Hüseyin KIRKGÖZ
Mersin’de Kamu Emekçileri Sendikası’na (KESK) bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyeleri ‘ek zam ve 3600 ek gösterge’ talepleri ile ilgili Maliye binası önünde basın açıklaması yaptı. Burada konuşan BES Mersin Şube Başkanı Murat Doğan, “Taleplerimizi görmeyen, gereğini yapmayan siyasi partiler seçim barajlarının altında kaldı ve siyaset sahnesinden silindiklerini de hep birlikte gördük. 20 yıldır tek başına hükmet olan AKP’de benzer bir sona doğru adım adım gidiyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle beraber Türkiye’yi A.Ş gibi yönetilmeye ve ülke hisselere bölünerek satılmaya başlandı. Konut alan yabancılara vatandaşlığın promosyon olarak verildiği, para eden ne varsa haraç mezat satıldığı, geçiş garantili köprü ve yollar, hasta garantili hastaneler, kur korumalı mevduatlarla, emekçilerin ödediği vergiler servet sahiplerine aktarıldığı bir sisteme geçildi. “Kriz teğet geçti, kriz miriz yok” söylemlerinin yerini “enflasyon yok, hayat pahalılığı var” söylemleri aldı. Emekli maaşlarının asgari ücretin, asgari ücretinde açlık sınırının altında kaldığı, yoksulluk sınırının üzerinde maaş ve ücretlerin ayrıcalıklı hale geldiği Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin dediği gibi dar gelirliler hariç herkesin kar ettiği bir dönemden geçiyoruz” dedi.
“TÜİK’E YÖNETİCİ DAYANMIYOR”
İktidarın her yıl olduğu 2022 yılı bütçesini de hazırlarken en iyi ve kapsamlı bir bütçe hazırladığını öne süren Doğan, “Hazırlamış olduğu 1 trilyon 728 milyar-TL büyüklüğündeki 2022 bütçesinin bütün toplum kesimlerinin yarasına merhem olacağını iddia etmişti. Biz kamu çalışanları her bütçe döneminde olduğu gibi 2022 bütçesinin de başta emekçi kesimlerin derdine merhem olmayacağını, hazırlanan bütçe kaynaklarının güvenlikçi, rantçı ve sermaye kesiminin ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlandığını ifade etmiştik. Keza iktidar kötü ekonomi yönetiminden kaynaklı kur artışlarını bahane ederek Kur Korumalı Mevduat ve benzeri piyasa araçları üzerinden kamu kaynaklarını sermayeye servet olarak aktarmanın sonucundan yılın yarısında bütçeyi bitirdiğinden, Cumhuriyet tarihindeki en büyük ek bütçe talebiyle ortaya çıkmıştır. Bütçe hazırlanırken söylediğimizi bir kez daha buradan ifade ediyoruz. Hazırlanan bu ek bütçe de ekonomik krizle mücadele eden geniş toplum kesimlerinin derdine deva olmayacaktır. Bu kör bakış açısı yüzünden ekonomik veriler yönünden Cumhuriyet tarihinin en kötü yılını yaşadığımız bir dönemde 2022 yılı için imzalanan yüzde 5+ yüzde 7 maaş zammına imza atan Memur-Sen’in halen yetkili sendika olmasının utancı ile yaşıyoruz. AKP, Memur Sen ortaklığı ile kamu emekçileri yoksullaşmaya devam ederken, bu işleyişin aparattı olan TÜİK’e yönetici dayanmıyor. Asgari ücrete ve kamu emekçilerine yapılan maaş zamlarının satın alma gücü açısından korunması siyasi iktidarın görevidir. 6 ay ya da bir yıl sonra gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları üzerinden verilen enflasyon farklarını zam diye sunmak, enflasyon tahminlerini tutturamayan, siyasi iktidarın TÜİK eliyle enflasyon rakamlarını maniple etmek, “Enflasyon yok, hayat pahalılığı var” diyerek aklımızla alay etmesi değil, enflasyondan kaynaklı kayıplarımızın bir sonraki ay karşılanması gerekir. Emekçiler olarak bizler de enflasyon korumalı maaş istiyoruz. Yıllardır kamuda ki ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesi ve emeklilik maaşlarımızın hesaplanmasında dikkate alınmayan ek ödemelerimizin temel ücrete yansıtılması için mücadele etmekteyiz. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde kamuda istihdam edilen dört meslek mensubu için vaat edilen 3600 ek gösterge düzenlenmesine biz büro emekçilerinin de dahil edilmesi için siyasi partilerle görüşmeler yürütmenin yanı sıra bir takım eylem ve etkinliği hayata geçirdik. En son açıklanan haliyle masanın bir tarafında bulunan yandaş ve yancı sendika olan Memur-Sen’in bile anlayamadığı bir düzenlemeye dönüşeceği anlaşılan 3600 ek gösterge düzenlemesiyle kapsam içinde olan dört meslek grubu dahil bütün kamu çalışanları yine ve yeniden hayal kırıklığına uğratılmıştır. Biz Genel İdare Hizmetler Sınıfında bulunan Büro Emekçileri bu hayal kırıklığı yaratan düzenlemede bile kapsam dışı bırakılmanın öfkesini bir kat daha fazla hissetmekteyiz” ifadelerini kullandı.
“ÜRETEMEZSEK HAYAT DURUR”
Adil bir ek gösterge talebinin emekli maaş bağlanma oranlarının yıllar itibariyle düşmesi sonucu ortaya çıkmış bir talep olduğunu vurgulayan Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Emekli ikramiyesi ile ev alınabildiği dönemlerden, ikinci el bir otomobil bile alınamadığı, ev fiyatlarının milyonlarla ifade edildiği, bir dönemde emekli ikramiyelerinde 50 bin lira, emekli maaşlarında bin lira artışın kamu emekçilerine müjde olarak sunulması tarihsel bir ironiden öte bir şey değildir. Bunun için başından beri ifade ettiğimiz gibi kamuda adil bir ek gösterge düzenlenmesin yapılmalı ve taban 3600 ek gösterge alınarak bütün Kamu Emekçileri yapılan düzenlenmeden faydalandırılmalıdır. Bu düzenlemenin yanı sıra Kamu Emekçilerinin çalışırken elde ettiği gelirlerin emeklilikte garanti altına alınması, kıdem hesaplarında üst sınırın kaldırılması ile ek gösterge talebimizin karşılanmasının mümkün olacağını bir kez daha ifade ediyoruz. Emekçilerin işe gitmek için katlandığı maliyetlerin başında gelen ulaşım ve öğlen yemeği giderlerinin payı oransal olarak giderek artıyor, metropollerde ve turistik il ve ilçelerde konut kiraları neredeyse maaş tutarına yaklaşmış durumda, çalışan anne ve babaların çocukları için kreşlerin yanından bile geçemiyor. Acil olarak servis ve ücretsiz yemek, kira ve kreş yardımı istiyoruz. Sorunlarımızın nihai çözümünün gerçek bir toplu sözleşme düzeni ve grev hakkımızla ilgili bir yasal düzenleme ile mümkün olacağını biliyoruz. Siyasi iktidarı yaşanan bu olağan dışı süreçte toplu sözleşme masasına çağırıyoruz. Bakan Nebati’nin dediği gibi bu dönemin tek kaybedeni olan dar gelirliler olarak kayıplarımızın karşılanmasını istiyoruz. Biz Emekçiler, size göre dar gelirliler toplumun yüzde 95’iyiz. Sabahın alaca karanlığında sokağa dökülen işçiler, Kamu Emekçileri, çiftçiler yani üretenler biziz. Bizler sabahın sahipleriyiz, hesap sormayı da biliriz yaralarımızı sarmayı da… Biz üretmezsek hayat durur.”