Neşet TORUN
2021 Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şubesi, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz” sloganıyla sokağa indi. Özgür Çocuk Parkı’nda bir basın açıklaması yapan emekliler, acil taleplerini haykırdı. Burada bir açıklama yapan Sendika Şube Başkanı Hüseyin Kurt, 22 yıllık iktidarında emekliyi görmeyen, TUİK aracılığı ile yaptıkları ayak oyunları ile bizleri açlık sınırı altında bir yaşama mahkum eden tek kişi iktidarının, 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan 2. tur seçimiyle yeniden işbaşında kaldığını söyledi.
“ÖRGÜTLENME HAKKIMIZ GASP EDİLİYOR”
AK Parti iktidarının 22 yıllık karnesini anlatan Kurt, “Emeklilerin sendikalarını kapatan, Anayasal ve çağdaş bir hak olan örgütlenme hakkını gasp eden bir iktidar görüyoruz. Emeklilere TÜİK’in gerçek dışı uyduruk rakamlarına göre sadaka zamlar veren bir iktidar görüyoruz. Emeklilere ve emekçilere kaşıkla verip kepçe ile alan bir iktidar görüyoruz. Enflasyon ve hayat pahalılığı altında emeklileri inim inim inleten bir iktidar görüyoruz. İnsanları açlık sınırı altında bir yaşama mahkum eden, mutfak ihtiyaçlarını bile alamaz duruma düşüren bir iktidar görüyoruz. Maalesef seçim sonrası her geçen gün tablonun daha da ağırlaşacağını biliyoruz çünkü cumhuriyet tarihinde ilk kez merkez bankasının döviz rezervleri milyarlarca dolar ekside. Türkiye’ye 24 Ocak 1980'den beri neoliberal politikalar dayatılıyor. Kemal Derviş, Mehmet Şimşek, Ali Babacan gibi politikacılar farklı tarihlerde farklı partilerde olsalar bile, bu talancı vurguncu tefeci, halkı yoksullaştıran ekonomi politikasının uygulayıcısı oldular. Ekonomik tıkanmayı aşabilmek umuduyla Maliye Bakanlığına getirdikleri Mehmet Şimşek, bakanlığı devralırken ‘Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır'’ diyerek, mevcut ekonomi politikalarını eleştirdi” diyen Kurt, “Mehmet Şimşek’in rasyonel olmayan, yani akıl dışı, gerçekçi olmayan politikalar sebebiyle oluştuğunu söylediği ekonomik krizin faturasını, krizin sorumlusu olmayan başta emekliler olmak üzere halka keseceğini geçmiş pratiğinden biliyoruz” diye konuştu.
“KRİZİN FATURASINI ÖDEMEK İSTEMİYORUZ”
Neoliberal politikaların sıkı bir savunucusu olan Mehmet Şimşek’in, “Gün geldi asgari ücret artışı zulümdür” dediğini ve gün gelip işçi grevlerini yasaklamayı, ertelemeyi savunduğunu iddia eden Kurt, “Gün geldi işçilerin tek güvencesi kıdem tazminatının işsizlik sebebi olduğunu, iş gücü piyasasının olabildiğine esnekleşmesini, yani işçilerin kölelik şartlarında çalıştırılmasını savundu. AKP'nin şu anda uyguladığı ekonomik politika da, Mehmet Şimşek'in önerdiği ekonomik politika da akıl dışıdır. Her ikisi de talancı özelleştirme yanlısıdır, rantiyeye kaynak aktarır, yoksulu, işçiyi çiftçiyi memuru emekliyi aza razı etmenin yoluna bakar. Ekonomi alanında tutulacak tek akılcı yol, temelleri cumhuriyetle atılan ulusal kamucu ekonomi modelidir. Seçimden hemen sonra başlayan zam furyası ve yabancı paralar karşısında eriyen TL, bizleri her geçen gün açlığa mahkum ediyor, bize kemerinizi sıkın diyenleri uyarıyoruz. Sıkılacak kemerimiz kalmadı. Verdiğiniz maaş ev kirasına yetmez hale geldi. Zamları derhal durdurun, neoliberal politikalardan vazgeçin, ülkemizde üreten kamucu ekonomik modele geçin. Gençlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız tam istihdama kavuşsunlar, kendi vatanlarında üretsinler, onurlu bir yaşam sürsünler. Emekliler huzur içinde yaşasınlar. Krizin faturasını ödemek istemiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz. Yükselen fiyatlara yetişemiyor, faturaları ödeyemiyoruz. Çarşıda, pazarda yangın var. Tek kişi iktidarının rasyonel olmayan ekonomi politikaları yüzünden Birleşmiş Milletler Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada son iki yılda gıda fiyatları son iki yılın en düşük seviyesine gerilemiş olmasına rağmen Türkiye’de sürekli artıyor. Yıllarca çalıştık. Vergi ve sigorta primlerimizi ödedik. Ömrümüzün geri kalan bölümünde insanca yaşamayı hak ettik. İlimiz Mersin ve ilçeleri deprem bölgesine yakınlığı dolayısıyla binlerce depremzedenin sığındığı bir yer oldu. İlimizde konut sıkıntısı had safhada. Merkezi hükûmet ve yerel yönetimler, herkese sağlıklı, ucuz, sağlam, ferah barınma olanağı sağlayacak konut seferberliğini başlatmak zorundadır. Konut sahibi olmayan emekli üyelerimizin bütçelerine uygun konutlara kavuşması acil olarak sağlanmalıdır. Konut sahibi olan üyelerimizin konutlarının depreme dayanıklı olup olmadığı tespit edilmeli, dayanıklı değilse can güvenliklerini sağlayacak şekilde yenilenmelidir” şeklinde konuştu.
“ARTIK YETER”
Milyonlarca emeklinin oylarıyla da işbaşına gelen siyasi iktidarlara ve meclise düşen görevin, mevzuattaki boşluğun arkasına sığınarak emeklilerin sendikal haklarını engellemek değil, demokratik hak ve özgürlükler ile sendikal faaliyetlerin önündeki engelleri kaldırmak olduğunun altını çizen Kurt, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Dolayısıyla yapılması gereken şey emekli sendikalarını kapatmak için dava açmak değil, bu konuda gerekli olan Anayasal ve yasal düzenlemeleri bir an önce gerçekleştirmektir. Tüm emeklilerle dul ve yetimlerine ödenen aylıkların toplu sözleşme yoluyla belirlenmesi için, Anayasanın ‘Sendika Kurma Hakkı’ ve ‘Toplu Sözleşme Hakkı’ ile ilgili 51 ve 53. Maddelerine ’Emekliler’ ibaresi eklenerek, emeklilerin sendika kurma ve toplu sözleşme hakkı Anayasal güvence altına alınmalıdır. Artık yeter! Dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç patronu değil, milyonlarca yoksul emekliyi koruyun. Devlet bütçesi ve maliye hazinesi, dolar milyarderi ve milyoneri patronlar ve müteahhitler için değil, milyonlarca yoksul emekli için harcansın. Şu acil taleplerimize kulak verilmelidir; Asgari ücret derhal açlık sınırı üstüne çıkarılmalıdır. Tüm emekli maaşları ile dul ve yetim aylıklarına gerçek enflasyona göre derhal seyyanen ek zam yapılmalıdır. En düşük emekli aylığı ve bayram ikramiyesi asgarin ücretin yüzde 20 fazlası olmalıdır. Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında yılda dört kez birer maaş ikramiye verilmelidir. İntibak Yasası derhal çıkarılsın. 2000 öncesi ve sonrası emekliler arasındaki maaş eşitsizliği giderilsin. Aylık Bağlama Oranı (ABO) yeniden yüzde 70’e çıkarılsın. Sağlık sisteminde yapılan tüm kesintiler iptal edilmelidir.”