Amy Pope, ‘’Gazze'ye 1 aydan uzun süredir insani yardımların ulaşamadığını ve burada hiçbir yerin güvenli olmadığını kaydetti. Maalesef Gazze depremden çıkmıştan beter olmasına rağmen hiçbir yardım ulaştırılmasına izin dahi verilmiyor.’’ Şeklinde açıklamalar yapmış.
Yani durum aklımıza sığıştıramayacağımız ölçüde, inanılmaz derecede vahim.
Kahraman Milletimiz bin yıldan beri İslam’ın sancağını bir an olsun elinden bırakmamış, İslam’ın en önde ve ileri şekilde bayraktarlığını yapmıştır. Tarihi sorumluluğumuz bu rolü yakın gelecekte yeniden üstleneceğimizi gösteriyor.
Aynı zamanda şer ve fitne odakları da yapmaları gereken tahribatı en ileri dereceye götürmekten çekinmiyorlar. İsrail haddini aşıyor başta Gazze’de, Filistin’de, Suriye'de, Ortadoğu da ve hatta tüm dünyada taşlar yerinden oynuyor. Unutulmaması gereken bir kural “Küfür devam eder, zülüm devam etmez.”
Mağfireti çok her şeye istediğini yapabilecek olan Galip ve Hâkim olan Rabbimizin Lütfu ve keremine güveniyor ve Ona sığınıyoruz.
İNSAN VE ÖTESİ
Kendini beğenmek insanın özünde, yaratılışında olan bir hastalıktır. İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır öyleyken en mağruru da odur. Şurada, dünyanın çamuru ve pisliği içinde oturduğunu, evrenin en kötü, en ölü, en aşağı katında, göklerin kubbesinden en uzakta, üç cinsten yaratıkların en kötü haldekileriyle birlikte, dünya evinin en alt katına bağlı ve çakılı olduğunu bilir, görür ve yine hayaliyle, aydan yukarılara çıkıp gökleri ayaklarımın altına indirmek sevdasıyla yaşar. (Montaigne DENEMELER sf.63)
16. asırda yaşayan Fransız yazarın yazıları da genel hatlarda pek değişen bir şey olmadığını gösteriyor. Montaigne’ye asrımızdan seslenmek mümkün olsaydı, üzülme dostum, ‘’Güneşin altında değişen bir şey yok’’ derdim.
Yine yeni bir yazıda beraber olmak dileğiyle hoşçakalın, mutlu kalın, sağlıcakla kalın.
Faruk RİFAİOĞLU