Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şubesi, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Hem eğitimdeki sıkıntıların hem de öğretmenlerin sorunlarının dile getirildiği toplantıya: Şube Başkanı Seher Emre, Şube SekreteriAylin Koçoğlu, Şube Mali Sekreteri Selçuk Geçgel, Şube Örgütlenme Sekreteri Emine Karataş, Şube Özlük Hukuk Sekreteri Ersin Yay, Şube Eğitim Sekreteri Talat Algan ve Şube Basın Yayın Sekreteri Bülent Donbaloğlu katıldı.
ÖĞRETMENİN SORUNLARI ÇÖZÜLMEDEN EĞİTİMİN SORUNLARI ÇÖZÜLEMEZ!
Toplantıda konuşan Şube Başkanı Seher Emre, “Şimdiye kadar eğitimin kronikleşmiş sorunlarına eğilmeyip çoğunlukla makyaj niteliğinde düzenlemeler yapan Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ana sorunlarına ve onların çözümlerine odaklanmak yerine, bu sorunların etrafından dolanmaya devam etmektedir. Neredeyse tümü borç batağında olan eğitimciler, gelirleri zaten çok düşükken ekonomik krizin faturasını ödeyen meslek grubu haline gelmiştir. Eğitimcinin anasının ak sütü gibi hakkı olan 3600 ek gösterge de, seçim vaatleri sıralarken dillerinden düşürmeyen yöneticiler tarafından şimdi anılmaz olmuştur. Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunlar daha da derinleştirmiştir. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Yaklaşık 450 bin ataması yapılmayan öğretmen varken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
BAKANLIĞI AYNI HATALARI YAPMAMASI İÇİN UYARIYORUZ
Covid-19 nedeniyle bazı sınıflarda yüz yüze eğitimin başlatılması sonrasında yaşanan vaka artışlarına bağlı olarak yeniden uzaktan eğitim uygulamasına geçileceği açıklandığını hatırlatan Emre, açıklamasına şöyle devam etti: “Vaka sayılarındaki artışın sadece bir gerekçesi olan yüz yüz eğitim sürecinde tüm uyarılara rağmen hükümet tarafından gerekli tedbirler alınamamış, personel ihtiyaçları, temizlik malzemesi temini gibi pandemi açısından olmazsa olmaz ihtiyaçlar Bakanlıkça karşılanmadığı gibi başlangıçta söylenen öğrencilere ücretsiz maske dağıtılması da hayal olmuştur. Tüm bu vurdumduymaz tavırlar ve tedbirsizlikler öğrenci, öğretmen ve ailelerinin Covid-19’a yakalanmalarına yol açmış, sağlık sorunları ve hayatların kaybedilmesi ile sonuçlanmıştır. Gelinen noktada yeniden yüz yüze eğitime ara verilerek uzaktan eğitime geçiş kararı alınmıştır. Tabii ki eğitim de sağlık kadar önemlidir fakat eğitimin yapılabilmesi sağlıklı koşullarda ve sağlıklı bireylerle mümkündür. Bakanlığı aynı hataları yapmaması için uyarıyoruz. 31 Ağustos 2020’de başlayan süreçte Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitimde de başarılı bir sınav verememiştir. Yapılan yanlışlıklar ve çözüm önerileri noktasında hazırladığımız raporları Bakanlığa ulaştırdığımız halde sonuçsuz kalmıştır. Eğitimin uzaktan yöntemlerle yapılabilmesinin ya da yeterli verim alınabilmesinin imkânsızlığı ortadadır. Eğitim okullarda ve yüz yüze mümkündür. Fakat gelinen koşullarda pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime imkân kalmamıştır. Uzaktan eğitim süreci yönetilirken fırsat eşitliği temel alınmalıdır. Bunun için tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi sağlanmalıdır. Öncelikle tüm öğrencilerin uzaktan eğitimin temel aracı olan bilgisayar/tablet gibi cihazları karşılanmalıdır. Öğretmen ve öğrencilere vergilerin sıfırlanması gibi yöntemlerle teşvikler uygulanarak cihaz teminleri kolaylaştırılmalıdır. İmkanı olmayan tüm öğrencilere ücretsiz tablet dağıtımı hızla gerçekleştirilmelidir. Öğrencilere verilen ve EBA dışında kullanılamayan ücretsiz internetin yetersizliği ortadadır. Öğretmen ve öğrencilere yönelik ücretsiz ve sınırsız internet uygulaması getirilmelidir. Öğrenci ya da öğretmenlerin sabahtan akşama kadar ya da gece geç saatlere kadar bilgisayar başında bulunmalarının pedagojik olmadığı hatta sağlık açısından da sakıncalı olduğu ortadadır. Bu nedenle uzaktan eğitimde yapılacak ders sayıları azaltılmalı, ders saatleri mesai saatleri ve günleri dışına taşmamalıdır.”
MEB, ÇOCUKLARIN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATACAK KARARINDAN GERİ DÖNMELİDİR
Tüm eğitim kademelerinde pandemi ve sağlık gerekçeleriyle 04.01.2021 tarihine kadar ara verilmişken akşamdan sabaha alınmış bir karar ile okul öncesi eğitim kurum ve sınıflarının yeniden açılmasının, eğitim öğretim süreci ile ilgisinin olmadığını öne süren Emre, “Okul öncesi eğitimi olmazsa olmaz gören bir Bakanlık söz konusu ise öncelikle okul öncesini zorunlu eğitim kapsamına alması gerekirdi ki; yıllarca talep ettiğimiz halde bunu gerçekleştirmemiştir. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda, Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan tedbirlerle ilgili İçişleri Bakanlığı’nın genelgesi ortada iken ve 20 yaş altı vatandaşlara yönelik sokağa çıkma kısıtlaması söz konusu iken, okul öncesi eğitim kurumlarını açmaya yönelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararın bilimsel açıdan izahı yoktur. Bu karar, Bakanlığın okul öncesine bakış açısının da ispatıdır. Fakir Baykurt’un dediği gibi, “Öğretmenler egemen sınıfların emir kulu ya da yönetici tabakaların çocuk avutucuları değildirler.” Bugün okuma yazma öğrenme aşamasında olan ilkokul 1. sınıflarda, geleceklerini belirleyecek sınavlara hazırlanan 8. ve 12. sınıflarda dahi eğitime ara veren Bakanlığın okul öncesini yeniden açması kabul edilemez” şeklinde konuştu.
“ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 60'I GELECEKTEN ÜMİTSİZ!”
Eğitim-İş Sendikasının her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde yaptığı araştırmanı sonucunu da kamuoyuna açıklayan Emre, “Bu yıl her zamankinden daha acı sonuçlar vermiştir. 5.514 öğretmenle çevrimiçi görüşmeler yapılarak, anahtar sorular sorularak yapılan araştırmada ortaya çıkan çarpıcı veriler özetle şöyledir: Araştırmaya katılan öğretmenlerin %83’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını düşünüyor. Diğer tüm sebeplerle birlikte öğretmenlerin %93’ü öğretmenliğin saygın bir meslek olma özelliğini kaybettiği konusunda hemfikir. Araştırmaya dahi olan öğretmenlerden ebeveyn olanların %63’ü çocuklarının gıda ihtiyaçlarını, %73’ü çocuklarının kılık kıyafet ihtiyaçlarını, %47’si çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayamıyor. Hal böyle olunca araştırmaya katılan öğretmenlerin %86’sı çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor. Öğretmenlik, kültürel anlamda sürekli beslenmeyi gerektiren bir meslek olmasına rağmen, araştırmaya göre; öğretmenlerin yaşadığı geçim sıkıntısı, sosyal ve kültürel hayatlarını da bitirmiş durumda. Öğretmenlerin %84’ü son bir yılda hiç tiyatroya, %73’ü ise son bir yılda hiç sinemaya gidememiş. %92’si her gün bir gazete, %62’si her ay bir kitap bile alamıyor. Senenin yorgunluğunu atmak, dinlenmek de öğretmene lüks sayılanlardan. Öğretmenlerin %89’u otellerde tatil yapamıyor. Tatili evinde ya da köyünde geçiren öğretmenlerin oranı ise %86. Korona kapsamında eğitim kurumları bir kapanıp bir açılır ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tüm önlemlerini aldığını söylerken, öğretmenler aksi görüşte birleşiyor. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %80’i covid salgını sürecinde Milli Eğitim Bakanlığını başarılı bulmuyor. Tüm aksaklıklara, uyarılara rağmen bir türlü geliştirilmeyen, tökezleyen uzaktan eğitim de öğretmenlerin başarısız buluğu MEB icraatlarından. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %80’i uzaktan öğretimin başarılı olmadığını ifade ediyor” dedi.
“ÖĞRETMENLERİN DURUMU DÜZELTİLMEDEN EĞİTİM DÜZELEMEZ”
Eğitin-İş Adana Şube Başkanı Seher Emre, konuşmasının sonunda talep ve önerilerini şöyle sıraladı: “Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırı altında ücret almalarına son verilmelidir. Eşit işe eşit ücret kapsamında ek ders adaletsizlikleri giderilmeli, diğer çalışanlara verilen ek ödeme öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına da verilmelidir. 3600 Ek gösterge hemen verilmelidir. Çalışanların üstündeki vergi yükü (vergi dilimi) en fazla %10 olmalıdır. Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli, kadrolu güvenceli atama yapılmalıdır. Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakat kaldırılmalı, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakat esas alınmalıdır. Öğretmenlerin aile bütünlüğü, yer değiştirme adaletsizliği sorunları çözülmelidir. Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenlerin iş güvencesini sağlayacak, mesleki saygınlığı güçlendirecek şekilde düzenlenmelidir. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmalıdır. Uzman/Başöğretmen adaletsizliği giderilmeli, bu unvanlar kaldırılarak 5 yılını dolduran öğretmenlere Uzman Öğretmenlik, 10 yılını dolduran öğretmenlere baş öğretmenlik tazminatı ödenmelidir. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bir maaş ikramiye verilmelidir. Öğretmenlerin ek ders ücretleri en az 25 TL olmalıdır. İnternet hizmeti öğretmenlere ücretsiz olmalıdır. Öğretmenlere toplu taşıma araçları ücretsiz olmalıdır. Öğretmenlerin sınav görev ücretleri en az iki katına çıkarılmalıdır. Öğretmenlere temsil tazminatı ödenmelidir. Lojman imkanı olmayan yerlerde eğitim çalışanlarına kira yardımı verilmelidir. Çocuk yardımları artırılmalıdır. Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grevli toplu sözleşme hakkının tanınması şarttır! Ülkesi için parlak bir gelecek düşleyen herkes bilmelidir ki o güzel günler, ancak öğretmenlerin hayat telaşına düşmeden, baskı görmeden, kendilerini sadece işlerine adayarak çalışabileceği günler sayesinde gelecektir. Tüm olumsuzluklara rağmen Başöğretmen Atatürk'ün dediği gibi "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller" yetiştirmek için canla başla çalışan öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor; öğretmenleri bir gün değil her gün gülebileceği günleri örmek için mücadelemize güç vermeye davet ediyoruz.”