Necdet TAŞ
Bir dizi programa katılmak üzere Mersin'e gelen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, meyve sebze ihracatçıları ile balıkçı, üreticiler ve üretici temsilcileriyle buluştu. Akdeniz İhracatçı Birliklerinde gerçekleştirilen toplantılarda Bakan Pakdemirli'ye Mersin Valisi Ali İhsan Su, AK Partili ve MHP’li Mersin milletvekilleri ile ilgili protokol üyeleri eşlik etti.
MERSİN’DE ÇOK CİDDİ ÜRÜNLER YETİŞİYOR
Burada Mersin ile ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, Mersin’de çok ciddi ürünler olduğunu söyledi. Mersin'in birçok üründe Türkiye birincisi olduğunu kaydeden Pakdemirli, “Muz, limon, yenidünya, keçiboynuzu, kabak, çilek, erik, bademde Türkiye birincisi. İkinci sırada olduğu birçok ürün var. Şeftalisi, biberi, hıyarı, kaysısı, patlıcanı gibi. Son 19 yılda Mersin’e 15 milyar liralık bir yatırım ve destek yapmışız bakanlık olarak. Tabi bu sadece tarım tarafında yapılan yatırımlar. Verdiğimiz tarımsal destek kadar aslında üretimde geliyor. Mersin hakikaten 19 yılda gerçekten üretimini 9 misli artırmayı başarmış nadir kentlerimizden bir tanesidir. Birçok ilimize gittiğimizde ya 4 misli, ya 5 misli büyümüşken Mersin üretimini 9 misli artırmış. Kırsal kalkınma için binin üzerinde projeye 500 milyona yakın hibe vermişiz. Ormancılık alanlarında 350 milyonun üzerinde fidan dikimi gerçekleşti. 32 bal ormanı, 34 mesire yerimiz, 6 binin üzerinde aileye 100 milyonun üzerinde Orköy kredisi ve 402 köyde 1,5 milyon gelir getirici tür fidanı diktik. Mersin’e sulamada son 19 yılda 8 milyarlık bir yatırım yapıldı. Son 3 yılda Mersin’e harcadığımız para 500 milyonun üzerinde. Bugüne kadar 8 baraj, 11 gölet ile 2 içme suyu bitirdik. 48 sulama tesisi, yaklaşık 135 bin dekar sulama alanıyla senelik 300 milyonun üzerinde zirai gelir artışı sağladık. 74 taşkın koruma tesisi inşa ettik ve 132 yerleşim alanı ile 25 bin dekar alan taşkınlardan korundu” dedi.
“MERSİN 42 İL ARASINDA EN FAZLA DESTEK VERDİĞİMİZ 5’İNCİ İLİMİZ”
Mersin’e müjdelerde veren Pakdemirli, “Mersin’e gelip müjde vermeden gitmek olmaz. Destek bizden, gayret sizden, bereket Allah’tan. Bitkisel üretimle ilgili müjdelerde, Mersin’e şu ana kadar ilk 10 ayda 100 milyon üretim desteği ödedik. 15 tane yeni proje başlatıyoruz. Kırsal kalkınma açısında da Mersin 42 il arasında en fazla destek verdiğimiz 5’inci ilimiz. Mersin bu konuda iyi çalışıyor ve daha iyi çalışırsa ilk 3 içine de girebilir. 10. başvuru kapsamında 263 milyon yatırım tutarı olan 35 projeye de 101 milyonluk hibeyi onayladık. Ayrıca meslek mensuplarımıza uzman eller projesi kapsamında 100 bin liralık hibe veriyoruz. Mersin’e bu müjdelerimiz hayırlı ve uğurlu olsun. 2021 yılında ormancılık alanında 40 milyon yatırımla 10 proje yapacağız. 17 milyon fidan dikeceğiz, 5 milyon fidanı burada üreteceğiz. 2 bal ormanı kuruluyor. 7 mesire yeri tesis ettik. 240 aileye 11.4 milyon Orköy kredisi ve hibe desteği verdik. Çok büyük iller bile Orköy kredisinden 4-5 milyon alırken, Mersin 11.4 milyon alıyor. Ancak buna da bir ekstra Orköy kredisi olarak 3 milyon daha Mersin’e pozitif ayrımcılık yapacağız. Yine 400 dekar alanda zeytin fidanlığı ile gelir getirici orman tesisimiz var. Bunu da arttırmamız mümkün. Bölge müdürümüz yeterli alan bulduğu anda bunu da artırırız. 5 köyde 2 B çalışmamızı yapacağız. 8 köy, 300 dekar alanda tıbbi aromatik bitki bahçesi tesisi, 2 eko turizmi projesini hayata geçiriyor olacağız. Sulama alanında Mersin’e 2.8 milyar maliyetli tam 18 tane projeyle geldik. Birincisi 7 göleti 2021 başında tamamladık. Bu yılsonunda Sorgun ve Aksıfat Barajı da su tutmaya başlayacak diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
GIDA FİYATLARI DÜNYANIN HER YERİNDE ARTTI
Bakan Pakdemirli, meyve sebze ihracatçıları ile balıkçı, üreticiler ve üretici temsilcileriyle buluştu. Burada konuşan Bakan Pakdemirli, pandemiyle beraber dünyada bazı problemlerin ortaya çıktığını söyledi. Tüm dünyada emtia fiyatlarının ciddi anlamda arttığını kaydeden Pakdemirli, “Tüm girdiler artıyor. Sadece gıda maddeleri değil tüm emtialar artıyor. Aslında bizim öngörümüz yavaş yavaş pandeminin bu yaz, bu sonbaharda dünyayı terk edeceği üzerineydi. Ancak görünen o ki, bu pandemiyle bir süre daha yaşamak zorunda kalacağız. İster istemez bunların getirdiği riskler, endişeler, dünyada endişe olmaya devam ettiği sürece dünyada gıdayla ilgili veya tarımsal ürünlerle ilgili çok hammadde fazlası olmasına rağmen maalesef genel fiyat yapısıyla alakala bir süreç yaşıyoruz. Burada üreticinin de tüketicinin de etkilendiği durumlar var. Sadece üretimimizi etkileyen faktörlerden bir tanesi pandemiyle diğer taraftan da Mersin belki o kadar etkilenmedi ama İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir kuraklık yaşandı. Özellikle bu seneki üretimimize yansıyan bir kuraklık yaşadık. Yani birçok küresel faktörlerden dolayı bazı problemleri yaşadık. Bunları üreticimize ve tüketicimize minimum seviyede yansıtmak için çabamız sürüyor. Su herkes için önemli. Su herkes için önemliyken bizim sektörümüz için çok çok önemli. Dünyadaki tatlı su kaynaklarının yüzde 70’ini tarım kullandığına göre bu alanda da çaba ve gayretimizi devam ettiriyor olmamız lazım. Özellikle tabi artan bütün emtia fiyatlarıyla beraber hem besicimiz hem süt üreticimizi ister istemez bu işlerden de etkileniyor. Bu konuda yem satışlarımız da devam ediyor. Tabi bunu piyasa fiyatlarının çok altında fiyatla satıyoruz. Küresel belirsizlik ister istemez emtia fiyatları kadar gıda fiyatlarını arttırdı. Bununla alakalı tüm dünyada bizdeki problemlerin benzeri var. Yani fiyatlar artıyor, tüketici burada çok ciddi etkilenmiş durumda. Neler yapılabilir kısmı tüm dünyada konuşuluyor. Bizde bunu gıda komitesinde konuşuyoruz. Bütün tedbirleri alarak üreticiyi sürekli olarak sürdürülebilir bir şekilde, karlı bir şekilde üretime devam ettirmek ama aynı zamanda tüketiciyi de ürünlere ulaşılabilir fiyatla aldırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
"30 YIL SONA GIDAYA OLAN TALEP EN AZ YÜZDE 60 ARTACAK"
Tarımın son 12 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü dile getiren Pakdemirli, "Son 3 yılda biz hiçbir üreticimize sahada zarar verecek şekilde fiyatlarımızı oluşturmayacağız dedik ve sözümüzü tuttuk. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Fiyatlar artabilir, girdiler artabilir ama bunlarda alım fiyatlarını ayarlayacağız, bunun için hiç merak etmeyin. Siz sadece üretmeye devam edin. Biz ek bir destek olacak bütçe sağlayabilirsek ek destek olmaya devam ederiz. Buradaki en büyük destek ürün fiyatının doğru bir şekilde ayarlanmasıdır. Buna da Tarım ve Orman Bakanı olarak taahhüt ediyorum. Doğru fiyat politikasını inşallah yeni hasat döneminde yine karşınıza getiriyor olacağız. Çiftçimizin alın teri yere dökülmeyecek, alın teri boşa gitmeyecek. Sonunda bu işten para kazanacak şekilde çiftçimizi hasat döneminde memnun edeceğiz. Bu konuda çiftçimiz endişe etmesin. Türkiye’nin pandemi döneminde doğru tarım politikaları izlediğinin bir göstergesi budur. 2021 yılının ilk 6 ayında yüzde 4,7 büyüdük, kuraklığa rağmen. İhracatta da ilk 8 ayda 15 milyar dolar ve 4,1 milyar dolar ihracat fazlasıyla Türkiye yaklaşık 2 bin ürünü, 200 ülkeye ihraç eden bir ülke konumunda oldu. Hayvancılığımız gelişiyor. Son 3 yılda büyük başımız yüzde 14 arttı, küçükbaşımız yüzde 30 arttı. Büyükbaş 18.3 milyona, küçük başta 57.4 milyona geldi. Önümüzde zor bir denklem var. 30 sene sonrasını düşündüğümüz zaman gıdaya olan talep en az yüzde 60 artacak ve bu kadar üretmemiz gerekiyor. Bunu da bu kaynaklarla üretmemiz gerekiyor. Suya olan talep te yüzde 15 artacak. Son 19 yılda 600 tane baraj yaptık. Cumhuriyet tarihinin ilk su şurasına başladık. O da bittiğinde sonuçlarını açıklayacağız. Tarım her zaman bizim için siyaset üstü bir mesele. Bunun siyaset üstü de kalması lazım. Ancak maalesef bizim sektörümüz, üzerinde en çok siyaset yapılan konu. Bir kere çiftimizin, üreticimizin, yetiştiricimizin üzerinden siyaset yapılmamalı. Bizim daha çok gıda üretmemiz, tarımla uğraşmamız lazım. Gençlerimizi bu işe yönlendirmemiz lazım. Her zaman iyi taraflarından bu işe bakmamız lazım. Avrupa’da tarımsal hasılada Türkiye birinci, dünyada 10’uncu sıradadır. Bununla bir defa hepimizin gurur duyması lazım. Eksikler varsa tabi ki konuşacağız. Yapıcı eleştirileri hepsini dikkate alacağız. Ancak tarımı siyaset üstü bir mesele olarak görme konusunun son derece önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.