Haber Merkezi
Maraş Katliamının 41 Yılında, katliamda yitirdiğimiz canlarımızı anmak için; K. Maraşlılar Derneği, Pazarcıklılar Derneği ve Mersin Cemevi ortaklaşa anma etkinliği düzenledi. Anma programına çok sayıda yurttaş, demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Mersin Cemevi’nde Maraş Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı. Program çerağlar uyandırılarak başlandı. Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin Dede’nin okuduğu Gülbengin, ardından katliamda hakka yürüyen canların anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
“ÖFKE VE NEFRETTEN UZAKLAŞALIM”
Anma etkinliğinde konuşan Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, “Yaşadığımız bu topraklarda Aleviler inanç ve yaşam tarzlarından dolayı, bir siyaset tarzı olarak onlarca katliamı yaşamıştır. Son 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde; nerdeyse her ay, bir katliamının yıl dönümü anmaları yapılmaktadır. Türkiye’de Alevi katliamları ile ilgili bu güne kadar hiçbir iktidar yüzleşmeye yanaşmadı. 41 yıldan beri Maraş Katliamı ile ilgili yüzleşmeye, AK Parti dahil yüzleşmeye yanaşmadıkları gibi… Hükümetler, çıkar ve menfaatleri söz konusu olduğunda din öğelerini kullanarak; bir sonraki Alevi katliamlarının, sözlü ve yazılı beyanlarla, yapılan çeşitli yerlerdeki açıklamalarla adeta önceden haberlerini veriyor. Maraş Katliamında resmi verilere göre 150 kişi öldürüldü. 176 kişi yaralandı. 200 ev yakıldı. 100 işyeri tahrip edildi. Maraş Katliamında mağdurların davalarına bakan avukatlardan Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Halil Sıtkı Güloğlu 3 Şubat 1980’de, Ahmet Albay 3 Mayıs 1980’de öldürüldüler. Aleviler sahipsiz ve başsızdı. Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürdü. Çoğunluğu MHP’lilerden ve ülkücülerden oluşan toplam 804 kişi hakkında dava açıldı. Sanıklardan 29 kişiye idam, 7 kişiye müebbet hapis, verildi. 321 kişi de ceza indirimlerinden yararlandı. Sıkıyönetim kararını, Yargıtay bozdu. Hiç kimse idam edilmedi. Terörle mücadele yasasından yararlanıp, hepsi serbest kaldı. Bunlardan bazıları meclise girdi. Aleviler daha önceki yaşadıkları katliamlarda göç etmezken, Maraş Katliamından sonra yurt içine ve yurtdışına göçler yaşanmıştır. Bölgede dinsel bir arındırmanın işaretleri Maraş’ta görünüyor. Terolar’a neden Suriyeli göçmenle yerleştiriliyor. Elbistan Termik santrali bölgeyi adeta zehirlemektedir. Yaşadığımız bu topraklarda barışın daim olması bizim dileğimizdir. Halklar ve inançlar arasında kin, öfke ve nefretten uzak, kardeşçe yaşamayı cenabı haktan niyaz ederim. 41 yıl önce şehit edilen cümle canların aziz ruhları önünde saygıyla eğilir, devirleri daim olsun” ifadelerini kullandı.
ÇAMAK: “HER AŞAMASI PLANLI VE ORGANİZE BİR KATLİAMDI”
Maraş Katliamı Tanıklarından 26.Dönem CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak,’ Olaylar devam ederken dönemin Milletvekili Hüseyin Doğan, TBMM genel kuruldaki katliamla ilgili bilgi verirken dönemin milletvekilleri ağlayarak dinlediler. Hüseyin Doğan, ‘’ Acımasız savaşlarda bile silahsız insanlara kurşun sıkılmamıştır. En acımasız savaşlarda bile gebe kadın doğranarak, karnından cenin çıkartılmamıştır. Babasını kaybeden yavru, komşu evine sığınmaya çalışırken, komşusu tarafından ateş edilerek öldürülmemiştir. Maraş’ta yaşananlar iç savaş gibidir. İç savaşın silahlı iki tarafı olur. Maraş’ta olanlar katliamdır. Hüseyin Doğan abimizin ruhu şad olsun. Her yıl neden anma yapılıyor. Neden her yıl hatırlatılıyor söylemleri vardır. Oysa demokratik, çağdaş ülkelerde, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için, devletin katkısıyla anıt yapılır. Anıtın önünde anma etkinliği yapılır. Bu topraklarda yaşayan farklı inanç ve etnik kimliğe sahip olan insanlarımız, geçmişten bugüne çok acılar yaşamıştır. Ülkemizi yönetenlerin bu acıları dindirmek yerine kendilerini daima masanın öbür tarafında görerek adeta yaraya tuz basmışlardır. Bu derin acıyı yaşayanları hiç anlamamışlardır. Ülkemizde bu anlayış devam ettiği sürece gerçek demokrasi ve toplumsal barıştan söz edilemez. Maraş Katliamı, Alevilere ve solculara yönelik bir katliamdır. Her aşaması planlı ve organize olduğu bilinmektedir” diye konuştu.
KAPAN: “UNUTULACAK BİR ACI DEĞİL”
Maraş Katliamı tanıklarından Hamit Kapan, ‘Cennet Çimen cinayeti biliniyor. Seksen yaşında yaşlı bir kadın. Bir gözü az gören biri. Katliam sırasında evdeki çocuklar kaçıyor. Fakat bu yaşlı olduğundan kaçamıyor. Saldırganlar, “gel nene gel nene” diyerek bahçedeki hela çukuruna götürüyorlar. Orada sağlam gözünü tornavida ile oyuyorlar. Kurşunla öldürüyorlar. Yetmiyor baş aşağı hela çukuruna yıkıyorlar. O da yetmiyor. Onun da üzerine at arabasını deviriyorlar. Korkunç bir vahşet. Her türlü aşağılık şiddetin uygulandığı bir yer orası. Yine bir küçük çocuk annesinin elinden kaçıyor ve kayboluyor. Bir süre sonra bu çocuğun cesedi kol ve bacakları kesilmiş biçimde bir evin bodrum katındaki bir tencerenin içinde bulunuyor. Ceset kazanda kaynatılmış ayrıca. O zaman Sünni hurafelere göre Alevilerin derisinin altında cennetin anahtarı varmış. O anahtarı almak için sırtımızdaki deri yüzülecek. Oradaki anahtarı alıp cennete gidecek… Gerçekten böyle bir inanışın olduğunu o güne kadar duyuyorduk. Ama artık Maraş’taki sol ve Alevi topluluğun bir gerçeği haline gelmişti. Artık sadece hurafe değildi aynı zamanda insanların derilerinin yüzülmesine kadar ulaşacak bir şiddet sergisinin somut beratı olmuştu. Bu şekilde hazırlanmıştı topluluk. İmamlar ve din adamları camilerde hazırlamıştı topluluğu. Diğer yandan daha o kadar çok özel bir hınçla işlenmiş cinayetler var ki insanın hepsini anlatmaya yüreği yetmiyor. Maraş Katliamı, planın bütün boyutlarıyla karşılık bulduğu bir bölge olmuştur. Hem katliamcı güruhun hınç ve nefretinin önüne gelen her şeyi yakıp yıkmaya yönelen eylemlerinin önü açılmış hem de devlet güçleri, kurumlar geriye çekilerek, halk güvenlikten mahrum bırakılarak aralıksız ve günlerce süren bir çıplak şiddetin, vahşetin alanına dönüştürülmüştür. Bu acı unutulmaz. Unutulacak acı değildir. Biz yüzleşme istiyoruz.Kayıp olan canlarımızın mezarlarının gösterilmesini, devlet arşivinde katliamla ilgili bütün kayıtların ortaya çıkarılmasını istiyoruz” diye konuşmasını tamamladı.
Erhan Toprak ve Kazım Baran Dedenin deyişlerinin ardından çerağların sırlanmasıyla anma programı son buldu.