Adem GÜNEŞ
Mersin Barosu yönetim kurulu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların katılımıyla Mersin Baro odasında yapılan basın açıklamasında Azerbaycan’daki avukatlara yapılan baskı ve tehditleri dile getiren Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “24 Ocak 1977’de 4 avukatın sadece mesleklerini ifa ettikleri için katledilmesi üzerine her yıl 24 Ocak’ta düzenlenen ‘Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün onbirincisi bu yıl, Uluslararası Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH) ile Avrupa Barosu İnsan Hakları Enstitüsü (İDHAE) tarafından Azerbaycan’daki avukatlara ithaf edilmiştir. Önceki yıllarda ise Tehlikedeki Avukatlar Günü; Çin, Filipinler, Honduras, İran, İspanya / Bask ülkesi, Kolombiya, Mısır, Pakistan ve Türkiye’ye ithaf edilmişti. Ülkemizde ve dünyanın başka ülkelerinde yönetenler, bir yandan sözlerinde hukuku yüceltirlerken, diğer yandan uygulamalarında halkın hak arayışlarını ve taleplerini etkili şekilde hayata geçirmeye çalışan avukatları sınırlandırmaya çalışıyorlar. Yönetenler ile halkın hak ve özgürlükleri ne derece çatışma içinde ise avukatlar da o derece hedefte ve tehdit altındalar” ifadelerini kullandı.
“AZERBAYCAN BAROSU, AVUKATLARIN RUHSATLARINI DERHAL İADE ETMELİ”
Avukatlık mesleğini ifa ettikleri için tacize uğrayan, susturulan, baskı gören, tehdit edilen, zulme uğrayan, yargılanan, bazı ülkelerde işkence gören ve katledilen meslektaşları için bir araya geldiklerini kaydeden Yeşilboğaz, “Avukatların korunmasını sağlayabilecek yol ve yöntemlerin geliştirilmesi ve bu tartışmalardan sonuç alınması için sesimizi yükseltiyoruz. Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde bu kez özellikle, Azerbaycanlı avukatların durumlarına dikkat çekmek istiyoruz. Azerbaycanlı birçok meslektaşımız, insan hakları ihlalleri ile ilgili soruşturmaları ve davaları takip etmeleri ve bu alanda çalışmaları sebebiyle hedef olmuşlardır ve disiplin uygulamaları veya ceza davaları ile mesleklerini yapmaktan alıkonulmaktadırlar. Bu durum sadece kendilerini değil, serbest olarak avukatlık mesleğini yerine getirmeye çalışan tüm avukatları tehdit etmektedir. Aynı zamanda, tüm vatandaşların koşulsuz olarak avukat yardımından yararlanma hakkı ve adil yargılanma hakkı tehdit altındadır. Azerbaycanlı yetkililer tarafından bağımsız avukatlara uygulanan zulüm ve karşı karşıya bırakıldıkları taciz, ceza yargılaması, barodan keyfi ihraç gibi uygulamalar son yıllarda yoğunlaşmıştır. Bu tür uygulamalar ile avukatlar, kamuoyunda bilinen ve özellikle insan hakları ihlalleri ile ilişkili ve politik anlamda hassas davaları yürütmekten engellenmeye çalışılmaktadırlar. 2019 yılında Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI) Azerbaycan Barosu’nu, keyfi gerekçelerle barodan ihraç edilen tüm insan hakları avukatlarının ruhsatlarını derhal iade etmeye ve Azerbaycan’da avukatlık mesleğinin bağımsızlığını baltalamak yerine korumaya çağırmıştır” şeklinde konuştu.
“HAKSIZ VE KEYFİ DİSİPLİN UYGULAMALARI DEĞİŞMELİDİR”
Yeni bir yasal düzenleme ile avukatların mesleklerini ifa etmesinin önüne geçilmek için girişimler bulunulduğunu, Azerbaycan Barosu’na kayıtlı olmayan avukatlar ile stajyerlerin, avukatlık mesleğini ifa etmelerinin önüne geçildiğini iddia eden Yeşilboğaz, Azerbaycanlı yetkililere çağrıda bulunarak, “Azerbaycan; Avukatlara yönelen baskı ve tehditlere ve keyfi uygulamalara son vermeli ve vatandaşların haklarının güvencesi olan avukatların serbest çalışmalarının önündeki tüm engelleri kaldırmalıdır. Avukatlar barodan ihraç edilme ve hapsedilme gibi haksız ve hukuka aykırı şekilde cezalarla karşılaşmadan mesleklerini ifa edebilmelidirler. Tüm devlet kurumları ve barolar avukatların faaliyetleri sebebiyle tehditten, tacizden ve diğer hukuk dışı müdahalelerden korunmasına ilişkin adımlar atmalıdır. Avukatların ifade özgürlüğünü kısıtlayan etik kurallar değiştirilerek AİHM’nin avukatların ifade özgürlüğüne ilişkin içtihatlarına uygun hale getirilmelidir. Azerbaycan Barolar Birliği, Azerbaycan Barosu, avukatların meslek örgütü olduğunu hatırlayarak meslek örgütü olarak bağımsızlığını tesis edecek adımları atmalıdır. Azerbaycan Barosu, avukatlık faaliyetinin serbest yürütülmesini tehdit eden ve müvekkillerinin haklarını savunmak için çalışan avukatları baskı altında tutan haksız ve keyfi disiplin uygulamalarını değiştirmelidir” dedi.
“BU GÜNLERİ BİR GÜN MUTLAKA AŞACAĞIZ”
Tehlikedeki avukatlar çemberinin her geçen gün genişlediğini ifade eden Yeşilboğaz, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Tehlikeli değiliz, tehlikedeyiz! Türkiye’de de avukatlar hiç olmadığı kadar tehlike ve tehdit altında. Bunun en somut ve en korkunç örneğini tüm dünya bu ülkenin başkentinde izledi. 2013 yılında FETÖ projesi olarak ortaya çıkan ve siyasi iradenin yasalaştırdığı ‘Baroları böl, parçala, yönet’ ve ‘savunmayı susturma’ projesine hayır demek için kendi illerinden savunma yürüyüşü başlatan baro başkanları, bu ülkenin başkentinin girişinde polis barikatıyla, tekmeyle, yumrukla, biber gazıyla karşılandı. Baro başkanları bu ülkenin başkentine sokulmadı, gözaltına alındı. Ancak biz avukatların özgür, bağımsız, gür sesi ve mücadelesi, savunmanın gücünün üstünde hiçbir otoriter güç olmadığını bir kez daha göstermiştir. Avukatlar tehlikede çünkü; savunma hakkının sınırları her geçen gün daha da daraltılmakta, avukatlarımız maalesef her gün bir soruşturma tehdidi altında mesleğini yapmaktadır ve asılsız iddialarla tutuklanmaktadır. Ülkemizde avukatların sırf müvekkilini savundukları için tutuklanması, müvekkilleriyle özdeşleştirilerek adliye koridorlarından, mahkeme salonlarından darp edilerek yaka paça çıkarılması, avukatların içinde bulunduğu tehlikenin vahim boyutunu göstermektedir. Avukatlar tehlikede çünkü; cübbelerimizi kimsenin önünde iliklemeden sırtımızda taşıyoruz. Bizler adalet için, demokrasi için, laiklik için güçler ayrılığı için, silahların eşitliği için, bağımsız, tarafsız, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü için haykırıyoruz. Avukatlar tehlikede çünkü; hak arama özgürlüğünün sesi avukatların, hiçbir baskıya boyun eğmeyeceği, mesleğini özgürce yapabileceği günlere geri dönmek için mücadelesinden asla vazgeçmeyeceği bilinmektedir. Adalet aramanın suç olduğu bir ülkede, avukatlar her daim tehlike altındadır. Avukatlar tehlikede ise adalet de tehlikededir. Adalet tehlikedeyse, insanların insanca yaşam güvencesi de, kadınlar da, çocuklar da, doğa da tehlikededir. Barolar ve avukatlarımızla birlikte vermiş olduğumuz mücadele ile bu günleri mutlaka bir gün aşacağız. Savunmanın şeklen var olduğu bir yargıyı asla kabul etmeyeceğiz. Tüm meslektaşlarımız ile dayanışma ve birlik içinde mücadelemizle bölünmedik, bölünmeyeceğiz. Azerbaycan'da temel hak ve özgürlüklerin uygulanması için tehditleri göze alarak baskı altında avukatlık faaliyetini sürdürmeye çalışan meslektaşlarımızı selamlıyor, dünyanın dört bir yanında onlarca ülkedeki diğer meslektaşlarımız ile birlikte yanlarında olduğumuzu duyuruyoruz.”