Necdet TAŞ
DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Mersin sorunları üzerine konuştu. Mersin'de ekonomiden tarıma, istihdamdan eğitime, sağlığa, barınmaya, göç sorunundan sosyal toplumsal yaşama Mersin halkının acil çözüm bekleyen gerçekten çok önemli, çok derin ve çoklu sorunları var. İşsizlik, pahalılık, geçim sıkıntısı yanında şiddet, çeteleşme, uyuşturucu, kadın cinayetleri, bireysel silahlanmaya kadar muazzam bir toplumsal çürüme gerçeğini yaşıyor ne yazık ki Mersin ilimiz ama ben bugün özel olarak tamamıyla doğa ve toplum düşmanı bir şekilde, ısrarla, inatla yürütülen ve ölüm saçan, ölüm saçmaya devam eden Mersin Limanı Genişleme Projesi'ne dair bu kürsüden söz kurmak istiyorum çünkü ne yazık ki Mersin Akkuyu nükleer santralden katı atık fabrikalarına, doğal varlıkların yağmalanmasından liman genişletme projesine kadar sermayeye rant kapıları açılması için göz göre göre ekolojik bir felaketin eşiğine doğru sürükleniyor ve ekolojik yağma ve yıkımın merkez üssü konumuna doğru ne yazık ki yerleştiriliyor” ifadelerini kullandı.
“ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞI YOK SAYILIYOR”
"Mersin Uluslararası Limanı'nı Genişletme Faz-2 Çalışması" denen bu projede Mersin'in denizine, doğasına, insanına, tüm canlılarına ölüm kusan, Mersin denizine çöp muamelesi yapan bir ölüm projesi olduğunu iddia eden Koca, “Mersin Limanı şu an hâlihazırda Türkiye'nin en büyük limanı konumunda. Dolgu alan inşasıyla limanın iskele uzunluğu 880 metreye, genişliği ise 270 metreye yani bugünkü kapasitenin 2-3 katına çıkarılmak isteniyor. Özelleştirilen Mersin Limanı'nın işletmesini üstlenen Uluslararası Mersin Liman İşletmeciliği (MIP) tarafından başlatılan liman genişletme projesi Çevre Kanunu'nu, iş sağlığı, iş güvenliği yasa ve yönetmeliklerini çiğneyerek, çevre ve halk sağlığını tümüyle hiçe sayarak kent, doğa ve insanlık suçu işliyor ne yazık ki hepimizin gözleri önünde. Bizler bu konuyu defalarca gündeme getirdik, Meclis gündemine taşıdık, hem Meclise soru önergeleri, araştırma önergeleri verdik hem de Mersin'de Mersinli yurttaşlarımızla beraber, Mersin çevre platformuyla beraber liman önünde ve adliye önlerinde defalarca eylem ve etkinlikler gerçekleştirdik, burada yapmış olduğumuz eylemlerde Mersin Valiliğine seslendik, çevre ve şehircilik il müdürlüklerine seslendik, bakanlıklara seslendik, aynı şekilde MIP'yi ve projeyi yürüten Doğuş İnşaatı defaatle uyardık ama iktidarı da sermayesi de ne yazık ki üç maymunu oynamaya devam etti ve sesimizi kimse duymadı. Bakın, değerli hazırun, Mersin denizinin dibindeki kazı çalışmalarında tamı tamına 6 milyon ton hafriyat çıkarıldı, 6 milyon ton yani korkunç bir rakamdan söz ediyoruz gerçekten ve çıkarılan bu hafriyatta asbest başta olmak üzere kirleticiler bulunuyor, kirletici maddeler bulunuyor. Bu 6 milyon ton asbest denizin dibinden alınıyor ve bu şirket tarafından yine denize boca ediliyor, boşaltılıyor. Her an felakete sebep olacak bir husustan bahsediyoruz ama asbest ne yazık ki yeterince dikkate alınmıyor. Elimizde bir TÜBİTAK raporu var ve TÜBİTAK raporu karşı karşıya olduğumuz bu felaketi, bu tehlikeyi çok net bir şekilde rakamlarla gözler önüne sunuyor” şeklinde konuştu.
“MERSİN'İN DOĞASINI, DENİZİNİ, KENTİNİ SERMAYEYE FEDA ETMEYİN”
“Raporlarında tarama alanından toplam 18 numune aldıklarını ifade ediyorlar. Körfez bölgesinden 1 numune, döküm sahasında 2 numune almışlar; toplam 21 numune almışlar ve numunelerde beyaz asbest minerallerine rastlandığını da rapora yazmışlar. Ancak bu kapsamlı raporlara rağmen, bu tehlikelere rağmen tüm atıkları denize geri boşaltan bir şirket projesiyle, Doğuş İnşaat projesiyle karşı karşıyayız. ÇED raporu da yine, aynı şekilde, gerçekten baştan sona sorunlu olarak yazılmış durumda. ÇED raporunda doğal varlıkların, deniz ekosisteminin, Mersin halkının nefes alıp verme yeri olan ve tarihsel belleği olan Atatürk Parkı'nın durumu hiç gözetilmemiş. Yine, biliyorsunuz, Akdeniz Bölgesi, Mersin sahili aynı zamanda bir "caretta caretta" bölgesi ama ÇED raporunda "caretta caretta"lara ilişkin herhangi bir gözetme hâli yok” şeklinde konuşan Koca, “Hatta bu proje başladığı andan itibaren derinleştirme projelerinde sit alanı olan bu bölgelerde deniz kaplumbağalarının, "caretta caretta"ların parçalanarak yok edildiğine de tanıklık ettik, bunu da Meclise defalarca taşıdık. Yine, şunu ifade etmek gerekir. Binlerce kamyonla dolgu malzemesi taşınacak eğer bu proje devam ettirirse, o bölgeye, tam tamına 4 milyon 284 bin ton taş taşınacak. Limanın dolgusunda kullanılacak malzeme ise tarım ve hayvancılıkla uğraşılan su kaynaklarının olduğu yerlerden temin ediliyor ama anlıyoruz ki bir kez daha, ulusal ve uluslararası sermayeye peşkeş dolayısıyla dörtnala bir acelecilikle bu projede ilerleniliyor çünkü imzalanan uluslararası İpek Yolu Anlaşması'yla doğrudan bağlantısı var bu projenin. Ülkedeki kapitalistleri daha da semirtmekten başka işe yaramayan bir anlaşmanın iz düşümlerini bu projede de bir kez daha görüyoruz ve uyarıyoruz: Tüccarınız, sanayiciniz daha çok semirsin, daha çok sömürsün diye Mersin'in doğasını, denizini, kentini sermayeye feda etmeyin ve bu projeyi, bu katliam projesini derhâl durdurun” dedi.