Geçmişte,   Toroslar Belediyesi’ni farklı konularda sıkça eleştirmiştim. Özetle hatırlatıyorum:

* Kentin girişindeki Peri Bacası maketi ! 

Adeta “Mersin’de görecek bir şey yok, hemen Kapadokya’ya doğru yolunuza gidin” anlamına geliyordu bu…

* Rauf Denktaş parkının bitişiğine açılan çocuk parkının, savaş silahları ile yan yana olması çocuklar açısından uygun değildi.

* Anlamsız bir sürü tropikal bitkiler getirip tarımını yaptırmaya çalıştılar; bugün hiçbirinin adı bile ortada yok. Hatta daha ileri gidip, kahve yetiştiriciliği (!) bile yapmaya çalıştılar.

* Gereksiz yapılan ve yalnızca bir kaç kez kullanılan Cumhuriyet Meydanı.

*Çeşitli hayvan şekillerindeki bitkiler, dinozor maketleri, meşrubat şişelerine ve eski lastiklere ekilen çiçekler; bugün hiçbiri ortada yok!

Bunların dışına  en çok eleştirdiğim konu ise:

* Yumuktepe gibi dünyaca önemli bir hazinenin yanına, “Truva Atı “maketinin ne işi var? Ne anlamı var?

Dönemin Belediye Başkanı’na bunun ne kadar anlamsız olduğunu, kazı yapan İtalyanlarca da İtalya’da alay konusu olduğunu, bakliyatın tüm Avrupa’ya Yumuktepe’den gittiği… gibi tarihi gerçekleri anlatsak da başarılı olamadık.

Konuyu o dönemde bakanlığın bilgisine de sundum. Bakanlık, kaldırılması için Toroslar Belediyesi’ne tavsiye yazısı yazdı.

Kazı ekibinin ve gelen turistlerin bu saçmalıkları nasıl gülünç bulduklarını hep üzülerek izledim.

Tüm bunların sonunda da Toroslar’da bir Kasaba Belediyeciliği  yapıldığı izlenimi zihinlerimize yerleşti. Ben de Toroslar Belediyesi ile ilgili herhangi bir köşe yazısı yazmadım; Toroslar Belediyesi’nin hiçbir etkinliğine ve toplantısına katılmadım.

Ayrıca tüm diğer Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri eleştirel önerilerimi dikkate alıp yerine getirirken, maalesef Toroslar Belediyesi yönetimi ile böyle bir diyalog içerine giremedim.

*            *                      *

Şimdilere geliyorum: Yeni Belediye Başkanı’nın çevre ve kent duyarlılığını ve gayretlerini gözlemliyordum.

Geçtiğimiz hafta ilk kez kendisiyle bir etkinlikte karşılaştım. Hemen Truva Atı konusunu gündeme getirdim. Sevindiricidir ki, kendisi de aynı fikirdeydi.

Başkan da bu anlamsız kütlenin oradan kalkmasını istiyordu; ancak, kaldırılması için gereken resmi prosedürlerden söz etti.

Konuyu daha önce yeni Turizm Müdürümüzle konuşmuştum. Kısa zamanda yöreyi en küçük ayrıntıyla tanıyan müdürümüz de bu konudan rahatsızdı.

Aynı etkinlikte olan Turizm Müdürümüzle Belediye Başkanımızı görüştürdüm.

İkisi de kaldırılması konusunda fikir birliğine vardılar.

Ümit ediyorum, kısa zamanda kent merkezindeki bu değerli hazineyi gölgeleyen ayıptan kurtulunur.

Bu vesileyle de kent kültürü, sanatsal etkinlikler, ulusal değerler ve tarihsel anlatılar üzerinden atılacak adımlar konusunda, özellikle belediyelerimizin mutlaka dikkatli bir danışmanlık hizmeti alması gerekiyor. Bu hizmetler elbette çok kıymetlidir, kalıcıdır ve gündelik siyasi getirileri aşan bir önemi vardır. Yerel yönetimde karar vericilerin yeterli olamayacakları bu ve benzer konularda verdikleri kararın yanlış, yetersiz, gülünç ya da zararlı sonuçları oluyor. Özünde politik bir odak olan belediyelerin çok yaygın ve etkin sosyolojik, kültürel, sanatsal ve tarihsel çalışmalar yapması gerekiyor; ancak “ ben her şeyi bilirim” mantığı da sonuçta olumsuz kamusal  zararlara yol açıyor. Bu nedenle yerel yönetim kademelerinin ciddi bir danışmanlık ihtiyacı vardır; ama ne yazık ki bu ünvan da gereksiz ve anlamsız hesaplarla dağıtılıyor. Öyleyse en azından gelen yazılı ve sözlü eleştirileri, uyarıları  dikkatle süzerek gereği hususunda cesur olunmalıdır.

Toroslar Belediyesi’nin geçmiş sicili  bu bağlamda pek parlak değil. Yeni yönetim anlayışı ve  Sn.Başkan’ın gülünç ve ayıplı Truva Atı (!) ve diğer işler (!) üzerine doğru yaklaşımı bize umut verdi. İzlemeye ve siz değerli okurlarla paylaşmaya devam edeceğim.  

HARUN ARSLAN…