Sevgili okuyucularımıza merhabalar.  Binler selam.

        Mersin’e geleli 2 yılı tamamlamak üzereyim. Bu güzel kent bizi kucaklayalı beri buradayım. Bu kadim ve harika şehir çok kısa bir süre içerisinde ikinci memleketimiz oluverdi. Bu vesileyle Mersin’in güzel insanlarına selam olsun.

        6 Şubat depremine depremin belki de en şiddetli yaşandığı yer olan güzel Antakya’mızda kendi evimde yakalandık. Yaşadıklarımız akla sığışır şeyler değildi. Yakınlarımızdan da 84 kişiyi (akrabalarım) kaybettik. Arkadaşlarımızı ve tanıdıklarımı bu sayıya dahil etmiyorum. Gereken dersler alınırsa muhtemelen böyle acılar yaşanmaz. Bu konu başlı başına çok derin bir konu. Rabbim vatanımızı milletimizi her türlü afetlerden korusun. Vefat edenlere rahmet eylesin, kederli yakınlarına sabırlar kalanlara da sıhhat ve afiyet versin.

      Evet bugün değinmek istediğim konulardan biri şu an dünya gündeminde yer alan ve bizim gündemimizde de çok önemli yer tutması gereken Gazze, Batı Şeria ve Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs meselesidir. Uzun zamandan beri yüreğimizi bir yangın yerine çevirmiş olan insana verilmesi gereken değerlerin ayaklar altına alındığı bu coğrafyada kendini mazlum olarak pazarlayan gerçekte soykırımcı ve sömürgeci zalimlerin yaptıkları zulümler karşısında İslâm aleminin kabiliyetlerini ve imkanlarını bu fitne ateşini söndürmek için kullan(a)mayışı bizim için ayrı bir yürek yangını.

     ABD Başkanı Trump’ın Gazze, Batı Şeria üzerindeki ABD ve İsrail’in yayılmacı emelleri, Gazze için yeni teklifleri var. Görüldüğü kadarıyla Trump meseleye ticaret olarak bakıyor, damadının da bir Siyonist olması sebebiyle olsa gerek ABD’nin tüm imkanlarını, İsrail çıkarları için seferber etmişler. Gazzelilerin, Ürdün’e, Mısır’a hatta Arabistan’a gönderilmesini istiyorlar.

     Bütün bu yaşananlardan sonra, geçtiğimiz akşam Ortadoğu ülkeleri bir araya gelip bir açıklamada bulundular. Mevcut sıkıntılar ancak sağlam bir duruş gösterirse kırılabilir.

      Orta Doğunun içler acısı karmakarışık ve darmadağınık hali maalesef aç kurtların ve gerçekte kötü niyetli toplulukların emellerini gerçekleştirmek için Filistin özelinde gerçekte tüm bölge halklarına şiddetli bir düşmanlık besleyen ve bu niyetlerini pervasız bir şekilde alenen apaçık bir surette sergilemelerine ve bu yolda hızla ilerlemelerine neden oluyor. Gazze de yakılan bu zulüm ateşi çok acil bir şekilde yerinde söndürülemezse şimdilik yüreklerimizi yakan bu ateşin bizleri ve hatta bedenlerimizi sarması gözlerden uzak tutulmamalı gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır. Gazze'yi boşaltmak isteyen Trump'a Suudi Arabistan Şura Meclisi Üyesi Yusuf bin Tirad es-Sadun, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Suudi Arabistan'ın çok fazla toprağı olduğu, burada bir Filistin devleti kurabileceği" açıklaması üzerine, "ABD Başkanı Donald Trump'ın İsraillileri önce Alaska'ya sonra da Grönland'a nakletmesi gerektiği" şeklinde  yanıt verildi. Netanyahu'ya Arap ülkelerinden de onları çok kızdırmayacak bir tepki verildi. Bu uzun zamandan beri gördüğümüz ilk dayanışma ve dik durma eğilimi.

       Tarihimiz dikkatle incelendiğinde dünyanın anahtarı konumunda olan Kudüs’ün kaybedilmesi, Sömürgeci ve soykırımcı Siyonistler tarafından çoğunluğu Müslüman Ortadoğu coğrafyasında diğer vatan kapılarına girilmesi ve istenen operasyonların gerçekleştirilmesi hayallerinin önünü açacaktır.

       Tabii ki bu esnada unutulmaması ve sömürgeci ve soykırımcı zihniyete hatırlatılması gereken şeyin Gazzelilerin, Filistinlilerin hiçbir zaman yılmayan, kökleri bu coğrafyada olan bu mekanın gerçek sahipleri olduklarıdır.

       Zorun oyunu bozacağına bu coğrafya da en iyi bizler biliriz. Onların bir hesabı varsa ki var Allah’ın da bir hesabı olduğu asla unutulmamalı. Kudüs’ün kurtulması, uzak bir gelecek değil, biz Allah’ın ipine tutunalım, o uzak görünen gelecek an kadar yakın olur. Bu bilinç ve cesaretle bir an önce uyuduğumuz veya uyutulduğumuz bu derin uykudan uyanıp gücümüzün, bilgimizin, imkân ve kabiliyetlerimizin farkında olarak gerekeni geç kalmadan yapmalıyız.

      Yine yeni bir yazıda beraber olmak dileğiyle hoşçakalın, sağlıcakla kalın.

Faruk RİFAİOĞLU.