Necdet TAŞ
Sağlık Bakanlığı'nın randevu alma sistemleri MHRS ve ALO 182'den randevu alamayan vatandaşlar, sosyal paylaşım sitesi facebookta tepkilerini dile getirdi. Vatandaşlar sağlık hizmetinden faydalanamadıklarından yakınırken, hekimler ise yoğun çalışma koşulları nedeniyle şikayetçi. Sosyal medyadan isyan eden Demir Türk Hakan isimli vatandaş, “Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Rektör veya Başhekim Veya İl Sağlık Müdürlüğü veya il yöneticilerinden kim varsa vatandaş olarak sorumuz ve isteğimizdir. MEÜ Tıp Fakültesi çocuk nöroloji için sağlanan randevu sekreterlik hizmetine bakan görevliler; bize randevu vermek için mi görevlendirildi? Yoksa bizi her aradığımızda meşgule atmak için mi? sabahın 9’undan beri ısrarla arıyorum ve aç ve geri kapa şeklinde mağdur ediliyorum. Daha önce de defalarca aynı mağduriyeti yaşadık ve yaşıyoruz? Neden vatandaşın telefonu meşgule atılmak yerine en azından saygı duyulup o telefon açılıp meşgulüz ya da meşgul değiliz gibi ya da randevu veremiyoruz gibi bir bilgi verilmiyor?” diye sordu.
“1 YILDIR RANDEVU ALAMIYORUM”
Nazmiye Gedik isimli vatandaş ise, “Herkes bu durumdan muzdarip ama çözüm yok. Telefonlara bakıyoruz diyorlar ama dediğiniz gibi hep meşgul yada cevapsız kalıyor” dedi. Rüzgar Bucan isimli vatandaş da 1 yıldır göz için randevu alamadığından dert yanarak, “Vallahi bır yıldır göz polikliniğine randevu almaya çalışıyorum yok açmıyorlar. Tel açsalar da bağlıyorum diyor tel çalıyor bakan yok ve ben her ay muhakkak kontrole gitmem lazım hastaneye gidip direk randevu alayım diyorum onu da vermiyorlar ne yazık ki ölmezsek bakarlar” dedi. Konuyu meclis gündemine taşıyan İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, “Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının ne kadar değerli olduğunu hep beraber idrak ettik, onlara buradan teşekkür ettik ama kuru kuru teşekkürlerin arkasına saklanmayı bırakıp sağlık çalışanlarına hak ettiklerini vermenizi beklerken yine dağın fare doğurduğuna şahit olduk. Aralık ayında bir teklif getirmiştiniz, sonrasında, bu teklifi yetersiz bulup “iyileştirme” vaadiyle geri çektiniz. Bugün görüştüğümüz teklifse o günkü teklifin de gerisinde kalmış. Bir daha geri çekseydiniz ne olurdu, kim bilir? Ülkeye dair iyi ve güzel her şeyi bozmanıza alıştık, artık kendi teklifinizi bile mumla aratıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“BEDELİNİ HALK ÖDÜYOR”
Sağlığın tüm paydaşlarıyla birlikte hareket eden canlı bir organizma olduğunu kaydeden Sıdalı, “Binbir emekle çalışan sağlık personelinin “diğer” olarak tanımlanması ve ötekileştirilmesi bile sizin konuya bakış açınızı gösteriyor. Birleştiren değil, ayrıştıran bu teklifle, özlük hakları iyileştirmelerinden tüm sağlık çalışanlarının faydalanmasının artık hayal olduğunu görüyoruz. Sağlık çalışanlarının sorunları yıllara dayanıyor ama pandemiyle birlikte zirve yaptı. Bu sorunlarının giderilmesi için defalarca çağrı yaptılar, eylem yaptılar, haklarını aradılar fakat siz onların sesini duymuyor ya da duymazdan geliyorsunuz. Hatta, daha da ileri giderek herkesi kutuplaştırıyor, sağlıkçıyı vatandaşa, vatandaşı sağlıkçıya hedef gösteriyorsunuz. Bu fevri uygulamalarınızın bedelini ise halk ödüyor. Her gün bir ilde, o alandaki tek uzman doktorun istifa ettiğine dair haberleri okuyoruz. 21’inci yüzyılda, ülkemizin birçok hastanesinde, hatta ilinde, çok sayıda branşta hekim bulunamıyor. Bunu devletimiz hekim ve sağlık çalışanı yetiştiremediği ya da imkânlarımız olmadığı için yaşamıyoruz, bu durum sağlık sektöründeki sizin yanlış yönetiminizin sonucu. Zorda kalındığında “Siz bizim kahramanlarımızsınız.” diyorsunuz, ilk rahatlama anından itibaren “Varsın gitsinler, bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızla istihdamı sağlarız.” diyorsunuz. Bu ikircikli tavrınız sağlık çalışanlarını emin olun artık tüketti. Ülkemizin çok sayıda seçkin sağlık çalışanı haksızlığa ve mobbinge maruz kalıyor. Birbirinden kıymetli hocalarımızdan yararlanma imkânımız varken ne yazık ki teker teker hepsini başka ülkelere kaptırıyoruz; havada kapıyorlar. Sağlık çalışanlarına sahip çıkamadığımız için başka ülkelerin bu değerlerimizi kapması ise bizim için çok acı. Sağlık turizmini bir yerden duymuşsunuz ama onu da yanlış anlamışsınız. Bakın, hastalar gelecek, doktorlar gitmeyecek. Doktorlara sınır kapılarını göstermek yerine seçkin uzmanlarımıza sahip çıkan bir politika benimseyeceksiniz, “Sağlık çalışanlarına olan borcumuzu ödeyemeyiz.” klişesinden kurtulup onlara hak ettikleri koşulları sağlayacaksınız. Aksi takdirde, her geçen gün istifa ve göç sayısı artacak ve nihayetinde ülkemiz kadrosuzluğa mahkûm kalacak” diye konuştu.
MERSİN’DE 5,5 AY SONRAYA RANDEVU VERİLİYOR
Mersin’deki hastanelerde hastaların randevu alamadığını ifade eden Sıdalı, “Sağlıkta çağ atladık.” dediğiniz tabloya bakıyoruz, sağlık çalışanı da vatandaş da memnun değil. “Sağlık reformu yaptık, hastanelerde kuyrukları bitirdik; kimse beklemiyor.” övünüyordunuz. Şimdi vatandaş kuyruğa bile giremiyor, evde bekliyor çünkü randevular aylar sonrasına veriliyor. Geçtiğimiz gün Mersin’de karşılaştığımız bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Haftalar süren bekleme nihayetinde randevu bulabilen bir vatandaşımız muayeneye gidiyor, doktor da teşhis için tıbbi görüntüleme istiyor. Ultrason ve renkli doppler görüntülemeleri ne zamana veriliyor, biliyor musunuz? Beş buçuk ay sonraya, Aralık 2022’ye. Böyle bir şey olabilir mi? Süreçte hastaya bir şey olsa, hastalığı ilerlese bunun hesabını kim verecek? Bu yalnızca bir örnek, ülkemizin dört bir yanından benzer binlerce örneği de sıralayabiliriz. Artık hamasi söylemlerle havanda su dövmek yerine sağlıkçılarımızın ve sağlığa erişimde zorluk yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik adımlar atılmalı. Artık önceliğiniz müşteri garantili hastane patronları değil, sağlık çalışanlarımız ve vatandaşlarımız olmalı. Sağlıkçılarımızın haklarını gerçekten verin ki personelimiz mutlu, vatandaşımız iyi olsun. Lakin, bu kanun teklifiyle anlaşılıyor ki yine vermeyeceksiniz. Sağlıkçılarımız, vatandaşlarımız; müsterih olun, iyi kadrolar ve iyi sağlık politikalarımız çoktan hazır. Zor, biliyoruz ama biraz daha sabredin. Biz geleceğiz, biz çözeceğiz; az kaldı” dedği.