Neşet TORUN
Tarsus Halkevci Kadınlar, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde Yarenlik Alanı’nda bir araya gelerek kadın cinayetlerine, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve kadın emeğinin sömürüsüne dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kadınlar adına burada bir açıklama yapan Halkevleri Kadın Sekreteri Çiğdem Serin, Sevgililer Günü’nün kadınlara yönelik şiddeti ve eşitsizliği perdeleyen bir araç haline getirildiğini ifade ederek, “Kırmızı güllerin, parıltılı hediyelerin yaşadığımız gerçekliğin üstünü örtmesine izin vermiyoruz. ‘Aşk’ örtüsünü kaldırıyoruz. Eşitlik yoksa aşk da yok!” dedi.
“KIRMIZI GÜLLERİNİZ SİZİN OLSUN BİZ YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Romantik ilişkilerde kadınlara dayatılan fedakârlık ve itaate dayalı anlayışın kadın cinayetlerine kapı araladığını kaydeden Serin, kadınların her gün “Aşık” olduklarını iddia eden erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çekerek, “Aşk sözcüğü ancak kırmızı hediye paketlerinin üstünü örtüyor. Yaşadığımız ayrımcılığın, emek sömürüsünün şiddetin üstünü örtmüyor. ışıklı reklam panoları, peluş oyuncaklar, kırmızı balonlar karın doyurmuyor. Tenceremizde aş yok, masallara karnımız tok. O masallar ki yıllarca kimi romanlardan televizyon dizilerine kıskanılmanın, tahakkümün aşk olduğunu, aşkın fedakarlık ve özveri olduğunu, hayır demenin naz yapmak, tacizin arzu, alıkoyup-kısıtlamanın kara sevda olduğunu anlatıp durdu. Oysa ‘kara sevda’, ölümüne sevda masalların değil kadın cinayetlerinin kapısını aralıyor. Erkeklerin aşkı her gün kadınları katlediyor. Erkek yargı tarafından sırtı sıvazlanan erkekler, ‘çok seviyordum öldürdüm’ diyor. ‘kıskandım öldürdüm’ diyor. ‘ayrılmak istedi öldürdüm’ diyor. ‘aşkıma karşılık vermedi öldürdüm’ diyor. Erkeklerin şiddete bahanesi çok, bizimse susmaya niyetimiz yok. Romantik kutlamalar yerine hayatlarımıza sahip çıkmak için sokaktayız. Kırmızı gülleriniz sizin olsun biz yaşamak istiyoruz.
“ERKEKLERİN AŞKI KADINLARI KISITLIYOR, EVE HAPSEDİYOR”
Kadınların ev içi emeğinin sömürüldüğünü, iş hayatında çifte yük altına sokulduğunu ve iktidarın kadınları değil aile kurumunu korumayı tercih ettiğini iddia eden Serin, Erkeklerin aşkı kadınları kısıtlıyor, eve hapsediyor, emeğimizi sömürüyor. Çünkü erkek egemen kapitalist bu düzen kadınların görünmeyen emeği ile dönüyor. Kadınların ev içi emeğini daha fazla sömürmek için pazarlanan kutsal aile aşk ile soslanıyor. Pazara kadar değil mezara kadar, ölüm bizi ayırana kadar diye başlayan evlilikler mutlu sonla bitmiyor. Kadınlar çoğu zaman çocuklarına bakmak için işlerinden ayrılıyor ya da hem işyerinde hem evde çifte sömürüye maruz kalıyor. Ebeveynler kamusal kreşe ulaşamadığı için işten çıkmak zorunda kalan kadınlar oluyor. Devletin yerine getirmediği bir çok bakım hizmeti kadınların omuzuna yıkılıyor. Kadınlar şiddet görse dahi mutsuz olduğu evliliklere zorlanıyor. Çünkü iktidar kadınları şiddetten korumak yerine aileyi korumayı, boşanmayı engellemeyi tercih ediyor. 2024 yılında kadın cinayetleri en yüksek seviyeye ulaşmışken ve öldürülen kadınların çoğu aile içerisinde katledilmişken iktidar tarafından 2025 yılı aile yılı ilan edildi” diye konuştu.
KADINLARDAN ‘CADI KAZANI’ PROTESTOSU
Kadınlara mücadele çağrısında bulunan Serin, “Bizi hapsetmeye çalıştıkları dört duvarı, eşitsiz aşkı eşitsiz hayatı kabul etmiyoruz. Ne parıltılı hediyeler, ne mum ışığında romantik yemekler, ne de o romantik yemeklerden arda kalan yanmış mum lekeleri, kirli tabaklar, bulaşıklar… parıltılı hediyeleriniz de eşitsiz aşkınız da sizin olsun biz hayatı istiyoruz. Sadece nefes alıp vermekten ibaret bir yaşam değil, arzu ettiğimiz hayatı, istediğimiz aşkı özgürce yaşadığımız, hayatlarımıza dair kararları erkeklerin değil kendimizin aldığı bir yaşamı istiyoruz. Öldüren sevgi istemiyoruz. Tüm kadınları hayatlarımıza, arzularımıza sahip çıkmaya, yaşamak için feminist mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
Basın açıklamasının ardından eylemciler, temsili olarak “AŞK” yazılı bir kutudan çıkan cam silgisi, fırça, tava, temizlik süngeri ve temizlik bezi gibi ev içi emeği çağrıştıran malzemeleri “Cadı Kazanı” adını verdikleri tencereye attı. Bu performansla kadınlara dayatılan geleneksel rolleri ve kadın emeğinin sömürüsünü protesto eden grup, ritmik sloganlarla kadına yönelik şiddete tepki gösterdi.