Necdet TAŞ

Mersin'de terör soruşturması kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen DEM Partili Akdeniz Belediye Başkanı Hoşyar Sarıyıldız ile 4 meclis üyesi tutuklandı, 1 meclis üyesi 'adli kontrol' şartıyla salıverildi. Öte yandan Sarıyıldız'ın yerine kayyum olarak görevlendirilen Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener mesaisine başladı. Akdeniz’e kayyum atanması Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Ocak Ayı olağan toplantı dönemini birinci oturumuna damga vurdu. DEM ve CHP’lilerin kayyum eleştirilerine AK Parti ve MHP’den gelen tepki salonda kısa süreli tansiyonu yükseltti. Her iki tarafı da sükunete davet eden Başkan Seçer, gerginliği yatıştırdı. 

SEÇER; “İŞİN İÇİNDE NE, KİMİN NE GÜNDEMİ VAR BİLMİYORUZ”

Konuyla ilgili olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Akdeniz Belediyesi’ne kayyum atanmasını eleştirerek, “Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de farklı bir atmosfer vardı. Ama 1 Ekim’den sonra Türkiye farklı bir atmosfere doğru gitmeye başladı ve biz de umutlandık. Türkiye’de bu konuda bu konuya müdahale edecek en son lider sayın Bahçeli bir açıklama yaptı. Bir anda barış, süreç, terörsüz Türkiye denildi. Neticede bu ülkede huzurlu bir ortamda yaşamak istiyorsak 1980’li yıllardan beri yaşanan adı konmayan Kürt sorunu, terör sorunu veya Güneydoğu sorununun bir an önce bitirilmesini istiyoruz. Bunun siyaset üstü düşünülmesi gerektiğini ama bunun siyaset eliyle çözülmesi gerektiğini söyledik. Ve gitmeler gelmeler başladı. Allah muhafaza biz olsak kıyametin koparılacağı fotoğraf kareleri görüyoruz. İşin içinde ne var bilmiyoruz. Kimin ne gündemi var bunu bilmiyoruz.  Bir taraftan böyle bir süreç işlerken barış mı, kardeşlik mi, terörsüz bir Türkiye mi? Evet hiç birimiz buna hayır demeyiz. Ama bir taraftan da demokrasilerde millet iradesi kutsaldır. Yargı ya da hukuk desem daha doğru bir toplum için önemlidir. Hukuk kokuşmuşsa hiçbir şeyden bahsedemezsiniz. Eğer milletin iradesi mahkemeler kararı ile ve buna gölge getirecek yani hukuk devleti anlayışımızı, demokrasiyi tahrip edecek, millet iradesine saygısızlık olacak bir kararın alınası hiç kimsenin hayrına olmaz. Bir taraftan böyle bir süreç yönetilirken bir taraftan da böyle uygulamalar ile Allah sonumuzu hayretsin. Mersin bizler için önemli ama Türkiye için de önemli. Mersin, tüm bu konuların kalbinin attığı yerdir. Bu konuda hassasiyet içinde olunması lazımdır. Benim endişem şehrim içindir. Benim hassasiyetim burada yaşayan hemşerilerim için kentin dirliği, beraberliği, huzuru içindir. 6 yıldır yönetimdeyiz, her konuştuğumuzu dikkatle seçiyoruz. Siyasi ikbalimiz bir tarafa kentimizin birliğine bir zarar gelmesin diyoruz. Biz yıllardır burada 400 bin Suriyeli ile beraberce yaşadık. Burada herkesin, belediye başkanlarının da katkısı var. Dosya gizlilik taşıyor. Dosyanın içinde ne var? Eleştiriye açık konunun olduğunu biliyorum. Daha önce yaşanmışlıklar olduğundan dolayı bunun da farkındayım. Umut ediyorum kısa sürede yanlıştan dönülür. Umut ediyorum; Türkiye’de hangi siyaseti görüşten olursak olalım, ortada kimsenin kişisel bir gizli ajandası, kurgusu olmadan, siyasi bir ikbal beklentisi olmadan, buna yönelik bir adım olmadığına inanıyorum. Silah sesi duymak, kan gözyaşı bizi üzüyor, zayıflatıyor. Milletimizi derinden yaralıyor. Tabi ki ülkemizde barış, kardeşlik olsun” dedi.

CHP’Lİ MECLİS ÜYESİNDEN İŞ DÜNYASINA KAYYUMA KARŞI ÇIKMA ÇAĞRISI

CHP’li Meclis üyesi Hülya Ayhan Keskin ise, “Kayyum atama ile ilgili kanuni düzenlemenin darbe girişim sonrası 2016’da FETÖ terör örgütünün tüm mal varlıklarına el konuldu bunun da hesabı verilemedi. Bu kanun ilk çıktığı zaman Türkiye’de ekonominin çok kötüye gideceğini söylemiştik. Çünkü büyük iş idamları bu ülkede sermayenin güvencesiz olduğunda kaynaklı sermayelerini yurtdışına götüreceklerini düşünüp, sonraki aşamalarda ülkenin çok fazla ekonomik sıkıntı yaşayabileceğinin değerlendirmelerini yapmıştık. İktidar bu kanunu daha sonra kendisi için kullanmaya başladı. Sabah uyandıklarında büyük işadamlarının mal varlıklarına da el konulabilir. Onları da kayyum politikasına karşı çıkmaya çağırıyorum. Bu ülkede yaşayan herkesi bu kanuna karşı durmaya çağırıyorum” dedi. CHP’li Meclis Üyesi Sibel Tamaç da, Akdeniz belediye başkanları ve meclis üyelerinin haksız, hukuksuz bir şekilde gözaltına alındığını savunarak, “Melis üyesi arkadaşımızın tutuklama gerekçesinde mecliste yaptığı konuşma gösterilmiş. Gizli tanık beyanıyla ortada hiçbir somut yokken belediye eş başkanlarımıza yönelik belli ithamlar var. İçeride bir tiyatro oynandı ve sabaha karşı sonuç bekliyorduk ama arkadaşlarımız tutuklandı. İstediğiniz kadar belediyelerimize kayyum atayın, arkadaşlarımızı tutuklayın. Biz faili meçhulleri de gördük, dilimiz, kültürümüz yok sayıldı ama biz asla haklı mücadelemizden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz çünkü davamız haklı. Bizi korkutacaklarını bizi yıldıracaklarını asla düşünmesinler. Biz halkların kardeşliği işarından vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

DEMİR; “SORUŞTURMA SOYUT, MESNETSİZ İDDİALARDAN OLUŞUYOR”

CHP’li Meclis üyesi Mehmet Halil Demir de, avukat olduğunu ve ifade tutanaklarından Akdeniz’e yapılan operasyonla ilgili bilgi sahili olduğunu söyleyerek, “Seçimden hemen sonra başlatılan soruşturma soyut, mesnetsiz iddialardan oluşmakta. Gece biz adliyede bekledik, dosyaların içeriğinden anladığımız kesinlikle içi boş bir soruşturma. Tamamen kayyumu atamaya gerekçe oluşturulmuş. Kılıf uydurmaya çalışmışlar. Bizim eş başkanlarımız ve meclis üyesi arkadaşlarımız ne bir hırsızlık ne de bir yolsuzluğa bulaşmıştır. Eş başkanlar ve meclis üyesi arkadaşlar bizim onurumuzdur” dedi.  CHP’li Meclis Üyesi Ayşe Aydoğan da, 2016’da kayyum darbesinin mağdurlarından biri olduğunu anımsatarak, şunları söyledi: “2014’de HDP’den meclis üyesi seçildim. Aralık ayında gerekçesiz gözaltına alındık ve kayyum atandı. 8 ay sorgusuz sualsiz tutuklu kaldık. 2017 yılının Temmuz ayında ilk çıkarıldığımız mahkemede serbest bırakıldık ve ikinci mahkemede beraat ettik. Bugünkü başkanlar ve meclis üyeleri ile aynı şekilde suçlandık. 8 ayın sonunda amaç yine bizi tutuklamak değil, kayyum atamak için gerekçe yaratmaktı. O gerekçeyi bugünde görüyor ve şiddetle kınıyoruz. Arkadaşlarımızın hiç birisi uzun tutukluluk süresi alsalar bile sonuçta beraat edeceklerdir. AKP iktidarının hukuka, adalete, kazanılmış haklarımıza saygı duymasını bekliyoruz.”

CHP’li ve DEM Partili meclis üyelerinin suçlamalarına yanıt veren AK Partili Meclis Üyesi Muhammed Emin Tunçaz ise, “Her seferinde bunun bir hukuki uygulama olduğunu ifade ettik. Meclisin nezaketine uygun olmak kaydıyla her kararın eleştiriye açık olduğunu ifade ettik. Yine arkadaşlarımız söz aldı. Mümkün mertebe buna riayet edildi. Bir süreç yürütülüyor. Bunlar sancılı süreçler. Terörün bunca can almasından sonra yürütülmesine gayret edilen hiç beklenmedik kimliklerce destek olunması lazım Kentimizin birliğine, dirliğine vurgu yaptınız. Bizim buradaki konuşmalarımızın ülkemizin birliğine destek olunması lazım. Hukuki süreç fırsat bilinerek siyasi iktidar, AK Partili meclis üyesi olarak siyasi iktidara haksız eleştirilerin geldiğin gördük. DEM’li bir arkadaşımız bu bir darbedir, hırsızlıktır, otokritik yönetim söz konusudur, iktidar Kürt düşmanlığı politikaların sürdürmektedir’ dedi ki buz bunu reddediyoruz. Ak Parti iktidarı döneminde demokratikleşme adına yapılanlardan en fazla istifa edenler Kürt halkımız olmuştur. Tabanda böyle bir aryamın olmadığını hepimiz müsaade ediyoruz. Bu birliğimizi zedeleyecek tahrip edecek bu tür söylemlerden bu süreçte dahi anlayışla karşılıyorum, hissiyatının galeyan olmasını takdir ediyorum ama ümit ediyorum ki bu süreci sabırla beklerler. Belki sürecin sonunda yargı bir beraat kararı verdiği halde görevlerine döneceklerdir. Arada kardeşliği, toplumun huzurunu, kentin birliğini, dirliğini sabote eden üsluptan önemle kaçınmamızı gerektiğini ifade ediyorum. Yine bir arkadaşımız iş insanlarına maksadını aşan bir çağrı yaptı ki bu tür çağrılar memleketin menfaatine değildir. Sorumlu mevkilerdeki arkadaşların daha dikkatli bir üslubu tutturması gerektiğini düşünüyorum. Arkadaşımızın bir tanesi faili meçhullerden, katliamlardan söz etti. Evet bu iktidarın en çok mücadele verdiği alanda bu karanlık işlerdir. Siyasi irade bunun üzerine ciddiyetle gitmiş, bunların olmamasına ilişkin gerekenleri yapmıştır. Halkların kardeşliği şiarından vazgeçmeyeceğiz’ dedi, aynı şekilde altına imzamızı atıyoruz. Şiarımız bu olmalıdır. Bin senedir birlikte yaşayan bu halkları ayrıştırmaya yönelik emperyalist güçlerin aleti, aracı olmamalıyız. Halkların kardeşliği şiarına bizlerde sahip çıkıyoruz, bizler de vazgeçmiyoruz. Yürütülmekte olan bir süreç var, bu sürece imkan tanınması, sonunda barışın, huzurun, refahın gelmesi için sabırla elimizden geleni yapmamız gerektiğini söylüyorum” diye konuştu.

MHP’Lİ ÖNGE’DEN DEM’LİLERE TEPKİ

Ancak CHP ve DEM Partili meclis üyeleri AK Partili Tunçaz’ın konuşmasına müdahale etti. AK Parti ve MHP’lilerin tepki göstermesi ile tansiyon kısa süreli yükselirken araya giren Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, meclisi sağduyuya davet etti. Sataşma yapılmamasını isteyen Seçer, Tunçaz’ın konuşmasının kesilmemesini istedi. Daha sonra söz alan Gülnar Belediye Başkanı Fatih Önge ise “Bağırıp çağırmak ile haklılık olmaz” denilerek, bunun medeni bir tartışma zemini olmadığını söyleyerek CHP ve DEM’lileri eleştirerek, “Kayyum uygulaması ile ilgili Kürt düşmanlığı yapıldığı söyleniyor bunu bu vatanın evladı olarak da, eski bir asker olarak da reddediyorum” diyen Önge, “DEM parti için politika yapmak adına sayı değer Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi gibi göstermek belki işlerine gelebilir ama Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarımızdan AK Parti’yi de, CHP’yi, MHP’yi destekleyenlerde var. Bu bir siyaset cambazlığı, biz bunu reddediyoruz. TSK bu vatanın bölünmez bütünlüğü için her coğrafyada mücadele ediyor. Ülkede bir Kürt sorunu olduğunu da kabul etmiyorum ben. Kürt sorunu olması için bir ayrımcılık olması gerekiyordu. Ben TSK’da bir subaydım ve bu ülkeni bölünmez bütünlüğünü korumak adına Karslı, Kürt de olan, dedesi bir kelime Türkçe bilmeyen İsmail adında bir devre arkadaşım ile yıllarca bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için beraber mücadele ettik. Bu ülkede bir Kürt vatandaşımız subayda, doktorda, avukatta olabiliyor. Büyükşehir Belediyesinde meclis üyesi de olabiliyor. Kayyum uygulaması Kürt düşmanlığı ile eş değer değildir. Dem parti tüm Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi değildir. Bunu böyle ifade etmek saygı değer Kürt halkımızın iradesini ipotek altına alıp, ‘Biz DEM’iz tüm Kürtlerin temsilcisiyiz. Bize karşı yapılan uygulama Kürt düşmanlığı’ demek, Kürt vatandaşlarımızın iradesini ipotek altına almaya çalışmaktır. Ben bunu reddediyorum, kabul etmiyorum” dedi. 

Son olarak söz alan CHP’li Meclis üyesi Hıdır Berk ise “Tutuklan gözaltına alınan arkadaşlarımız ifadeye çağrılıp gidebilirlerdi ama algı yaratılıyor. CİMER, cumhurbaşkanlığı tarafından kurulmuş bir devlet kurumudur. Amacı insanların şikayetlerinin alınmasıdır. Böyle bir şey var hukuk süreci diyorlar ama böyle bir şey yok. Buradaki konuşmalarımız önümüze çıkartılıyor. CİMER’e vatandaşın yaptığı şikayet dosyaya konuluyor. 2019’da halk sizi tercih etmedi. Kazansaydınız” dedi. Konuyla ilgili olarak son konuşan Başkan Seçer, “Vicdanım kabul etmiyor, aklımda almıyor. Bir taraftan bir şey yapmaya çalışırken diğer taftan bozma girişimleri hangi aklın ürünüdür bunu da bilmiyorum” diyerek, görüşmeleri sonlandırdı.